Esas No: 2015/1388
Karar No: 2015/1340
Karar Tarihi: 28.04.2015
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/1388 Esas 2015/1340 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, 2911 sayılı Kanuna muhalefet, Mala zarar verme, Tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması, Görevi yaptırmamak için direnme
Hüküm : 1- 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK"nın 31/3, 62, 50/1-3, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet (iki kez)
2- 2911 sayılı Kanunun 33/2 maddesi delaletiyle 32/1, TCK"nın 31/3, 62, 50/1-3, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet (iki kez)
3- 03.06.2010 tarihli eyleme ilişkin; 2911 sayılı Kanunun 32/2 maddesi delaletiyle TCK"nın 265/1. 31/3, 62, 50/1-3, 52/2-4
4- 16.05.2011 tarihli eyleme ilişkin 2911 sayılı Kanunun 32/2 maddesi delaletiyle TCK"nın 265/1-3-4, 31/3, 62, 50/1-3, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
5- 03.06.2010 tarihli eyleme ilişkin; TCK"nın 152/1-a, 31/3, 62, 50/1-3, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
6- 16.05.2011 tarihli eyleme ilişkin; TCK"nın 152/1-a, 35, 31/3, 62, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
7- TCK"nın 174/1, 31/3, 62, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
8- TCK"nın 314/3, 220/6 maddeleri delaletiyle 314/2, 31/3, 62, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuğun, örgüt adına işlediği patlayıcı madde bulundurma ve mala zarar verme suçlarının hükümden önce yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ekli 2911 sayılı Kanunun 34/A maddesi ile hükümden sonra yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
1- Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan dolayı kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip suça sürüklenen çocuğun suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Görevi yaptırmamak için direnme, tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması ve 03.06.2010 tarihli mala zarar verme suçlarından dolayı kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyize gelince;
Mala zarar verme suçundan, hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6546 sayılı Kanunun 65. maddesiyle TCK"nın 152. maddesinde yapılan değişiklik dosya kapsamı ve yapılan uygulamalara göre sonuca etkili görülmediğinden,
Görevi yaptırmamak için direnme suçunun TCK’nın 6/1-f maddesi kapsamında silahtan sayılan taşla ve birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi nedeniyle hükmolunan cezanın aynı Kanunun 265/3-4. madde ve fıkraları ile arttırılması gerektiği gözetilmeyerek eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından,
Bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, suça sürüklenen çocuğun suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde aşağıdaki husus dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- Suça sürüklenen çocuk ..."nın 16.05.2011 tarihli eylemine ilişkin olarak görevli memura yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükümde, hüküm fıkrasının iki ve üç numaralı bendlerinde adının "..." yerine "..." olarak hatalı yazılması,
b- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. madde ve fıkrası uyarınca, suçu işlediği tarihte 15-18 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk hakkında verilen adli para cezalarının ödenmemesi halinde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın, CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümlerin ilgili fıkralarından ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine ilişkin bölümlerin çıkarılması ve 16.05.2011 tarihli görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükmün TCK"nın 265/3-4 madde ve fıkralarının uygulamasına ilişkin ikinci ve üçüncü bentlerdeki suça sürüklenen çocuk ibaresinden sonra gelen "..."un" ibaresi çıkartılarak yerine "..."nın" yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- 2911 sayılı Kanuna muhalefet ve 16.05.2011 tarihli mala zarar verme suçlarından dolayı kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a- Suça sürüklenen çocuğun mala zarar verdiği yönünde cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmamasına karşın beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi,
b- Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatın içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine "yöntem" ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metod gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen "düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ibaresi bu ilkeler ve kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger-Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, suça sürüklenen çocuğun 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir "düşünce ve kanaat açıklama yöntemi" olduğu kabul edildiğinden, suça sürüklenen çocuğa yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinde yürürlükte olan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle suça sürüklenen çocuk hakkında açılan davalara ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
c- Kabule ve uygulamaya göre de;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. madde ve fıkrası uyarınca, suçu işlediği tarihte 15-18 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk hakkında verilen adli para cezalarının ödenmemesi halinde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 28.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.