Esas No: 2021/1861
Karar No: 2021/4352
Karar Tarihi: 28.06.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2021/1861 Esas 2021/4352 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.02.2011 ve 20.12.2013 günlerinde verilen dilekçeler ile asıl davada tahsis hakkına dayalı elatmanın önlenmesi; birleştirilen davada yap-işlet-devret sözleşmesine dayalı tespit ve alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleştirilen davada 19.10.2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine, davalıya ödenen 1.200.000,00TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte, 10.000,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına dair verilen 13.01.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-birleştirilen dava davalısı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, tahsis hakkına dayalı elatmanın önlenmesi; birleştirilen dava, yap-işlet-devret sözleşmesine dayalı tespit ve alacak isteğine ilişkindir.
Asıl davada; davacı vekili, davalının kira sözleşmesi uyarınca dava konusu taşınmazı kullandığını, ancak kira sözleşmesinin süresi bitmesine rağmen taşınmazı fuzuli olarak işgal ettiğini ileri sürerek davalının elatmasının önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen davada; davacı vekili, dava konusu yere ilişkin her ne kadar bilahare kira sözleşmeleri yapılmış ise de bu kira sözleşmelerinin idarelerin kamu gücünü kullanması sonucunda baskı ve korkuyla imzalandığını, müvekkilinin dava konusu yerleri esasen 2005 tarihli yap-işlet-devret sözleşmesine istinaden kullandığını ve herhangi bir ücret ödememesi gerekirken kendisinden kira bedeli alındığını, yap-işlet-devret sözleşmesinin ortadan kaldırılmasına ilişkin herhangi bir bir beyan veya anlaşma olmadığını ileri sürerek tespit ve alacak isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın husumet nedeniyle reddine, birleştirilen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmiş, hükmün asıl ve birleştirilen dava davacıları tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/10906 Esas - 2018/3549 Karar sayılı ilamıyla “hükmün gerekçesinde 2005 tarihli yap-işlet-devret sözleşmesinin geçerli olduğu, davacının bu sözleşmeyle bağlı olduğu, bilahare yapılan kira sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmesine rağmen hüküm sonucunda birleşen davada davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden hüküm sonucu ile gerekçe arasında çelişki meydana gelmektedir. Mahkemece, gerekçenin hüküm sonucuna uygun olarak oluşturulması gerekmektedir. Bu itibarla gerekçe ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, asıl davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; birleştirilen davaya ilişkin olarak; taraflar arasında imzalanan 19/10/2005 tarih B.30.2.SEL.0.70.10.00-100/2367 sayılı sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine, davacının taraflar arasında geçerli bulunan sözleşmeye rağmen davalıya ödemiş bulunduğu 1.200.000,00TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına; davalının taraflar arasında geçerli bulunan sözleşmeye rağmen sözleşme hükümlerine aykırı olacak bir biçimde sözleşmenin 17. maddesindeki işleri kendisinin yapması ve başkalarına yaptırması sebebiyle 10.000,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Selçuk Üniversitesi,... Fakültesi ile Elkar Gıda Ltd. Şti. arasında kafeteryaların işletme süresinin 15 yıl olarak düzenlenmesine ilişkin 19/10/2005 tarihli sözleşme yapılmış ise de; Konya Milli Emlak Müdürlüğünün 13/09/2007 tarihli yazılarından anlaşılacağı üzere taşınmazı kiraya verme görev ve yetkisi Maliye Bakanlığına ait olup bahse konu 19/10/2005 tarihli sözleşmenin bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece 2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine dair hükmü isabetli bulunmamıştır.
Birleştirilen davada davacı 19/10/2005 tarihli sözleşmeye rağmen muaraza çıkarmadan ve herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden Konya Defterdarlığı ile kira sözleşmesi akdetmiş olduğundan halen geçerli olan sözleşmenin kafeteryaların kiralanmasına ilişkin bu sözleşme olduğunun kabulü gerekmektedir. Birleştirilen davada davacının 19/10/2005 tarihli sözleşmede yaptığı imalatlardan dolayı herhangi bir tazminat talebi bulunmamaktadır. Birleştirilen davada uyuşmazlığın 31/7/2007 tarihli kira sözleşmesi esas alınarak çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının reddine, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.