İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/3592 Esas 2015/1241 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/3592
Karar No: 2015/1241
Karar Tarihi: 27.04.2015

İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/3592 Esas 2015/1241 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2015/3592 E.  ,  2015/1241 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Asliye Ceza Mahkemesinin
    Suç : İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma


    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER :
    İnfaz Kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan sanıklar ... ve ... hakkında...Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu 24/12/2012 tarihinde 2010/478 Esas 2012/712 K. sayılı kararı ile verilen hapis cezası sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 25/12/2013 tarihinde 2013/16716 Esas 2013/16844 K. sayılı kararı ile hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığınca 9. Ceza Dairesinin onama kararlarına karşı itiraz yoluna başvurulmuştur.
    Ceza Muhakemesi Kanunu 308. maddesi gereğince; Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde aleyhe, süre koşulu olmaksızın lehe itiraz edebilir. İtirazı, kararı veren daire inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderir.
    İtirazı incelemekle görevli daire, sanıkların üzerine atılı suçun niteliğine göre temyiz inceleme tarihi itibari ile 6545 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik Yargıtay Kanunun 14. maddesi hükmü, 20.07.2014 gün ve 29066 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan Yargıtay Büyük genel Kurulunun 17.07.2014 tarih 2014/2 sayılı kararına göre Yargıtay 9. Ceza Dairesidir.
    ./..

    Ancak 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen geçici 14. madde hükmü doğrultusunda Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 19.01.2015 tarihinde Resmi Gazete"de yayınlanan 2015/ 8 sayılı kararı ile itiraza konu suçların yasa yolu incelemesi yapmakla Yargıtay 16. Dairesi görevlendirilmiştir.
    Yasal düzenleme ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun kararı doğrultusunda itirazın incelemesinde dairemizin görevli olduğu kabul edilmiştir.

    B) İTİRAZ NEDENLERİ :
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz yazısında;
    "Ceza yargılamasının amacı, hiçbir duraksamaya yer vermeden maddî gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu araştırmada, yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütünü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır, yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, ceza yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır. Anayasanın 38/4. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. Maddelerinde düzenlenmiş bulunan suçsuzluk karinesi, yine AİHM"nin kararlarında istikrarla uygulanan "sanığın şüpheden yararlanma hakkı" suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması gerektiğini ifade etmektedir. Bu karine uyarınca, suçsuz olduğunu varsayılan kişinin suçlu kabul edilmesi için kesin hükümle mahkum olması, mahkumiyet için de fiilin ispatlanması, yani şüphenin bertaraf edilmesi gerektiğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi suçsuzluk karinesinin bir uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır.
    Tüm bunların ışığında somut olay incelendiğinde; başka suçtan Nazilli E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan sanıklar adına göndereni ... yazılı iki ayrı mektup geldiği, söz konusu mektuplar sanıklara verilmeden önce görevliler tarafından yapılan incelemede APS mektup zarflarının üzerindeki APS bantlarınn altına gizlenmiş halde 510 mg ve 550 mg ağırlığında esrar maddesinin gönderildiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır. ... isimli şahsın beyanında "sanıkları tanımadığını, söz konusu mektupları kendisinin yazmadığını" beyan etmesi ve alınan yazı örneklerinden mektuplar ve zarflar üzerindeki yazıların ..."ün el ürünü olmadığına ilişkin ekspertiz raporu üzerine, ... hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
    Sanıkların idari tahkikat dahil olmak üzere aşamaların tamamında istikrarlı bir biçimde "... isimli şahsı tanımadıklarını, uyuşturucu madde kullanmadıklarını" beyan etmelerine, herhangi bir şekilde uyuşturucu ya da uyutucu madde kullandıklarına ilişkin kan ya da başkaca bir tahlil yapıldığına ilişkin delil bulunmamasına karşılık; sanıklarla aynı koğuşta bir süre kalan tanık ..."in söz konusu uyuşturucu maddeleri sanıkların arkadaşı olan İbrahim isimli kişinin gönderdiğini sanıklar konuşurken duyduğunu, sanıklarla koğuştaki uygulamalardan rahatsız olduğu için aralarında problem olduğununun doğru olduğunu, sanıklarla arasında bir gece kavga çıkacağını ve bu nedenle koğuştan ayrılma talebinde
    ./..

    bulunup ayrıldığına ilişkin beyanı esas alınarak mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; bu karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyleki; Öncelikle dosyada söz konusu uyuşturucu maddenin sanıklara gönderildiğine ilişkin sanıklarla arasında kavga çıkacak düzeyde husumet bulunduğu kendisi tarafından da ikrar edilen tanık ..."in kuşkulu beyanı dışında her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı maddi bir delil bulunmamaktadır. Kaldı ki mektup ve zarflar üzerindeki yazıların ..."le ilişkisi olmadığı da araştırmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu durumda tanıklığı kuşkulu ..."in uyuşturucu maddeleri açık kimlik, adres ve eşgal bilgileri bilinmeyen İbrahim isimli şahsın gönderdiğine ilişkin beyanı dışında bir bilgi ya da delilde dosya da bulunmamaktadır. Zaten İbrahim isimli bu kişi hakkında da herhangi bir araştırma yoluna da gidilmemiştir. Bu durumda sanıkların savunmalarının aksine mahkumiyetlerine yeterli delil ya da delillere ulaşılamamış, sanıkların atılı suçu işledikleri hususunda ciddi bir kuşku ortaya çıkmıştır. Bu durumun ise "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereğince dikkate alınıp sanıklar hakkında beraat kararı verilmesini zorunlu kılmaktadır.
    " gerekçeleriyle itirazda bulunmuşlardır.
    C) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ :
    Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesi 24/12/2012 tarihli kararında; cezaevine gönderilen uyuşturucuların saklandığı mektup zarflarında gönderici olarak gösterilen ..."ün sanıkları, sanıkların ise bu kişiyi tanımadıklarını beyan etmelerine rağmen sanıkların isimlerinin zarflarda yazılmış olması ve sanıklarla husumeti bulunduğu anlaşılan tanık ..."in "Koğuşa gelen APS zarflarının içerisinde uyuşturucu maddesi geldiğini bizzat koğuşta bulunan Kamuran Yıldırım ve ..."den aralarındaki yaptıkları sohbet sırasında duydum. Bunun ellerine geçmeden de yakalandıklarını onların sohbetlerinden duydum. İstanbul"dan İbrahim isimli kişinin uyuşturucuyu onlara gönderdiğini ve İbrahim"in onların arkadaşı olduğunu da kendilerinden duymuştum. Sanıkların koğuştaki uygulamalarından rahatsız olduğum için aramızda problem olduğu doğrudur. Sanıklarla aramda bir gece kavga çıkacaktı ve bu nedenle ben koğuştan ayrılma talebinde bulundum ve ayrıldım. Beni cezaevi idaresine şikayet edip etmediklerini bilmiyorum" şeklindeki beyanının kanıt olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Başkaca sübuta ikişkin kanıt bulunmamaktadır.
    Amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi de "Kuşkudan sanık yararlanır." ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından taşıdığı önemden dolayı göz önünde tutulması gereken herhangi bir meselede başgösteren kuşkunun, sanığın yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, dava koşulları bakımından da geçerlidir. Somut olayda sanıkların aşamalarda değişmeyen savunmaları aksine sanıklarla arasında husumet bulunduğu anlaşılan tanık ..."in ifadesinden başka yüklenen suçu işlediklerine dair cezalandırılmalarına yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlar elde edilemediğinden beraatleri yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetlerine karar verilmesi karşısında itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    D) KARAR:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın İTİRAZIN KABULÜNE,
    2-Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 25.12.2013 tarihli 2013/16716 esas ve 2013/16844 karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3-Sanıklarla arasında husumet bulunduğu anlaşılan tanık ..."in ifadesinden başka sanıkların yüklenen suçu işlediklerine dair cezalandırılmalarına yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlar elde edilemediğinden beraatleri yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetlerine karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, 27.04.2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Hemen Ara