2911 sayılı Kanuna aykırılık - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/1964 Esas 2015/1473 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/1964
Karar No: 2015/1473
Karar Tarihi: 21.05.2015

2911 sayılı Kanuna aykırılık - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/1964 Esas 2015/1473 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hüküm verdiği sanıkların cezalarının düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme şekilleri itibariyle düzenlenen 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Sanıkların eylemleri meşru ve mutad bir \"düşünce ve kanaat açıklama yöntemi\" olduğundan dolayı mahkumiyet kararının açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken bu göz önünde bulundurulmamıştır. Bu nedenle, hüküm kanuna aykırıdır ve bozulmasına karar verilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri: 2911 sayılı Kanunun 28/3, TCK'nın 53/1, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi, 5271 sayılı CMK'ın 231/12. maddesi.
16. Ceza Dairesi         2015/1964 E.  ,  2015/1473 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : 2911 sayılı Kanuna aykırılık
    Hüküm : Sanıklar ..., hakkında; 2911 sayılı Kanunun 28/3, TCK"nın 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Sanık ... hakkında; 2911 sayılı Kanunun 28/3, TCK"nın 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    1- Sanıklar ..., hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar 5271 sayılı CMK"nın 231/12. maddesi uyarınca itiraza tabi olup, temyizi mümkün bulunmadığından, temyiz incelemesine yer olmadığına, gereği merciince yapılmak üzere dosyanın mahalline iadesine,
    2- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesine gelince;
    Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
    Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
    Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
    6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger - Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich - Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanıkların 2911 sayılı Kanunun 28/3. maddelerine uygun olduğu kabul edilen eylemlerinin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu değerlendirildiğinden, sanıklara yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hükümden önce 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 21.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara