Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne yardım etme - 6136 sayılı Kanuna aykırılık - Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/3344 Esas 2015/926 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/3344
Karar No: 2015/926
Karar Tarihi: 30.04.2015

Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne yardım etme - 6136 sayılı Kanuna aykırılık - Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/3344 Esas 2015/926 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2015/3344 E.  ,  2015/926 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 19.07.2013 tarihli 2009/213 esas ve 2013/137 karar sayılı kararı
    Suç :Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne yardım etme, 6136 sayılı Kanuna aykırılık, Resmi belgede sahtecilik

    İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.

    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    I. GENEL OLARAK
    Ceza Muhakemesi Kanunu 308. maddesi gereğince; Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde aleyhe, süre koşulu olmaksızın lehe itiraz edebilir. İtirazı, kararı veren daire inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderir.
    İtirazı incelemekle görevli daire, sanıkların üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütüne yardım suçları ve bağlantılı fiillerin temyiz inceleme tarihi itibari ile 6545 sayılı Kanunun 35 maddesi ile değişik Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmü, 20.07.2014 gün ve 29066 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 17.07.2014 tarih ve 2014/2 sayılı kararına göre Yargıtay 9. Ceza Dairesidir.
    Ancak, 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen geçici 14. madde hükmü doğrultusunda Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 19.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 2015/ 8 sayılı kararı ile itiraza konu suçların kanun yolu incelemesi yapmakla Yargıtay 16. Ceza Dairesi görevlendirilmiştir.
    Yasal düzenleme ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun kararı doğrultusunda itirazın incelemesinde Dairemizin görevli olduğu kabul edilmiştir.

    II. İTİRAZ OLUNAN KARAR
    İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 19.07.2013 tarih, 2009/213 E.- 2013/137 K sayılı kararı.
    1. Sanık ... Hakkında:
    a. Örgüte Yardım Suçu Yönünden
    Yerel mahkeme, "Devrimci Karargah terör örgütü amaç ve stratejisi kapsamında faaliyetlerde bulunan ... ile sanık ..."nın tanıştığı, sanığın kendince emniyet ve yargı içerisinde yer alan cemaat mensuplarını, kitabı bölümünde de açıkladığımız üzere ortaya çıkarmaya çalıştığı, bu bağlamda C.Başsavcılıklarınca yapılan soruşturmalar, mahkemelerde yapılan kovuşturmalar dahil, açıklamalarda bulunup yorumlar yaptığı, yine aynı kapsamda sanığın devrimci terör örgütü faaliyeti çerçevesinde bir kısım sanıklarla örgütsel irtibatının bulunduğu, Devrimci Karargah terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda birleştirme amaçlı olarak toplantılar tertip ettiği ve örgüte eleman kazandırma faaliyetlerinde bulunduğu tespit edilen şüpheli sıfatıyla teknik ve fiziki takip yapılan ... ile irtibat halinde olduğu, ..."in mahkemece dinlenme kararı olan ve devam eden soruşturma çerçevesinde teknik ve fiziki takipte olan dinlenen telefonlarını kitabında açıkca yazdığı, dinlenen telefonları deşifre ettiği, sürekli olarak sanık ... ile konuşarak bu soruşturmayı akim bırakmak için kendisine yol ve yöntem gösterdiği, ..."ın Eskişehir Emniyet Müdürlüğüne giderek kendisini ziyaret ettiği, sanığın mahkememizdeki davaya konu 2009/1868 soruşturma nolu dosyadaki dinlenen telefonları deşifre etmesi üzerine sanık ..."ın SDP içerisinde örgüt adına faaliyet gösteren kişileri arayarak bilgi verip telefonlarını kapatmasını istediği, onlarında gerekli tedbirleri aldığı, bu nedenle Devrimci Karargah örgütünün temel stratejileri içerisinde yer alan gizlilik (yukarıda belirttiğimiz üzere örgütün yaptığı bombalı eylemlere gizliliğe aşırı riayet etmesi nedeniyle bu örgütün yaptığına dair uzun süre bilgi elde edilemediği,) nedeniyle SDP içerisindeki diğer bağlantılarına izleyecekleri yol ve yöntemlere, yapacakları ve daha sonra yaptıkları eylemlere ulaşılamadığı, bu konuda bilgi sahibi olunamadığı, soruşturmanın ve kovuşturmanın bu anlamda akim kaldığı ve soruşturma ve kovuşturmanın derinleştirilemediği, örgütün diğer balantılarının ortaya çıkarılamadığı kanısına varılmış olup, açıkladığımız bu sebeplerle, sanık ... İl Emniyet Müdürü olmasına rağmen ve Emniyet Müdürlüğünün çeşitli birimlerinde istihbarat dahil görev yapmasına rağmen Devrimci Karargah örgütü mensubuna yardım ettiği vicdani kanısına varıldığı" belirtmiştir.
    Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesi: "Sanık ..."nın, silahlı terör örgütü üyesi olduğu dosya kapsamına uygun olarak iddia ve kabul edilen ..."ın siyasi görüşlerini ve terör örgütleri ile iltisakını çok önceden bildiği ve bir görev ile bağlantılı olmaksızın yüzyüze görüşmelerinin de sürdüğü, irtibat halinde bulunduğu ..."ın bir takip durumundan şüphelenip kendisine danışması üzerine, polis takibinde olabileceğine ilişkin değerlendirmesini kendisiyle paylaşıp uyarılarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Sanığın ..."la bu aşamaya kadar olan telefon görüşmeleri ve diğer irtibatı terör örgütüne yardım suçunu oluşturmayacağı düşünülebilir ise de; sanığın yapmış olduğu şikayet üzerine başlatılan müfettiş incelemesi kapsamında ... hakkında terör örgütü üyesi olmaktan yapılan hakim kararına dayalı dinleme işlemini öğrenmesi üzerine araştırma ve soruşturmadan kurtulmasını sağlamak amacıyla ..."a bu durumu bildirdiği, ..."ın ise, aldığı bu uyarı üzerine takipten kurtulmak için kendisinin kullandığı ve yine kendisi adına kayıtlı olup da örgüt mensubu ... tarafından kullanılan telefonları görüşmeye kapattığı, bu suretle sanığın hal ve sıfatını bildiği kuşkusuz olan ..."a ve bu kişinin mensubu olduğu silahlı terör örgütüne, sonuç da verecek şekilde yardımda bulunduğuna dair mahkeme kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmediği" sonucuna varmıştır.
    B. 6136 Sayılı Kanuna Aykırılık Suçuna İlişkin Olarak
    Yerel Mahkemece, "...sanığın eşi ..."ya OHAL Bölge Valiliğince silah taşıma ve bulundurma vesikası verilmesinde uygulanacak yönetmenliğin 5. Maddesi gereğince, Diyarbakır"daki meskeninde bulundurmak üzere kaleşnikof marka silahın verildiği ve 285 sayılı KHK kapsamında aynı yönetmenliğin 5. Maddesi gereğince meskeninde bulundurmak üzere Reck marka tabancanın verildiği, sanığa 285 sayılı KHK kapsamında aynı yönetmenliğin 5. Maddesi gereğince Parebellum Marka 9 mm çaplı tabanca için önce silah taşıma ruhsatı, daha sonra meskende bulundurma ruhsatı verildiği, sanık ve eşinin Diyarbakır"dan İstanbul"a tayin olmaları nedeniyle kaleşnikof marka silahın ruhsatı OHAL bölge valiliğince silah taşıma ve bulundurulması konusunda vesikası verilmesinde uygulanacak esaslar hakkında yönetmenliğin 9. maddesinin c bendi gereğince ikametgahları nedeniyle silahların OHAL bölgesi dışına çıkarılması yasak oluduğundan, OHAL bölgesi dışına çıkarılması nedeniyle Diyarbakır Valilik Makamının 2 Aralık 1994 tarih, 28511295 sayılı oluru ile iptal edilerek yazısı İstanbul Emniyetinde görev yapan ..."ya tebliğ edildiği, yine sanığa verilen Parabellum marka 9 mm çapındaki tabanca ile eşine verilen Reck Marka 6.35 mm çapındaki tabancanın Diyarbakır"daki ikamette bulundurmak üzere OHAL kanunu çerçevesinde verilmesine rağmen sanık tarafından OHAL dışına çıkarılarak görev yaptığı yerlere nakledilmek suretiyle taşıdığı ve evinde bulundurduğunun anlaşıldğı, Reck marka 6,35 mm çapındaki tabanca üzerinde oynama yapıldığının anlaşıldığı, sanığın eşinin beyanı ve tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında, OHAL çerçevesinde görev yaptığı Diyarbakır"da meskeninde bulundurma amaçlı verilen kaleşnikof marka silahı Reck Marka tabancayı eşi adına Parabellum marka tabancayı kendi adına bulundurma ruhsatlı verilmesine rağmen ve bu silahların meskende bulundurma şeklinde verilip OHAL dışına çıkarılması kesinlikle yasak olmasına rağmen, sanık adı geçen silahları kendi hakimiyeti ve kontrolü altına almak suretiyle sanığın tayinleri Diyarbakır"dan çıktıktan sonra da bu silahları görev yaptığı tüm yerlere naklettiği, dolayısıyla taşıdığı, evinde bulundurduğu, bu şekilde bu silahları bulundurması ve taşıması 6136 sayılı yasaya ve OHAL kanununa aykırı olduğu, sanığın kaleşnikof marka silahın OHAL Bölgesi dışına çıkarılması nedeniyle ruhsatın iptal edildiği kendisine tebliğ edilmesine rağmen, bir işlem yapmayıp ruhsatsız silah bulundurma, taşıma kastı ile bulundurduğu vicdani kanısına varıldığından, sanığın 1 adet 7,62 mm çaplı vahim nitelikte silah ve 2 adet tabanca bulundurma ve taşıma suçunu işlediği anlaşıldığından eylemine uyan TCK.nın 44. Maddesi delaletiyle 6136 sayılı yasanın 13/2 maddesi gereğince, sanığın görevi, kişiliği, silah sayısı göz önüne alınarak takdiren ve teşdiden mahkumiyetine " hükmetmiştir.
    Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesince: "Numarasız 8 mm çaplı ses ve gaz fişeği istimal etmek üzere imal edilmişken, 6.35 mm çaplı Browning tipi ateşli silah fişeklerini atar hale dönüştürülmüş, Reck marka, P 800 model yarı otomatik tabanca ve 116311H-359 seri numaralı 9 mm çaplı, Parabellum (Mauser) tipi yarı otomatik tabanca hakkında, 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesi ve Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Ruhsatı Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 5. maddesi gereğince, vesikasız olarak elde bulundurulan tabancalar hakkında 04.05.1988 tarihinde, P 800 model tabanca için ..."ya meskende bulundurma vesikası, 116311H-359 seri numaralı tabanca için sanık ..."ya silah taşıma vesikası verildiği, 116311H-359 seri numaralı tabanca için verilen taşıma vesikasının ise 18.10.1989 tarihinde meskende bulundurma olarak yenilendiği, bu silahların sanığın Eskişehir Emniyet Müdürlüğü konutunda yapılan aramada bulunmaları üzerine, silahların Olağanüstü Hal Bölgesi ve mücavir iller dışına çıkarılması nedeniyle bulundurma ruhsatlarının 07.10.2010 tarihinde iptal edildiği ve iptale ilişkin tebliğlerin ..."ya 13.10.2010, sanığa ise 28.04.2011 tarihinde yapıldığı, ruhsat iptali ve tebliğlerinin açıklandığı üzere ele geçirilme tarihinden sonra gerçekleştirilmesi nedeniyle, P 800 model tabanca ve 116311H-359 seri numaralı tabanca yönünden ruhsatsız silah bulundurma suçunun manevi unsuru itibariyle oluşmayacağı; ancak 56-2801767 numaralı, 7.62x39 mm, kalashnikov marka otomatik tüfek için aynı durumun söz konusu olmadığı, vesikasız olarak elde bulundurulan bu silah hakkında 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesi ve Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 5. maddesi gereğince 04.05.1988 tarihinde eşi ... adına meskende bulundurma vesikası verildiği ve bu vesikanın silahın olağanüstü hal bölgesi ve mücavir
    İller dışına çıkarıldığının idarece yerinde tespit edilmesi nedeniyle 02.12.1994 tarihinde iptal edildiği, iptal işlemine dayalı olarak silahın idareye iadesi hususunun 28.12.1994 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, silahın, anılan yönetmeliğin 11/2. maddesindeki "Olağanüstü Hal Bölgesi ve mücavir iller dışına taşımak üzere çıkarılamayacağı ve bu madde hükümlerine aykırı hareket edenlerin silahı Emniyet Genel Müdürlüğü veya Jandarma Genel Komutanlığına iade etmeleri gerektiğine" ilişkin amir hükme rağmen iade edilmediği ve tebligattan yaklaşık 16 yıl sonra 28.09.2010 tarihinde Eskişehir Emniyet Müdürlüğü konutunda yapılan aramada ele geçirildiği, eşi olan ve bu suçtan beraat eden ..."nın silahın sanığa ait olduğunu beyan etmesi karşısında, anılan silahı vesikasının iptaline rağmen ruhsatsız şekilde bulunduran, kaldı ki, niteliği itibariyle ruhsata bağlanması ve yasadan kaynaklanan yetki ile taşınması ve bulundurulması da mümkün olmayan kalashnikov tüfek nedeniyle sanığın sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak yukarıda açıklanan nedenlerle sadece kalashnikov tüfek nedeniyle sorumlu tutulması gerekirken, iki adet tabanca da esas alınarak ve fikri içtima hükümleri de uygulanmak suretiyle teşdiden ceza tayin edilmesi,
    Yine adli emanetin 2010/941 sırasında kayıtlı olup, Diyarbakır Valiliği"nin 04.11.2010 tarihli yazısı uyarınca sanık ..."nın görev silahı olan 2791 seri nolu 14"lü Browning marka silaha ait ve suç unsuru oluşturmayan iki adet farklı boylarda boş şarjör, 69 adet MKE yapımı 9 mm çaplı mermilerin sanığa iadesi yerine TCK"nın 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,"gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına ve "Hükmün 28-d) bölümündeki 1., 2. ve 3. bendlerinin hükümden çıkarılması, 1. bendi yerine “Sanık ..."nın 56-2801767 numaralı, 7.62x39 mm, çap ve tipinde kalashnikov marka, vahim nitelikte otomatik tüfeği bulundurduğu sabit olduğundan, eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/2. maddesi uyarınca, temel cezanın alt sınırdan tayin edilerek 5 yıl hapis ve 500 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına” 2. bendi yerine “TCK"nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak 4 yıl 2 ay hapis ve 416 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına” 3. bendi yerine “Sanığa verilen 416 gün adli para cezasının TCK"nın 52/2. maddesi gereğince 20 TL"den hesaplanarak 8320 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ibarelerinin eklenmesi ile hükmün müsadereye ilişkin kısmındaki adli emanetin 2010/941 sırasında kayıtlı, sanık ..."ya ait olduğu belirtilen emanetin 2. sırasındaki "2 adet farklı boylarda boş şarjör, 69 adet MKE yapımı 9 mm çaplı mermi" ibareleri çıkarılarak yerine "Sanığın görev silahı olan 2791 seri nolu 9 mm çapında Browning marka silaha ait olan ve suç unsuru oluşturmayan 2 adet farklı boylarda boş şarjör ile 69 adet MKE yapımı 9 mm çaplı mermilerin sanığa iadesine ibarelerinin eklenmesi, hükmün düzeltilerek onanmasına",
    2 Sanık ... Hakkında
    Silahlı terör örgütü üyesi olmak ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin onanmasına,
    3. Sanık ... Hakkında
    Silahlı terör örgütü üyesi olma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin onanmasına, sanık hakkında 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün ise 6352 sayılı Kanunun geçici 1. Maddesi kapsamında kaldığı ve bu nedenle kovuşturmanın ertelenmesi gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
    III. İTİRAZ NEDENLERİ
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 12.03.2015 gün ve 9-2013/392946 sayılı itiraz yazısı ile ;
    1. Sanık ... Hakkında
    a. Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etmek Suçundan
    "...İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22.01.2010 gün ve 2010/283 teknik takip nolu kararı ile ... adına kayıtlı ... ve 0507 363 8034 numaralı telefonlar, ... adına kayıtlı ... nolu telefon hakkında iletişimin dinlenmesi, kayda alınması ve teknik takip yönünde karar verdiği, bu kararın üç kez uzatıldığı,
    Gerçekte sanık ... adına kayıtlı ... nolu telefonu sanık ...’nın kullandığı,
    Sanık ... “Haliçte Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitabın 500. Sayfasında hukuka aykırı olarak dinlenildiğini değerlendirdiğini belirterek kendisi ile ilgili olarak 07.11.2009 tarih ve İstanbul 250. Madde ile yetkili mahkemeden karar alınarak İMEİ üzerinden dinlenilmekte olduğunu, aslında telefonu kullanan kişinin gerçek kimliğinin bilinmesine rağmen başkasının İMEİ numarasına göre dinlenildiğini, dinlemeye alınan numarayı ...’nın (kendisinin) kullandığını, ...** nolu telefonun ...’a ait olduğu ancak İMEİ üzerinden dinlenildiğini yazdığı, bu şekilde hukuka aykırı olarak dinlenildiğini belirttiği telefon numaralarının son iki rakamını kapalı tuttuğu, belirtilen telefon numaralarının anılan kitapta ...xx ve ...xx olduğunun yazıldığı,
    Dinlenildiği belirtilen telefon numaralarının ... ve ... numaraları olduğu, sanık ... ’ın Beyoğlu İlçesi Tomtom Mahallesi Tosbağa Sokak No:12/4 adreste bulunan ikamet bölgesinde kolluğun yaptığı çalışmalar sonucu illegal örgütlerin gizlilik kurallarına göre kullanıldığını tespit ettikleri gerekçe gösterip ... numaralı telefonun ... , ... numaralı telefonun Ceyhun Ünlü adına kayıtlı olduğu belirtilerek 07.11.2009 tarihinde istihbari dinleme kararı alındığı ve yapılan dinlemede gerçekte ... numaralı telefonun ... değil de ... (...), ... numaralı telefonun Ceyhun Ünlü değil de sanık ...’nın kullandığının tespit edildiği, ... (...)’ün kullanımındaki telefonun örgütsel amaçla kullanılmadığı tespit edilerek üç aylık dinleme süresi dolmadan iletişimin dinlenilmesinden vazgeçildiği anlaşılmaktadır.
    26.08.2010 ila 09.09.2010 tarihleri arasında yapılan iletişimin dinlenmesi ve tespitine yönelik çalışmada yapılan tespitlerde özetle sanık ...’nın yazdığı anılan kitabın 500. sayfasının okunması sanık ...’ten istemesi ile başlandığı, kitapta kolluk görevlilerince dinlendiği belirtilen numaraların sanık ... tarafından kapatılması ile ilgili görüşmelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Konuşma içerikleri özetle şu şekildedir;
    26.08.2010 Gün ve saat 12.06’da yapılan kayıtta, sanık ... ’ın M.A adlı kişiye sanık ...’nın yazdığı kitap hakkında bilgiler verdiği, kitapta verilen bilgilerin paylaşıldığı,
    26.08.2010 Gün ve saat 12.32’da yapılan kayıtta, sanık ... ’ın M. Y. adlı kişiye sanık ...’nın televizyonda açıklama yaptığını, ayrıca sanık ...’nin yazdığı kitabı okumasını tavsiye ettiği , M.A’nın sanık ...’nin yazdığı kitap sonucunda sanık ...’nin yola geldiğini hayret ifadesi olarak belirtip kendilerine sanık ...’nin yaptığı işkencelerin ne olacağını sorduğu,
    30.08.2010 Gün ve saat 16.05’te yapılan kayıtta sanık ... ile sanık ... Durgut’un konuştukları, sanık ...’in telefonu kapattıracağından bahsettiği,
    30.08.2010 Gün ve saat 16.43’te yapılan kayıtta sanık ... Mehmet Duru ile görüştüğü , sanık ...’nın yazdığı kitap ve sanığın kişiliği ilgili beyanda bulundukları, kitapta yazılanların olumlu olduğu, diğer memurların da aynı şekilde kitaptan etkilenip sanık ... gibi yapmaları gerektiğini söyledikleri,
    02.09.2009 Gün ve saat 17.422de yapılan kayıtta sanık ... ile sanık ...’un konuştukları ve sanık ... ’un yeni telefon hattı aldığını belirttiği,
    06.09.2010 Gün ve saat 11.582de yapılan kayıtta sanık ... sanık ...’a telefon işini hallettiğinde yeni numarayı almak için kendisini aramasını istediği,
    06.09.2009 Gün ve saat 16.05’te yapılan kayıtta sanık ... ’a sanık ...’un yeni numarasını verdiği anlaşılmaktadır.
    Telefon konuşma içerikleri incelendiğinde sanık ... ile görüşen diğer kişilerin sanık ...’nın geçmişi, yaptığı görev nedeniyle daha önceki çalışmalarını ve sonuçta çıkardığı kitapta yazdıklarını karşılaştırıp görüş belirttikleri, gelinen noktayı hayret ifadesi ile karşıladıkları anlaşılmaktadır.
    Sanığın yazdığı “Haliçte Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitap 20.08. 2010 tarihinde basıldığı ve piyasaya sürüldüğü , kitapta yazılan iddia ve kabule konu edilen hususlarla ilgili soruşturma numarası haricinde ihtilafın bulunmadığı, kitapta belirtilen hususlara ile ilgili mahkemenin sanık hakkında “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçundan mahkumiyet kararı verildiği ancak Yüksek Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce 6352 s. Kanun’un Geçici 1. Maddesi kapsamında mahkemenin kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Tespit edilen telefon görüşmeleri ve anılan kitabın yazılma süreci ile kitabın davaya konu olayla ilgili kısımları birlikte incelendiğinde sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım suçu ile ilgili sanığa yüklenecek bir husus bulunmamaktadır.
    Sanık ...’nın istihbari dinleme kapsamında Ceyhun Ünlü adına kayıtlı olduğu belirtilip IMEİ üzerinden dinleme yapılan ... 92 numaralı telefonun dinlendiğini öğrenmesi üzerine anılan kitapta yazdığını , daha öncesinde ise telefonlarının dinlenildiği yönünde aldığı duyum üzerine İçişleri ve Adalet Bakanlıkları ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüşme yaptığını , dilekçe verdiğini beyan etmiştir. İddia ettiği beyanlarının doğrulandığı da dosya kapsamında anlaşılmaktadır.
    Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, ceza muhakemesinin amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak bir biçimde kesin olarak belirlenmesidir. 5271 sayılı CMK"nın "Delilleri takdir yetkisi" başlıklı 217. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir" şeklindeki düzenleme ile kanıtların serbestliği ilkesine de vurgu yapılmaktadır. Bundan çıkan sonuca göre ceza muhakemesinde hangi hususun hangi kanıtlarla ispatlanacağı konusunda bir sınırlama bulunmayıp, yargılama sonucunda hukuka uygun elde edildiği kabul edilecek her türlü kanıtlarla bir sonuca ulaşılacaktır.
    Ancak maddi gerçeğin tespitine yönelik yapılan araştırmalarda kişilerin ve toplumun üstün tutulan değerlerinin korunması da zorunludur. Kanun koyucu bu amaca yönelik olarak kanıtların elde ediliş sürecinde kanıtların serbestliği ilkesini kısıtlar şekilde kanıt elde etme yasaklarını getirmiştir. Bazen de hukuka uygun elde edilen kanıtların kovuşturmada ortaya konulması ile ilgili kanıt değerlendirme yasakları ile ilgili düzenlemeler getirmiştir.
    Buna göre yüklenen suçun her türlü kanıtla kanıtlanabileceği düzenlenirken kanıtında hukuka uygun yöntemlerle elde edilip edilmediği de tartışılacaktır.
    Hukuka uygun yöntemlerle elde edilmeyen her kanıt hükme esas alınamayacaktır.
    IMEİ kayıtları üzerinde yapılan dinlemelerin istihbari dinleme olup öncelikle yapılacak araştırma ile anılan telefon numaralarının kimin üzerine ait olduğu ve kimin kullandığının tespit edilmesi mümkün olduğundan başka isimler üzerinde dinleme kararının alınması ve dinlenmesinin hukuka aykırılığa neden olacaktır.
    Buna göre Ceyhun Ünlü adına kayıtlı olduğu belirtilip İMEİ üzerinden sanık ...’nın dinlenilmesi ile ilgili elde edilen bulgular suç soruşturması ve kovuşturmasında kullanılamayacaktır.
    Suç soruşturması kapsamında alınan karar ile iletişimin dinlenilmesi, kayda alınması kapsamında kayda alınan iletişim kayıtlarına göre sanık ...’nın 0505 217 70 27 numaralı telefonu kullandığı ve sanık ... ile bu numara üzerinden konuştuğu anlaşılmaktadır.
    İlk derece mahkemesinin kabulü ve Yüksek Daire’nin hükmü onama kararına göre iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kapsamında kayda alınıp dosyaya yansıyan ve sanık ... ile sanık ... ’ın arasında geçen konuşma içeriğine göre , sanık ... ’a anılan soruşturma ile ilgili bilgileri vermek, soruşturmadan nasıl kurtulacağına ilişkin yol ve yöntem vererek terör örgütü üyesi olduğu belirtilen kişiye yardım ettiği şeklindedir.
    İletişimin dinleme kayıtları özetle;
    16.09.2010 Tarih ve 16.33’te yapılan kayıtta sanık ...’in kendisini takip eden kişiyi ve hareketlerini sanık ...’ya aktardığı, sanık ...’nın ise sanık ...’e kuşkulandığı kişinin cep telefonu ile fotoğrafını çekmesini istediği ancak sanık ...’in telefonunda fotoğraf çekme özelliğinin olmadığını söylediği,
    Aynı gün saat 16.35’te yapılan kayıtta sanık ...’in kendisinin alınacağını söylediği sanık ...’nin ise avukata haber vermesini, alınması halinde de kendisine haber vermesini söylediği,
    Aynı gün saat 16.44’te yapılan tespitte sanık ...’in kendisini takip eden kişi ile konuşmalarını sanık ...’’ya aktardığı, sanık ...’nin ise sanık ...’e savcılığa gitmesi gerektiğini ve dilekçe vermesini söylediği,
    Aynı gün saat 16.52’de yapılan tespitte sanık ...’nin sanık ...’e savcılığa verilecek dilekçede nelerden bahsedilmesi gerektiği yönünde açıklamalar yaptığı, sahte isimlerle dinleme kararı alındığını, soruşturma numarasının 2009/1860 olduğu, , bunu yapanların cemaatin adamları olduğunu mutlaka savcılığa bunların aktarılması gerektiğini söylediği,
    Bunun üzerine sanık ... ’ın Cumhuriyet savcılığına 16.09.2009 tarihinde şikayet dilekçesi vermiştir.
    Belirtilen ve sonraki günlerde yapılan iletişin tespitlerinde sanık ...’nın hukuka aykırı olduğunu düşündüğü ve kendisinin de şikayetçi olduğu teknik takip ve iletişimin dinlenmesi nedeniyle hukuksal olarak nasıl bir yol izlenmesi yönünde sanık ... ’a yol gösterdiği en son sanık ...’in kolluk tarafında alınması için kapısına gelen polisler nedeniyle sanık ...’yı araması üzerine avukatı ile polislerle gitmesi gerektiğini söylediği anlaşılmaktadır.
    Bu tespitler uyarınca sanık ...’nın silahlı terör örgütüne yardım etme suçu yönünden hukuki durumunun açıklanması gerekmektedir. Şöyle ki;
    Terör örgütüne yardım fiili, Yüksek 9. Ceza Dairesi’nin kararında açıklandığı üzere;
    5237 s. TCK’nın 314/3, 220/7, 314/2 maddelerinde düzenlenen şekliyle genel nitelikte silahlı terör örgütüne yardım suçu,
    5237 s. TCK’nın 315. Maddesinde düzenlendiği şekliyle silahlı terör örgütüne silah temin etme suçu,
    Ve 18.07.2006 Tarihinde yürürlüğe giren 5532 s. Kanun ile yeniden düzenlenen, 16.02.2013 tarihinde yürrülükten kalkan 3713 s. Terörle Mücadele Kanunu’nun 8. Maddesinde yer alan ve 16.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6415 s. Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’un 4. Maddesinde düzenlenen terörizmin finansmanını sağlama suçu şeklinde gerçekleşmektedir.
    Yüksek Yargıtay 9.Ceza dairesi, silahlı terör örgütüne silah ve finansman sağlama haricinde örgütün hiyerarşik yapısına dahil almamakla birlikte , örgüte veya örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yapılan her türlü yardımın terör örgütüne yardım kapsamında kaldığını belirterek örnek olarak barınma, nakletme, istihbari bilgi sağlama, örgüt üyelerinin araştırılması , yakalanmasını engellemeye yönelik imkan sağlama hallerini saymıştır.
    Yüksek 9. Ceza Dairesi’nin terör örgütüne yardım suçu olarak kabul ettiği bazı kararları şu şekildedir:
    “Sanık Şirine Önen’in, tüm dosya kapsamıyla subut bulan örgüt üyesi ...’in kendisine teslim ettiği şifreli örgütsel dökümanları çantasında muhafaza ederek kuryelik yapma eyleminin silahlı örgüte yardım suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi, (9. C.D, 06.07.2009 gün, Esas No: 2009/779-Karar No: 2009/7936)
    “…sanıkların toplantılar düzenleyip silahlı örgütün propagandasını yapmak örgüte adam kazandırmak, para toplamak, örgüte ait yasadışı dökümanları bulundurmak şeklindeki eylem ve faaliyetlerinin silahlı örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı..”( 16.07.2009 gün, Esas No: 2008/21670-Karar No: 2009/8561)
    “…sanığın adı geçen hükümlülerle irtibata geçerek mont ve ayakkabılardan oluşan malzemelerin silahlı terör örgütüne ulaştırılmasını sağladığı ve bu suretle örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği..”( 01.07.2009 gün, Esas No: 2008/21593-Karar No: 2009/7935)
    “… sanık ..."in inkara yönelik savunmalarına itibar edilmemiş ve örgüte katılmak amacı ile İstanbul ilinden hareket ederek Silopi ilçesine gelen Delil ALGÜNERHAN isimli şahıs ile yanında bulunan Mehmet Vafi isimli şahsı Silopi ilçesinde karşıladığı, onları diğer sanık ... "nın evine götürerek 5-6 gün süre ile barındırdıktan sonra kimliği tespit edilemeyen bir şahsa teslim ettiği kanaatine varılmıştır.
    Sanık ..."in örgüte eleman teminine yönelik faaliyetleri örgüte yardım suçunu oluşturmaktadır….”(05.04.2011 tarih, Esas No: 2009/7986-Karar No: 2011/2088)
    “..... isimli kişinin İstanbul Dehap İl merkezindeki şahısların telkinleri sonucu PKK Terör Örgütünün dağ kamplarına katılmaya karar verdiği, İstanbul’dan kimliği tespit edilemeyen şahıslarca Van’a gönderildiği, Van’a geldiğinde ... ile buluştuğu, ...’ın Van’da kaldığı süre içerisinde sanık ...’ın değişik evlerde kalmasını sağladığı, bu evlerden birinin de sanık ...’a ait ev olduğu, sanık ...’ın bu şekilde terör örgütü PKK’nın yurt dışındaki kamplarına katılmak üzere Van’a gelen ... ’i evinde barındırıp örgütün kırsalına aktarılmasını sağlamaya çalışarak üzerine atılı terör örgütüne yardım ve yataklık suçunu işlediği anlaşılmıştır.” 19.12.2011 tarih, Esas No: 2009/20949-Karar No: 2011/30216)
    Sanık ...’nın Avcı “Haliçte Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitabında yazılı davaya konu edilen kısım, iletişimin dinlenmesi, tespiti ve kayda alınması ile ilgili karar uyarınca kayda alınan ve hükme esas alınan konuşma metinleri içerikleri Yüksek Daire’nin kararında belirttiği ve örnekleme yaptığı silahlı terör örgütüne yardım niteliğinde eylemler olmadığı anlaşılmaktadır.
    Sanık ... ile sanık ... arasından eskiye dayalı arkadaşlıklarının olduğu sanık ...’nın sözlü ve yazılı savunmalarında da kabul edilmektedir. Sanık ... ile sanık ... arasında açıklanan iletişin dinlenmesi kayıtlarında sanık ...’nin, sanık ...’e yapması gerektiğini söylediği şeylerin normal hukuk bilgisi olan herkesin birbirine söylediği sözler olduğu, hakkında hukuka aykırı olarak alınmış mahkeme kararı ile telefonların dinlendiğini düşündüğü ve değerlendirdiği için yasal yollardan şikayetini ilgili birimlere ulaştırdığı, aynı konumda olduğunu düşündüğü sanık ... ’a da aynı yöntemle şikayetçi olması gerektiğini ve olayı takip etmesini istediği anlaşılmaktadır. Sanık ...’in de önerilen yöntemle yapmasını istediği şekilde şikayetçi olduğu da gözetildiğinde tüm bunların silahlı terör örgütüne yardım fiili olduğunu kabul etmek doğru olmayacaktır."
    b. 6136 Sayılı Kanuna Aykırılık Suçundan
    "Yüksek Mahkeme’nin, P 800 model tabanca ve 116311H-359 seri numaralı tabanca yönünden ruhsatsız silah bulundurma suçunun manevi unsuru itibariyle oluşmayacağı yönündeki kararına itiraz edilmemektedir Ancak, 56-2801767 numaralı, 7.62x39 mm, kalashnikov marka otomatik tüfek yönünden verilen karar yerinde değildir, Şöyle ki;
    Anılan uzun namlulu tüfek Diyarbakır Valiliği’nce 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesi ve Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 5. maddesi gereğince 04.05.1988 tarihli vali oluru ile sanık ...’nın eşi ... adına meskende bulundurma vesikası verildiği,
    285/11295 Sayı ve 30.11.1994 tarihli Diyarbakır Valiliği’ne hitaben yazılan yazı ile Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 9(c). maddesi uyarınca silah ruhsatının iptali ve silahın teslimi istendiği Diyarbakır Vali Yardımcısı’nın 02.12.1994 tarihinde olur verdiği,
    08.12.1994 Tarih ve 285/11295 sayı ile Diyarbakır Valiliği, silah ruhsatının iptali ve silahın teslimi ile ilgili kararın tebliği için İstanbul Valiliği’ne yazı yazdığı,
    28.12.1994 tarihin de ise bu yazının silah ruhsat sahibi olmayan sanık ...’ya tebliğ edildiği,
    Devrimci Karargah Örgütü kapsamında sanık ... hakkında yapılan soruşturma kapsamında 28.09.2010 tarihli ev aramasında anılan silaha el konulduğu,
    Silah ruhsatının iptali ve silahın teslimi yönündeki kararın ...’ya 13.10.2010 tarihinde, silahın el konulmasından sonra tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
    Bulundurulması ve ya taşınması izne ve belgeye tabi yasak niteliğe haiz silahların kişi yönünden bulundurma ya da taşınma izin belgesi düzenlenmektedir. Adına belge düzenlenen kişi bu hak ve yetkiden yararlanmaktadır. İzin ve belgenin düzenlenmesi ile ilgili işlemler nasıl kanun ve yönetmelikle düzenlenmiş istenilen şekilde uygulama yapılmakta ise belgenin hangi nedenle olursa olsun iptal edilmesi halinde aynı şekilde kanun ve yönetmelikte gösterilen şekil şartlarına uygun yöntemle iptal edilmesi gerekmektedir.
    İlk derece mahkemesi ve Yüksek Daire, anılan silahın hak sahibi ve silahla ilgili usul işlemleri yerine getirmesi gereken kişi olarak sanık ... olduğunu kabul etmesi nedeniyle yerine getirilmeyen idari işlemlerden dolayı da sanığı sorumlu tutmakta ve sanığın 6136 s. Kanuna muhalefet suçunu işlediği sonucuna varmaktadır.
    Buna göre silah bulundurma izin belgesi düzenlenen ve hak sahibi olan kişinin sanığın eşi ... olmasına rağmen silah ruhsatının iptali ve silahın teslimine ilişkin resmi yazıyı 28.12.1994 tarihin de silah ruhsat sahibi olmayan sanık ...’ya tebliğ edildiği,
    Yine Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 6. Maddesi uyarınca ruhsatı verme yetkisinin il valisine ait olması nedeniyle Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 9(c). maddesi uyarınca silah ruhsatının iptali ve silahın teslimi hakkındaki kararının da il valisinin vermesi gerektiği ancak vali yardımcısının vermesi nedeniyle idari işlem eksikliğinin bulunduğu tespit edilmiştir..."
    2. Sanık ... Hakkında Resmi Belgede Sahtecilik Suçu
    "İstanbul (Kapatılan ) 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile sanık ...’ın iş yerinde yapılan aramada ... Şentürk, Bayram Erdinç, Kader Yılmaz, Mutlu Pektaş , Serpil Balcı ve suça konu ... adına düzenlenmiş J-05/253289 seri numaralı nüfus cüzdanı ele geçirildiği, ... adına düzenlenen nüfus cüzdanlarının gerçek olduğu ancak ... adına düzenlenen nüfus cüzdanının tamamen sahte olduğu kabul edilerek sanığın cezalandırılmasına karar verildiği,
    Hükme esas alınan Emniyet Genel Müdürlüğü İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün 01/10/2010 tarihli ekspertiz raporuna göre anılan belge üzerindeki fotoğrafın sökülmüş ve yerinde olmadığı, belgenin tamamen sahte olarak düzenlendiği ancak halihazır durumuna göre aldatma kabiliyetine haiz olmadığı belirtilmiştir.
    Yargıtay Yüksek 11. Ceza Dairesi’nin istikrar kazanan kararlarında (örneğin; 08/09/2014 gün ve 2014/14495 esas , 2014/14264 karar, 23.10.2014 gün ve 2014/13195 esas, 2014/17380 k.) belgede sahtecilik suçunda aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini mahkemeye ait olup, suça konu belge aslının duruşmaya getirtilerek, iğfal kabiliyeti hususunda incelenip özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve buna göre karar verilmesi gerektiği,
    Emniyet Genel Müdürlüğü İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün 01/10/2010 tarihli ekspertiz raporuna göre de anılan belgenin aldatma kabiliyetinin de bulunmadığı belirtilmesi karşısında mahkemenin eksik inceleme ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ve bu suç yönünden mahkemenin kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği,"
    3. Sanık ... Hakkında
    a. Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olmak Suçundan
    "Sanık ...’ın soruşturma aşmasında müdafi huzurunda 02/10/2009 tarihinde alınan savunmasında özetle internet ortamında ... ile görüşmeye başladığını, ilerleyen süreçte soy ismini belirtmediği ... isimli arkadaşını göndereceğini söylediğini, 2004 yıl yaz aylarında ... isimli kişinin Ankara/Kocatepe’deki işyerine geldiğini, emniyette fotoğraflar üzerinde yaptığı tespitte ... isimli kişinin ... olduğunu öğrendiğini, ...’in çıkardığı derginin babasının eski çevresine dağıtmasını istediğini, kendisininde bu teklifi kabul ettiğini, görüştükleri gibi dergilerin posta ile geldiği, ... ile telefonla görüşmeye devam ettiklerini satılan dergi paralarını posta ile sanığa gönderdiğini, sanık ...’ın kendisini İstanbul’a çağırdığını, İstanbul’da buluştuklarını ancak kendisini eleştirmesi nedeniyle yanında ayrıldığını beyan ettiği,
    Sanık ...’ın mahkeme huzurunda bulunan sanık ...’i hiç görmediğini, savunmasında geçen ...’ın başka birisi olduğunu, emniyettede ...’i teşhis etmediğini beyan ettiği,
    Sanık ... ise davanın tüm aşamalarında ... ve ...’yı tanımadığını, 2004 yılı yaz aylarında cezaevinde olduğunu, cezaevinden sonra da askere alındığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. UYAP ortamında yapılan incelemede sanığın belirtilen tarihlerde hükümlü ya da tutuklu olarak cezaevinde olduğunun tespiti de mümkün olamadığından iddia edilen hususların araştırılması gerekmektedir.
    Devrimci karargah Terör Örgütü kapsamında yürütülen soruşturma kapsamında 29/09/2009 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı ile Demokratik Dönüşüm isimli derginin bürosunda yapılan aramada el konulan irsaliye faturaları üzerinde gönderici kişi olarak ...’in isminin geçtiği kabul edilmiştir. Anılan irsaliye faturalarının incelenmesinde belgenin tamamının bilgisayar çıktısı olmasına rağmen gönderici kısmının bilgisayar çıktısının çizilerek elle sanığın isminin yazıldığı tespit edilmiştir. Sanık anılan irsaliye faturalarını kabul etmediğinden irsaliye belgeleri üzerinde yer alan göndericiye ait telefon, ehliyet ve pasaport bilgilerinin kime ait olduğunun araştırılması, belge üzerinde bilgisayar çıktısını çizen ve üzerine yazı ve imza atan kişi ya da kişilerin araştırılması gerekmektedir.
    Mahkemece silahlı terör örgütü olan Devrimci Karargah Örgütü kurucularından Serdar Kayanın yönlendirmesi ile örgütsel faaliyette bulunduğu, ... ile irtibat kurarak örgütsel faaliyet kapsamında eylemlere katıldığı, ...’ya yönelik olarak yapılan operasyonda Demokratik Dönüşüm isimli derginin bulunduğu ve bu derginin kendi ismi ile çeşitli yerlere gönderildiği gerekçe gösterilerek sanığın, “silahlı terör örgütü üyesi olduğu” kabul edilmiştir.
    Hükme esas alınan sanık ...’ın fotoğraf üzerinden yaptığı ve usule aykırı olan teşhis haricinde her iki sanığın irtibatlı olduğunu gösteren kesin kanıtların bulunmadığı ve yine Demokratik Dönüşüm Dergisi ile ilgili anlatımlar nedeniylede soruşturmanın genişletilerek yapılacak araştırmaya göre sanığın hukuki durumunun tayin ve taktir edilmesi gerektiği halde eksik araştırma ile sanık hakkında kurulan hükmün bozulması gerektiği,
    b. Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Yönünden Yapılan İncelemede
    "Sanığın , kendi fotoğrafı yapıştırılmış ancak kardeşi Erkan Soytemiz adına düzenlenmiş nüfuz cüzdanı ile yakalandığı ve soruşturma sonucunda mahkemenin ulaştığı kanaatin hukuka uygun olması ve sanığın “resmi belgede sahtecilik” suçunu işlediğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Ancak, sanık hakkında “terör örgütüne üye olmak” suçu hakkında yukarıda açıklanan hususlar göz önüne alındığında yapılacak araştırmanın sonucuna göre sanığın “terör örgütüne üye olmak” suçunu işlemediği kabul edilmesi halinde “resmi belgede sahtecilik” suçu yönünden 3713 s. Kanun’un 3 ve 5. Maddeleri uyarınca belirlenen temel cezadan artırım yapılamayacağının gözetilmesi gerektiği, bu durumda sanık yönünden iddia edilen “terör örgütüne üye olmak “suçu ile “resmi belgede sahtecilik” suçunun birlikte değerlendirilmesi gerekçesi ile bu suç yönünden kurulan hükmün bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Bu veriler ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
    Sanık ... hakkında “terör örgütüne yardım etme” ve “6136 sayılı Kanun’a aykırılık” suçlarını işlemediği ve hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinden, sanık ...’ın “resmi belgede sahtecilik” suçunu ve sanık ...’in “terör örgütü üyesi olma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçunu işledikleri yönünde eksik araştırmaya dayalı mahkumiyet kararlarında hukuka uygunluk bulunmadığından verilen hükümlerin bozulması gerektiği düşüncesi ile Yüksek Mahkeme’nin kararı isabetli görülmediğinden" bahisle itiraz edilmiştir.
    IV. DOSYADAKİ DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME
    1. Sanık ... Yönünden
    A. Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etmek Suçu
    Genel Olarak
    Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesi"nin itiraza konu ilamında;
    "Türk Ceza Hukukunda silahlı terör örgütlerine yardım suçu, aşağıdaki sistematik içinde düzenlenmiştir.
    - 01.06.2005 tarihinden itibaren yürürlükte olan TCK"nın 314/3, 220/7, 314/2. maddelerinde düzenlenen silahlı terör örgütüne genel nitelikte yardım suçu,
    - 01.06.2005 tarihinden itibaren yürürlükte olan TCK"nın 315. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne silah sağlama suçu,
    - 18.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5532 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenen ve 16.02.2013 tarihine kadar yürürlükte kalan 3713 sayılı Kanunun 8. maddesinde yer alan ve 16.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun 4. maddesinde düzenlenen terörizmin finansmanı suçu.
    Bu çerçeve içerisinde, terör örgütlerine silah sağlamak veya finansman sağlamak suçunun, terör örgütlerine yardım suçunun özel bir düzenleniş şekli olduğu anlaşılmaktadır.
    Silahlı terör örgütlerine yardım suçunda yardım fiili, örgütün bizzat kendisi veya mensupları lehine gerçekleştirilebilir. Ceza Genel Kurulunun 31.10.2012 tarih ve 2012/1234 Esas, 2012/1825 sayılı kararında da belirtildiği gibi, yardımın mutlaka örgüte ulaşması, sonuç vermesi gerekmez ve her bir fail, örgütçe verilen veya kendiliğinden üstlenilen görev kapsamında kendi fiilinin gerçekleştirilmesinden sorumlu olacaktır.
    Silahlı terör örgütü üyesi olmayıp, örgütün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayanların TCK"nın 315. maddesi; terör örgütlerine veya mensuplarına para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi sağlayan veya toplayan kişilerin 6415 sayılı Kanunun 4. maddesi; örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüte veya örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yukarıda sayılanlar dışında barındırma, nakletme, istihbari bilgi sağlama, örgüt mensuplarının araştırılmasını, yakalanmasını engellemeye yönelik imkan sağlama gibi her türlü yardım TCK"nın 314/3, 220/7. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesi kapsamında kalacaktır." şeklindeki hukuki yoruma Dairemizce de iştirak edilmektedir.
    Örgüte yardım suçunda kast unsuru yönünden öğretideki görüşler incelendiğinde;
    Bir suçun kanuni tanımında "bilerek", "bildiği halde", "bilmesine rağmen" gibi ifadelere açıkça yer veren suçlar olası kastla işlenemez. (Prof.Dr. İzzet ÖZGENÇ, TCK Genel Hükümler, 7. Baskı, s. 241)
    Kişi, örgütün işlediği somut fiili bilmese de terör örgütü olduğunu, sağladığı yardımın örgütün yararına kullanılacağını bilmeli ve bu irade ile hareket etmelidir. İnsani mülahazalarla yapılan yardımlar örgüte yardım suçunu oluşturmaz. Yapılacak her türlü yardımın suç olarak değerlendirilmemesi gerekir. (Prof.Dr. A. Caner YENİDÜNYA - Arşt.Görv. Zafer İÇER, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, 1. Baskı, s. 56)
    Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kasıt yeterli değildir. Özel kasıt ile işlenen bir suçtur. Fail örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmelidir. (Yrd.Doç.Dr. Namık Kemal TOPÇU, Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları, s. 164)
    Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yardım fiilinin örgütün suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fıkra metninde geçen "bilerek" ibaresi doğrudan kastı ifade eder. Doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Örgüt mensuplarına yapılan yardım, aynı zamanda örgüte yapılan yardım olarak değerlendirmek gerekir. Ancak, bu yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet eden bir yardım olması gerekmektedir. (Prof.Dr.İzzet ÖZGENÇ, Suç Örgütleri, 7. Baskı, s. 38-39)
    Silahlı örgüte üye olmadığı anlaşılan sanığın, örgütün amacını ve faaliyetlerinde kullanılacağını bilerek ve bu amaçla patlayıcı madde bulundurma eylemi, silahlı örgüte yardım suçunun özel bir şeklini düzenleyen TCK"nın 315. maddesinde tanımlanan suçu oluşturur. ( Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 05.11.2009 tarih ve 2009/10374 E- 2009/11111 K. )
    Yukarıda yer verilen öğretideki görüşler ve Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesi"nin geçmişteki uygulamaları göz önüne alındığında; suç örgütleri veya silahlı terör örgütlerine yardım suçunun ancak doğrudan kastla işlenebileceği, yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet etmesi gerektiği, örgüt üyelerine yapılan yardımın da örgüte yapılmış gibi kabul edilmekle birlikte örgüt üyesinin mensup olduğu örgütün bilinmesi ve bu yardımın da insani mülahazalarla değil örgütün amaçlarını gerçekleştirme gayesiyle yapılması hususunda ortak bir kanaat mevcuttur.
    Örgüt üyesine yardım gerekçesi ile mahkumiyet hükmü kurulduğundan silahlı terör örgütü ve üyeliğinin hukuki niteliği üzerinde de durmak gerekecektir.
    Ceza Hukukumuzda
    Genel örgüt (5237 sayılı TCK 220.md., mülga 765 sayılı TCK 313-314 md.), çıkar amaçlı suç örgütü (mülga 4422 sayılı Kanunun 1. Md.), terör örgütü (3713 sayılı Kanunun 1-7/1.md.) ve silahlı örgüt (5237 sayılı TCK 314.md., mülga 765 sayılı TCK 168-170.md.) olarak dört ayrı şekilde düzenlenmiştir.
    Türk Ceza Hukukunda silahlı terör örgütünün unsurları şu şekilde kabul edilmektedir;
    Üye sayısı; en az 3 kişiden oluşur. (TMK 7/1, TCK 220-314 maddeleri.)
    Amaç ve saik; terör örgütü siyasi maksatla faaliyet gösterir. Türk Ceza Hukuku"nda terör örgütleri, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetlerini yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla faaliyet gösterir. (TMK mad.1)
    Yöntem; terör örgütü cebir ve şiddet kullanarak baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle hareket eder. (TMK 1-7.md.)
    Elverişlilik; terör örgütünün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması gerekir. (TCK 220.md.)
    Araç gereç; terör örgütü silahlı bir örgüt türüdür. (TMK 7.md. TCK 314.madde.)

    Örgüt Üyeliği
    Örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyeliği temadi eden bir suçtur. Örgüte üye olmak kişinin rızasıyla örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmasıdır. Örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Sadece örgüte sempati duymak bu suçu oluşturmaz.
    Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesinin yerleşik uygulamasında; silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır.
    Temadi eden suçlardan olan örgüt üyeliği, hukuki veya fiili kesinti gerçekleşinceye kadar tek suç sayılır. Örgüt üyeliğinden mahkum olduktan sonra tekrar örgütle hiyerarşik bağ kurup süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren faaliyetlere katılması halinde yeniden üyelik suçu oluşacaktır.

    a. Hükme Esas Alınan Deliller

    aa. "Haliçte Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat " isimli kitap
    ... tarafından yazılan ve Ağustos 2010 tarihinde yayımlanan "Haliçte Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat "adlı kitabın 480 ila 500. sayfalarında özetle; sanık, Emniyet Genel Müdür yardımcısı ... ile ilgili yapılan işlemlere karşı çıktığını ve ona kefil olduğunu söylemesinden sonra, bu açıklamalarından memnun olmayan İstanbul Emniyetindeki cemaatin lideri konumundaki polis şeflerinin kendisinin toplumdaki saygınlığını sarsacak bir çalışma başlattıklarını ve yakında işleme koyacaklarını söylediklerini, polis kaynaklarından bilgi aldıkları anlaşılan haberlerde de aynı şeylerin belirtildiğini, bu arada daha önce kendisi ile çalışan ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli olan bir kişinin gizlilik kurallarına uyarak kendisini arayıp, İstanbul İstihbarat Şubesinde kendisi ile ilgili bir çalışma başlatıldığını söylediğini, dinlenen telefonun Eskişehir"de bulunan baz istasyonunda çıkış yaptığını görünce emin olduğunu, hatta son SMS mesajında yazdığı bir kelimedeki harf hatasını söylediğini, bunun üzerine mesajı kontrol ettiğinde bu kişinin anlatımlarının doğru olduğunu belirlediğini, yine aynı kişinin bazı mahkeme kararlarının isimsiz, adressiz, IMEI üzerinden, hatta başka anlamsız numaralar üzerinden alınabildiğini, ayrıca arkadaşı N."nin de telefonlarının dinlenerek denetlendiğini söylediğini, bu telefon üzerine kendisi gibi birçok kişinin yasadışı dinlendiğini ve bunun bir cemaat tarafından yapıldığını düşünerek, sırasıyla İçişleri Bakanı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ..., ardından Özel Yetkili Mahkeme Cumhuriyet Başsavcı Vekili ... ile daha sonra da Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ... ile görüştüğünü, onun tahkikatın Adalet Bakanlığı üzerinden gelmesi gerektiğine ilişkin beyanı üzerine, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına, İstanbul ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıklarına, İstanbul ve Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliklerine, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına ve Başbakanlığa verilmek üzere dağıtımlı dilekçeler hazırladığını, 06.01.2010 tarihinde Emniyet Genel Müdürü ile görüştüğünü ve dilekçeden bir örneğini takdim ettiğini, Genel Müdürün dilekçedeki üslubu yumuşatmasını istemesi üzerine yeniden hazırladığı dilekçeyi kurye ile Genel Müdüre gönderdiğini belirtmiş ve kitaba alınan dilekçe örneklerinde aldığı bilgilere göre hakkında komplo hazırlığında bulunan Emniyet İstihbarat Teşkilatı içerisindeki bazı kişilerin gerçeğe aykırı raporlar ve tutanaklar düzenleyip bu tutanaklara istinaden sanki başka olaylar sebebi ile başka kişiler dinlenmek isteniyormuş gibi gösterilerek kendisinin ve yakın dostlarının kullandığı telefonların 07.11.2009 tarihinde İstanbul CMK 250. maddesine göre yetkilendirilmiş mahkemeden alınan karar ile dinlenmeye başlandığını, bu durumun İstihbarat Daire Başkanlığındaki ilgili amirlerin bilgisi hatta direktifleri olmaksızın yürütülmesinin mümkün olmadığını, görevi ve bu güne kadar ki çizgisi nedeniyle belli çevrelerin hedefi olabileceğini düşünerek özel ilişkilerinde zaman zaman adına kayıtlı olmayan (yakın arkadaşları adına kayıtlı) telefonlar kullandığını, hiç kimsenin numarasını bilmediği bu telefonlardan yalnız şahsi görüşmeler ve bire bir irtibat kurduğunu emniyet istihbarat biriminde mevcut veri analist sistemini kötü niyetle kullanarak, bu numaraların tespit edilip hedef olarak seçildiklerini, amacın özel ilişkileri ve irtibatları hakkında bilgi alınıp, daha sonra komplo kurularak kamuoyundaki imajının sarsılmasına yönelik olduğunu, bunu yapanların basın mensuplarına yakın gelecekte ..."nın imajını bozacak şeyler yapacağız demekten geri kalmadıklarını belirtip, yine dilekçede 2559 sayılı Yasanın konu ile ilgili maddelerine yer verildiğini ve hukuka aykırı olarak verildiğini ileri sürdüğü İstanbul özel yetkili mahkeme hakimliğince 07.11.2009 tarihinde alınan kararı ilgili mahkemeden, istihbarat şubesinden, İstihbarat Daire Başkanlığından, TİB"den temin etmenin mümkün olduğu, zira kararların ve dinleme tutanaklarının denetim için hazır bulundurulması mecburiyetinin bulunduğu, bu kararda birden fazla IMEI veya Tel. No hakkında karar alınmış ise kendisi hakkında alınan kararın ... ** veya ... ** nolu telefon veya bu hatların takılı olduğu ... veya ... nolu IMEI numarası, ayrıca arkadaşı ..."ın ... ** nolu telefonu veya takılı olduğu ... nolu IMEI numarası hakkında karar alındığının görülebileceği, dinleme kararı alınan bu telefonların HTS raporu incelenirse ...** ve ...** nolu telefonların konuşmaya açıldığı ilk günden itibaren yalnız bire bir, iki telefonun karşılıklı görüşme ve mesajlaşması olduğu ve bu telefonlara kararı almak için müracaat eden İstanbul İstihbarat şubesinin görev alanında olmadıklarının görüleceği, dinleme kayıtlarına bakıldığında bu telefon ve makinenin kendisi tarafından kullanıldığının istihbarat biriminin karar almak için tanzim ettiği rapor, yazı vs. ile hiç alakası olmayan konular olduğu, tamamen özel olan bu konuların yalan ve düzmece yazılarla dinleme gerekçesi oluşturulduğu, iddia ettikleri konu ile hiç bir alakasının olmadığının görüleceği, esasen uzun süreden beri başta Emniyet Genel Müdürlüğü yöneticileri olmak üzere bazı kamu görevlilerinin veya yakınlarının mevzuata aykırı istihbari dinleme kararları alınarak kanunsuz olarak dinlendikleri daha önemlisi devlet arşivlerinin ve terörle mücadele amaçlı oluşturulan bilgi bankaları, veri analizleri ve telefon detay görüşme analizlerinin kötü niyetli kullanıldığına dair ciddi emareler bulunduğu, bu olaylar ile ilgili maddi deliller olduğu, araştırılır ise yalnız hakkında yapılan kanunsuz dinlemelerin değil, tüm kişiler hakkında yapılan kanunsuz izleme ve dinlemelerin delillerini bulmanın mümkün olduğu belirtilerek hukuka aykırı verilen kararlarla ilgili olarak gereğinin yapılmasını talep etmiş ve bu dilekçesini belirttiği şekilde ilgili kurum ve makamlara gönderdiğini anlatmıştır. Sanık kitabında yine devamla istihbari amaçlı önleme dinlemeleri ile ilgili sorunlara ilişkin yazı hazırlayıp Adalet Bakanına gönderdiğini belirterek bu yazının içeriğini belirtmiş yine bu yazıda da dilekçelerinde belirttiği aynı telefon ve IMEI numaralarına yer vermiş, keza Ankara"da haklarında kanunsuz dinleme yapılan üst düzey kamu görevlilerinden bir kısmının ismini vermiştir.
    bb. İletişim Tespit Kararları
    İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün 07.11.2009 tarihli yazısı ile, Sosyalist Demokrasi Partisinin ölü ele geçen Devrimci Karargah Örgütü lideri ..."nın anma törenini organize ederek ..."yı sahiplendiği. SDP Genel Başkanı olan ..."ın ... ve ..."la irtibatlı bulunduğu, bu kişilerin ise kamu görevlileri ile bağlantılı olduğu belirtilmek suretiyle Devrimci Karargah Örgütünün bürokratik çevrelerle ilişki arayışına girerek olası soruşturma ve kovuşturma işlemlerini engelleyebileceklerinden bahisle ... adına ... IMEI numaralı iletişim aracı ile ... adına ... IMEI nolu iletişim aracının iletişimin tespiti, dinlemesi, kayda alınması, sinyal bilgisi, teknik araçlarla izleme kapsamında üç ay süre ile iletişime müdahale talebi üzerine, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/11/2009 tarih ve 2009/1860 teknik takip no.lu kararı ile ... ve ... adlarına ..., ... IMEI numaralı iletişim araçlarının 5397 sayılı Kanunla değişik 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunun ek 7. maddesinin birinci fıkrası uyarınca üç ay süre ile dinlenilmesi ve kayda alınması, tespiti, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, teknik araçlarla izlenmesine karar verildiği,
    Dosya içerisinde bulunan 04.10.2010 tarihli Turkcell yazısında ... IMEI nolu telefonun ... hat numaralı olup ... adına kayıtlı bulunduğu, yine ... IMEI numaralı telefonun ise ... numaralı hat olup ... adına kayıtlı bulunduğu, (Her ne kadar IMEI numaralarının son rakamları yazılmamış ise de dosya içeriğinden IMEI numaralarının on beş rakamdan oluşmakta olduğu, son rakamın hiç bir etkisinin bulunmayıp Telekomünikasyon Kurumu uygulamaları gereği on dört hane olarak sorgulandığının anlaşıldığı)
    İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün TKP/ML-Konferans, MLSPB, TKP/K, Devrimci Karargah ve Direniş Hareketi örgütlerine yönelik olarak kimliği bilinmeyen diğer bir kısım örgüt mensuplarının takip edilmesi, faaliyetlerinin deşifre edilmesi talebi üzerine, 5397 sayılı Kanunla değişik 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunun ek 7. maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 03.02.2010 tarih ve 2010/70 Teknik takip nolu kararı ile ... adına ... nolu telefonun terör örgütlerine yönelik istihbari mahiyette bilgiler elde edilmesine matuf olmak üzere 5397 sayılı Kanunla değişik 2559 sayılı Kanunun ek 7/1. fıkrası uyarınca iletişimin dinlenmesi, kayda alınması, tespiti, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, teknik araçlarla izlenmesine üç ay süre ile karar verildiği, aynı telefonun İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 03.05.2010 tarih ve 2010/383 Teknik Takip numaralı kararı ile iletişimin dinlenmesi, kayda alınması, tespiti, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, teknik araçlarla izlenmesinin üç ay süre ile uzatılmasına karar verildiği
    İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 22.01.2010 tarih ve 2010/283 teknik takip Karar No. ve 2009/1868 soruşturma nolu kararı ile CMK"nın 135/6, 8, 13 ve 14. ve 137. maddeleri uyarınca ... adına ... ve..., ... adına ise ... nolu telefonların Devrimci Karargah terör örgütü adına eylem ve faaliyetlerde bulunmak suçlamasıyla üç ay süre ile iletişimin tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması, teknik izlemesi ve görüşme detay sorgulamalarının yapılmasına, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine, telefon görüşme yaptığı anda bulunduğu baz istasyonlarının tespiti amacıyla sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine karar verildiği, aynı telefonların İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.04.2010 tarih ve 2010/447 teknik takip Karar No. ve 2009/1868 soruşturma nolu kararı ile 22.04.2010 tarihinden geçerli olmak üzere üç ay; ... adına..., ... adına ise ... nolu telefonların İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.07.2010 tarih ve 2010/1265 teknik takip Karar No. ve 2009/1868 soruşturma nolu kararı ile 22.07.2010 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay; aynı telefonların İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.08.2010 tarih ve 2010/1697 teknik takip Karar No. ve 2009/1868 soruşturma nolu kararı ile 22.08.2010 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay ve yine aynı telefonların İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.09.2010 tarih ve 2010/1752 teknik takip Karar No. ve 2009/1868 soruşturma nolu kararı ile 22.09.2010 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay süre ile iletişimin tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması, teknik izlemesi ve görüşme detay sorgulamalarının yapılmasına, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine, telefon görüşme yaptığı anda bulunduğu baz istasyonlarının tespiti amacıyla sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi kararının uzatılmalarına karar verildiği görülmüştür.
    cc. İletişim Tespit Tutanakları
    Dosya içeriğinde mevcut bulunan ..."ın ..., ..."nın ... nolu telefonları ile 13.02.2010-19.08.2010 tarihleri arasında yaptıkları çok sayıda görüşme ve SMS mesajlarının gündelik hayata ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
    Yerel Mahkeme ve Yüksek 9. Ceza Dairesince hükme esas alınan iletişimin tespit tutanaklarında,
    16.09.2010-16.33 -838265733 tarihve TİB İD nolu görüşmede
    "... : Efendim gardaş
    ... : Abi sana telefon ettiğim ankösöre aynı adam girdi, elimde, cep telefonu var bende kığılıdayım şimdi
    HANEFI : Hım
    ... : Eeee gözlüklü hafiften sakallı elinde pet şişe var şey anladın yani mis sokaktan ettim şimdi girdi aynı ankesörde şuanda
    ... : Aradığın numarayı aramaya çalışıyordur onu öğrenmeyeçalışıyordur onu öğrenmeye çalışıyordur gerçi telefonu
    ... : Yok yok ben dediğim
    ... : Hm
    ... : Anladın
    ... : Senin telefonunda çekebilir keşke ama sen ordan çekemezsin ..(anlaşılmadı)
    ... : İşte kamera kamera yok kamera yok benim telefonumda
    ... : Hıı telefonda kamera yok
    ... : Heee
    ... : Abi telefonun kameralısını ...(anlaşılmadı)
    ... : Şimdi bak yani eee elinde telefonla şimdi halen daha uğraşıyor bende kığılının içindeyimde şeyde yine
    ...:Hıı
    ...:Mis sokakta
    ...:Tamam
    ... :Anladın
    ...:İyi anladım kardeşim he
    ...: Yani iyice artık şey he
    ...: he onlar senin hakkında bişey öğrenmeye çalışıyorlar... (anlaşılamadı)
    ...:Yani bilmiyorumda enteresan şey yapiyimmi gidip söyleyimmi sorayımmı
    ...:Yok bence ...(anlaşılmadı) bilmiyormuş gibi davran ...(anlaşılmadı)
    ...: Tamam tamam oldu hadi iyi günler
    ...: Bilmiyormuş gibi davranın daha güzel yani
    ...: Hadi görüşürüz ."
    16.09.2010-16.35- 838266228 tarih TİB İD nolu görüşmede ise; "... : Efendim
    ... : Abi bu çocuk daha şeyimde herhalde beni alacaklar he yani biraz önce gördüğüm çocuklar şeyde peşimde Bİ BU ÇOCUK PEŞİMDE BENİ ALACAKLAR HERHALDE
    ... : Hımm ama alma niyetleri olsa takip etmezler seni ya
    ... : Öyle mi tam biçimde ama şey yapıyor ya neyse yani hıı avukatı arayayım mı avukatımı
    ... : Avukatının haberi olsun birşey olduğu zaman bîr de benim haberim olsun
    ... : Tamam abi tamam
    ... : Hadi görüşürüz
    ...: Tamam."
    16.09.2010-16.52 -83827974 tarih -TİB İD nolu telefon görüşmesinde ise
    "... : Efendim abi
    ... : Şimdi bak Savcılığa dilekçenin konusu hakkında ben sana biraz daha bilgi aktarıyım hepsini beraber şikayet etmek lazım
    ...: Evet
    ...: Ben senin o eski dinleme kararını falanda buldum sahte isimde aldıkları kararı falan
    ...: Evet ben kitapta okudum zaten dinleme kararı bende ...: Hıı şimdi yenisini öğrendim o senin dinleme ile ilgili mahkemenin kararınıda bulduk 2009/1860 sayı ile bilmem almışlar kararıda başka bir adam adına almışlar
    ...: Başka bir adam
    ...: Hıı başka bir adam adına senin telefonun adına kayıtlı değilmi bu numara
    ...: Doğru benim telefonum benim adıma kayıtlı
    ...: Hıı adına olmasına rağmen sahte isim yazarak sahte karar aldıklarına dair oranın istihbarat şube müdürlüğü
    ...: Tarih neydi 2009
    ...: 2009/1860 yedi on bir
    ...: yedi on bir
    ...:2009a
    ...: 2009a
    ...: Zaten ..."in kitabında yazıyor o kitap derken bu kitapta yazıyor şimdi öğrendiğimize görede adalet müfettişleri tespit etmişler senin adına kayıtlı olduğu bilinmesi rağmen senden başkasının kullanmadığı bilinmesine rağmen sahte bir isim adına karar almışlar
    ...: Başka biri dinleniyor tamam anlaşıldı
    ...: Bunu yapanlarda istihbarat şube müdürlüğü yetkilileridir.
    NECDET: Tamam
    ...: Bunlardan davacıyım şimdide şahsi takip ettiriyorlar diyip hepsini anlatarak davacı olmak lazım
    ...: Tamam anladım
    ...: Tamam hatta hııı yani ben dilekçeyi şey olarak veririmde o dediklerini sizle görüşelim hazırlayıp öyle veririz
    ...: Bence yap hepsini beraber söyleyerek şifaa anlatman lazım çünkü bu adalet müessesesi tespit ettiler şimdi onlar tahkikat yapılıyor hakimler hakkında
    ...: Tamam anladım tamam
    ...: Bunu hem şeye savcılığı bu kesimide aktarmak ben aktardım seninde aktarman lazım
    ...: Tamam
    ...: Çünkü ( anlaşılamadı) sıkıştırmak lazım onlar (anlaşılamadı) buradalar
    ...: Hıı tamam aynısını yapalım tamam
    ...: Tamam
    ...: Buradaki başkanda arkadaşla şimdi forum dolduruyoruz şeyi diyor yani bunlar diyor tedirgin etmek için yani bu kadar bariz açık açık (anlaşılmadı)
    ...: (anlaşılamadı)
    ...: Yani tedirginlik yaratmak için diyor birde şey
    ...:Şeyide anlat bu sahte kararlar dinlemenin devamıdır aynı adamlar yapıyor aynı adamlar emir teşkilatı aynı cemaatin adamlarıdır bunlar normal polis değildir
    ...: Tamam anlaşıldı tamam
    ...: Hıhı
    ...: Tamam oldu görüşürüz hadi selamlar
    ...: Sağol"
    17.09.201-13.53 - 839022601 tarih ve TİB İD nolu görüşmede:
    "...: Iıı abi sen bugün beni aradın mı
    ...:Aradım abi ne yaptın ne ettin ses çıkmayınca merak ettim ondan aradım
    ... : Ses duymamışım şeyden de işte şeyi hazırlıyorlar İnsan haklarında gerek yok dediler Emniyete faks çekmeye direk şeye vereceğim işte bekliyorum
    ...:Yani savcılığa vermek gerekirse savcılığa vermek en güzelidir abi
    ...: "İşte başkan şey avukat bi şeyler şey yaptı yarın gelince şey yaparız görüşürüz biraz da şeye yorumladılar sizin yarınki şeyiniz var ya imza
    ...: Yok abi onlarla alakası olamaz"
    ...: Hıı
    ...: Onlarla alakası olamaz bu işin,
    ...: Anladım
    ...: Bu hiç bence farklı bir şeydir ama nedir bilmiyorum, en azından sen kendinden emin olduğuna göre kendine şöyle birşey yapmak lazım böyle bir şeye dava açmak lazım"
    17.09.2010 - 839028793 tarih 13.54 TİB İD nolu telefon görüşmesinde:
    ...: Birden kesildi
    ... : Ha ha elimden telefon düştü de ondan abi Ha ...(Anlaşılmadı)
    ...: Yani bu yarın bir gün bir karanlık şeye bir üç kağıta bir şeye bir sıkıntıya...(anlaşılamadı)
    ...: Ha ha Ha ha
    ...:Bence kesin kez savcılığa dilekçe vermek lazım bu normal birsey değil çünkü normal olsaydı
    ...: Hı hı
    ...:Senin takibini hissettiği an çekilmeleri lazımdı demekki çekilmediklerine göre
    ...: Hı
    ...:Onların niyetleri düzgün değil yani yarın bir gün bir komploya gitmek bir takım şeye uğramak
    ...:Hı hı hı hı
    ...:Bir takım üç kağıt da getirmek mümkündür
    ...: Doğru
    ...:En azından kimdir yani polis midir
    ...: Evet
    ...: Başka bir adamlarmıdır
    ...: Hı hı
    ...: O noktada şey yapmamız lazım
    ...:Şeyi bak şeyi söyleyeyim de benim ... de de çalışan eski arkadaşlarım var ... ün gazetenin kayıtları İHD nin kayıtları birde ... dîye kulub Var e işte ... şahidim ayrıcada Galatasaraydaki meydandaki kayıtlar düşün birde 5-6 kişi oldular dediğin gibi birde şu kafama geliyor yani beni niye almadılar ama alacak şekilde böyle taciz
    ...: Abi takib edecek adamlar seni almazki zaten o o başka birşey o o bilgi toplama şey yapma
    ... : Hı
    ...: Bir başka bir şeydir diye düşünürüm emin değilim ama ... (... olacak) :Anladım yani senin böyle bir sıkıntı yaratacak devletle ile ilgili bir
    ...: Yok benim benim
    ...: Olay var mı hiç birşey
    ...:Hiçbir şeyim yok abi birde ben şeye yorumluyorum işte şöyle bu ... ile ilgili yemekte ben ... ile görüştüm 2 gün önce
    ...: Hıı
    ... : Tamam mı
    ...: Hı
    ... : Ondan sonra davet ettim işte Mersine
    ...: Hıı
    ...: ... ile görüşüyorum kaçar ama bunların hepsi yani eski arkadaşlarımız yasal çercevede benim hiçbir yasadışı birşeyim yok ...:Onlar ile görüşmede tabii dikkati çekebilir
    ...: Yani hıı
    ...:Yeni oluşumun partinin işini yapıyorum falan
    ...: Ona bilmem (anlaşılamadı) şeydeki İHD deki başkan falan ee ondan sonra işte benide sordular sen o musun falan ... bende anlattım iyide oldu
    ...:Hı
    ...:Onunda evini i birileri girmiş hırsız girmiş yani
    ...:Şimdi ha bu o tip birşeyse sorun değil ama o tip değilde başka birşeyse
    ...: Hıı
    ...: O bence önemli o açıdan yani durumuda belirip daha öncede benzeri işlerin bu kişiler tarafından yapıldığını gerekirse hedef gösterilerek
    ...:Hı Hı Hıı
    ...: Kişiler belli
    ...:Hıı
    ...: Bunlar bir komplo üçkağıt içerisinde olabileceklerini belirtmek suretiyle
    ...: Hı Hı
    ...: Yazmak lazım diyorum bir sıkıntı olmasın diye
    ...: Tamam."
    Dediği ve konuşmanın bu şekilde devam ettiği anlaşılmaktadır.
    dd. Savunma Özeti
    Sanık ... 28.09.2010 tarihli sorgu ifadesinde özetle; basından, emniyet yetkililerinin açıklamalarından ve aldığı duyumlardan telefonlarının dinlendiğini, kendisini zorda bırakmak için bunların yapıldığını düşünerek Adalet ve İçişleri Bakanlarına, İstanbul Özel Yetkili Başsavcı vekili ile İl Başsavcısına verdiği dilekçeler üzerine hemen işlem yapılmadığını, Adalet Bakanlığı Müfettişlerince yapılan inceleme nedeniyle ifadesine başvurulması sırasında 2009/1860 sayılı istihbari dinleme kararını öğrendiğini, (sorgu gününden) yaklaşık on gün kadar önce yazdığı kitapdan dolayı İstanbul"a gelirken ..."ın kendisini arayarak takip edildiğini söylediğini, kendisinin de ..."a savcılığa dilekçe vermesini tavsiye ettiğini, ..."ın daha sonra İnsan Hakları Derneğine giderek tutanak tutturduğunu ve nöbetçi savcıya ulaşamadığını söylemesi üzerine ısrarla savcılığa dilekçe vermesi gerektiğini söylediğini, basından öğrendiği kadarıyla kendisinin kullanıp dinlendiği iddia edilen telefonun ..."ın evi civarında sinyal verdiği için dinlemeye başlanıldığını, onbeş gün boyunca dinlendiğini ancak özel konulara ilişkin olduğu öğrenilince dinlenilmekten vazgeçildiğini, ancak bu beyanların doğru olmadığını, ..."ın evinin Galatasaray Lisesinin yanında olup orada binlerce telefonunun sinyal vermesinin söz konusu olduğu gibi, bir telefonun evde sinyal vermeyip sadece baz istasyonunun 100-200 metre civarında sinyal verebileceğini, bu nedenle de binlerce telefonun dinlenmesi gerektiğini, telefon dinlemelerinin hat numarası üzerinden yapılması gerekirken IMEI üzerinden yapıldığını, esas olan telefon numarası ve dinlenecek şahsın açık kimliği ile dinlenmesi olduğunu, şikayeti üzerine on ay işlem yapılmadıktan sonra Adalet Müfettişlerinin bu tespitlerde bulunması üzerine örtbas etmek, komplo hazırlamak ve kendilerini korumak amacıyla olaylara hukuki kılıf verilmeye çalışıldığını, hayatının sol örgütlerle mücadele ile geçmesi nedeniyle bir sol örgütle bağının olmasının mümkün olmadığını, kitabının 500. sayfasında ki numaralardan birinin kendisi, diğerinin ise ... tarafından kullanılan telefonlar olduğunu, kitabında telefon numaralarının tamamını vermediği gibi kararda da telefon numarasının bulunmayıp IMEI üzerinden dinleme kararı verildiğini, ..."ın kitabın yayınlanmasından sonra takip edilmeye başlandığını, ... her ne kadar örgütten yatıp çıkmış ise de şimdi demokrat bir insan olduğunu, ... konusunda samimi olunsa idi kitabın yayımından öncede takip edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
    Yargılama aşamasındaki savunmaların da; sorgu ifadesini tekrarla ve özetle; ..."ın 1980"de THKP/C-Kurtuluş örgütünden lisede okurken yakalanması nedeniyle emniyet sorgusunda bulunduğunu, mahkemeye sevk edilip tutuklandığını, 1997 yılına kadar herhangi bir irtibatının bulunmadığını, 1997 yılında Susurluk olayından sonra kendisi hakkında çıkan haberler sonrasında ..."in kendisini aramasıyla görüşmeye başladıklarını, ..."in cezaevinden çıktıktan sonra örgütle bağı hususunda bir bilgisinin bulunmadığını, 16.09.2010 tarihli telefon görüşme tutanağında yer alan 2009/1860 numarasının kitabında bahsettiği IMEI numarası üzerinden dinlemeye ilişkin olduğunu, kendisinin Cumhuriyet savcılığı soruşturma numarası olan 2009/1868 numarasını ..."a vermediği gibi bu numarayı da bilmediğini, 16.09.2010 tarihli telefon görüşme tutanaklarındaki konuşmaların ..."in takiple taciz edildiğini söylemesi üzerine yapılmış olan konuşmalar olduğunu, ancak 17.09.2010 tarihli telefon görüşme tutanaklarının içeriğinden olayın net olarak anlaşıldığını, beyanla atılı suçu işlemediğini savunmuştur.
    b. Delillerin Değerlendirilmesi Sonuç ve Kanaat
    Demokratik hukuk devletinde herkes kişi hüriyeti ve güvenliğine, haberleşme hürriyetine, haberleşmenin ve özel hayatın gizliliği ile korunması hakkına sahiptir. Bu haklar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında gösterilen nedenlerle belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde ancak yasa ile sınırlandırlabilir.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 5. maddesinde "Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Sözleşmede belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz." şeklinde ifade edilmiştir.
    "Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez". ( T.C. Anayasası 38/6.md.)
    Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir. Yüklenen suç hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilir.(CMK.217.md.)
    Telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması "bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suçun işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda Ağır Ceza Mahkemesi veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir..." (CMK.135. 1.md.)
    Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda suçun türü hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısının tespitine imkan veren kodu gösterilir. (Suç tarihinde yürürlükte bulunan CMK.135/2.md.)
    Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak 135.maddenin 6. fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcısına derhal bildirilir. (CMK.138. 2. md.)
    Silahlı örgüt üyeliği suçu CMK.135/6. maddesinde sayılan katalog suçlardandır. Bu suç nedeniyle iletişimin tespitine karar verilen şüphelinin görüşmeleri sırasında bir başka suçun işlendiği şüphesi ortaya çıkarsa, durum derhal Cumhuriyet Savcılığı"na bildirilir. Suç şüphesi doğan ilgili şahıs hakkında katalog suçlardan olması koşuluyla usulüne uygun olarak iletişim tespiti kararı alınabilir. Aksi halde daha sonraki zamanlarda gerçekleşen konuşmaların yasal delil olarak kabul edilmesine imkan yoktur.
    Önleme dinlemesi sonucu elde edilen deliller ise bir suçun ispatında kullanılmaya elverişli değildir. (CGK nun 17.5.2011 tarih ve 2011/93-95 sayılı kararı.)
    Hukuk devletinde ceza hukukuna egemen olan ilkeler; insan haklarının gerçekleştirilmesi, adaletin sağlanması ve güvenliğin temin edilmesidir. Bir hukuk devletinin varlık nedeni, insan haklarına dayalı adil ve güvenli bir toplumsal düzen kurmak ve bunu kesintisiz sürdürmektir. Güvenlik sağlanırken temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmaması da hukuk devletinin göstergelerindendir. Bu nedenle haberleşme hürriyetini ve özel hayatın gizliliğini sınırlayan iletişimin tespiti Ceza Muhakemesi Kanununda sıkı şartlara bağlanmıştır. Uygulayıcıların meşru amaca varmak için kullandıkları araçlarda meşru olmalıdır. Çok sayıda kişiyi dinler ve izlersem suç işleyeni tespit ederim düşüncesi demokratik toplumlarda kabul görecek davranış şekillerinden değildir. Bireylerin unutulma hakkı evrensel haklar arasında yer almaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında, yerel mahkemenin;
    Sanığın, Emniyet Genel Müdür yardımcısı ... hakkında yapılan işlemleri eleştirir şekilde basında yapmış olduğu açıklamalar nedeniyle "cemaat" olarak isimlendirdiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde yapılanan oluşumun kendisini ve yakınlarını sahte isimle veya bilinçli olarak isim yazmaksızın IMEI numarası ile yasa dışı olarak dinlediğini, bilgi ve iletişimin tespit tutanakların da tahrifat yapılarak kendi imajını kamuoyu önünde sarsacak davranışlara girilebileceğinden şüphelenerek, bu bilgileri yetkili makamlara dilekçe verip sözlü müracatta bulunması ve kitabında özel ilişkileri nedeniyle kullandığı telefon numaralarını kısmen (son iki rakamını gizleyerek) yazarak bu numaraların da IMEI üzerinden dinlendiğini, belirtmesi şeklindeki eylemlerinin yasa dışı örgütü alarma geçirerek tedbir almalarını sağlama suretiyle örgüte yardım ettiğine dair kabulünün, Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesinin kararında da belirtildiği üzere, örgüte yardım suçunu oluşturmayacağına dair görüşü, Dairemizce de benimsenmiştir.
    Yüksek 9. Ceza Dairesinin suç oluşturduğunu kabul ettiği eylemler yönünden yapılan değerlendirmede;
    Silahlı örgüte yardım suçunun yukarıda açıklandığı üzere; 5237 sayılı TCK"nın 220/7. maddesinde düzenlendiği , doğrudan ve özel kast ile işlenebilen suçlardan olup, 1980 öncesi Marksist ideolojiye sahip THKP/C-Kurtuluş örgütü mensupluğundan yargılanan, adli sicil arşiv kaydına göre bu suçtan mahkumiyeti tespit edilemeyen sanık ..."ın, telefon görüşmelerinin geçtiği tarihte Devrimci Karargah Örgütü"nün üyesi olduğunu bilmesi , örgütün veya üyelerinin deşifre olmasının ve faaliyetlerinin tespitinin engellenmesi amacıyla haklarındaki soruşturma ve dinleme kararını bildirmesi halinde bu suç oluşacaktır.
    Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesinin kararında sanığın suç oluşturan eylemi "... Şikayet üzerine başlatılan müfettiş incelemesi kapsamında ... hakkında terör örgütü üyesi olmaktan yapılan hakim kararına dayalı dinleme işlemini öğrenmesi üzerine araştırma ve soruşturmadan kurtulmasını sağlamak amacıyla ..."a bu durumu bildirmekten" ibarettir.
    Yüksek Daire kararında "bu bildirim üzerine ..."ın takipten kurtulmak için Kendisinin kullandığı ve yine kendisi adına kayıtlı olup da örgüt mensubu ... tarafından kullanılan telefonları görüşmeye kapattığı, bu nedenle mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesi ile suçun sübutunu kabul etmiştir.
    Suçun subutunun hukuka uygun şekilde elde edilen yasal delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat edilmesi zorunludur. Örgüt üyeliği temadi eden suçlardandır. Hukuki ve fiili kesinti sonrasında yani üyelikten mahkum olduktan sonra, yeniden aynı örgüt veya başka bir terör örgütün hiyerarşisine dahil olarak, eylem ve faaliyetlerde bulunarak organik ilişki kurulması halinde örgüt üyeliği suçunun yeniden oluşacağı uygulama ve teoride kabul edilmiştir.
    Mahkeme kararında, sanık ..."ın 1980 yılında THKP-C Kurutuluş örgütünden yargılanıp 1987 yılında tahliye olmasından sonra Devrimci Karargah örgütü ile organik ilişki kurduğunu kabul ederek, örgüt üyesi olarak mahkumiyetine karar vermiştir. Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesi tarafından hüküm onanmakla kesinleştiğinden, itiraza konu edilmeyen ..."ın hukuki durumu kesinleşen karar doğrultusunda değerlendirilmiştir.
    Kast; suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Kastın varlığı için hareketten doğacak sonucun sadece bilinmesi, yani tasavvur edilmesi , öngörülmesi yeterli değildir. Ayrıca sonucun istenmesi gereklidir. Fail hareketinden gerçekleşecek sonuçları bilerek isteyerek hareket etmişse kast gerçekleşmiştir.
    Sanık ..." nın tüm aşamalarda; ... ile önceye dayalı arkadaşlıklarının olduğunu, örgüt üyeliğinden tutuklu yargılanıp tahliye olduktan sonra yasa dışı davranışına tanık olmadığını, demokrat yapıda birisi olduğunu, yasal olmayan şekilde takip edildiğinden Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunmasını önerdiği şeklindeki savunmasının aksi ispat edilerek, ..."in örgüt mensubu olduğunu bilerek yapacağı yardımın, örgüte yarar sağlayacağı bilinciyle hareket ettiğinin ispatı gereklidir.
    Yerel mahkemenin dahi Devrimci Karargah örgütü ile ... arasındaki hiyerarşik bağı kurmakta zorlandığı halde, sanığın savunmasının aksine, bu organik ilişkiyi ne surette bildiğine ilişkin kanıtlar karar yerinde açıklanmadan, Eskişehir İl Emniyet Müdürü olan sanığın, İstanbul"da eylemlerini yoğunlaştırdığı kabul edilen örgüt ile bağlantısını bildiği varsayılarak, en aleyhe yorumla olası kast olabilecek durumu doğrudan kast olarak kabulü ile mahkumiyetine gidilmişse de; sanığın ... ile yaptığı 17.9.2010 tarihli görüşme içeriklerinden, sanığın örgütsel bağı bilmediği ve ..."in takibinin işlenmiş bir suç şüphesi nedeni ile olup olmadığını teyide çalıştığı, yasa dışı takip edildiğini düşündüğü ..."a ısrarla savcılığa müracaat etmesini telkin ettiği anlaşılmıştır.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununa esas alınan suç teorisinde objektif sorumluluğa yer verilmemiştir. TCK nun 23. madde gerekçesinde, "....Ortaçağ kanonik hukukun kalıntısı olan, hukuka aykırı durumda olan bunun bütün neticelerine katlanır, anlayışı çağdaş ceza hukukunda çoktan terk edilmiştir. Objektif sorumluluk kusursuz ceza olmaz ilkesiyle de açıkça çelişmektedir. Bu nedenle objektif sorumluluğa yeni ceza hukukumuzda yer verilmediği", gözetilmeksizin, Sanığın örgüt üyesi olduğu kabul edilen ... ile başka saiklerle olan ilişkisinde objektif sorumluluk esasına göre sorumlu tutulması, diğer taraftan kişilerin özgürlük ve güvenliklerinin tehlikeye düşmesi halinde adli mercilerden şikayet yoluyla soruşturulmasını istemek demokratik toplumun gereklerindendir. Nitekim uzun yıllar emniyet müdürlüğü yapan sanık, ..."ın şüpheli takibinin Cumhuriyet Savcılığına intikalini isteyerek hukuka uygun davranmıştır.
    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/1868 soruşturma numarasının örgüt mensubuna bildirilmesi yardım olarak kabul edilmiştir.
    Mahkemece sanığın ..."a yeni ceza soruşturmasını bildirdiği kabul edilerek, sanığın mahkumiyeti cihetine gidilmişse de, sanık ile ... arasında 16.09.2010 tarihinde yapılan telefon görüşmesinin içeriğinden sanığın ..."a daha önce Haliçte Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat adlı kitabında yazdığı IMEI numarası üzerinden başka isimlerle alınan önleme dinlemesine ilişkin İstanbul 11. AĞM nin 7.11.2009 tarihli 2009/1860 teknik takip önleme dinleme kararını ve bunun tarihini bildirdiği, sanığın C. Başsavcılığının 2009/1868 numaralı soruşturmasından bahsetmediği, görüşmenin içeriğinden de kitapta yazılı karara ilişkin olduğu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlaşıldığı, yine ..."ın ... ile telefonların kapatılmasına ilişkin konuşmalarının 16.09.2010 tarihinden önceki zaman diliminde yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Tüm bu değerlendirmeler sonucunda, Sanığın, ..."ın örgüt üyesi olduğunu bilerek, örgütü üyelerini ve faaliyetlerini deşifresini engellemek kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyet için kesin inandırıcı delil elde edilememiştir.
    B. 6136 Sayılı Yasaya Aykırılık Suçu Yönünden
    Sanığın Eskişehir"deki evinde 28.09.2010 tarihinde yapılan aramada ele geçen 56-2801767 seri nolu Kaleşnikof marka tüfeğin Olağanüstü Bölge Valiliği tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesi gereğince 04.05.1988 tarihinde meskende bulundurma ruhsatı ile sanığın eşi olan ... adına verildiği, bu tüfeğe ait ruhsatın, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği ve mücavir iller dışına çıkılması nedeniyle 02.12.2994 tarihinde iptal edildiği, bu karar sanığa tebliğ edilmediği ancak"47184 sicil sayılı 3 sınıf Emniyet Müdürü ..."nın eşi ..."nın 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince adına kayıtlı Kaleşnikof marka 07637/2801707/9336 seri nolu silahın Emniyet Genel Müdürlüğüne teslim edilmesi İkmal Bakım Şube Müdürlüğünün 26.12.1994 gün ve 6743 sayılı yazısı ile bildirildiğinden bahisle silahın teslim edilmesi" hususunun sanık ... 28.12.1994 tarihinde tebliğ edildiği, ruhsatın iptaline ilişkin 02.12.1994 tarihli iptal kararının ruhsat sahibi olan ..."ya 13.10.2010 tarihinde, sanık ..."ye ise 05.06.2012 tarihinde tebliğ edildiği sabittir. Dosya kapsmından 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hakkında beraat kararı verildiği anlaşılan ..."nın 29.12.2010 tarihde Cumhuriyet Başsavcılığı"na verdiği ifadede özetle, bahse konu silahların olağanüstü hal döneminde Diyarbakır Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olarak görevli olduğu dönemde eşi ... tarafından eve getirildiğini, kendisinin ev hanımı olup silahları kullanmadığını, daha sonra eşinin tayini nedeniyle silahların koli içerisinde hiç açılmadan ev eşyaları ile birlikte tayin oldukları illere naklettiklerini, ruhsatın bu şekilde alındığını, ruhsat iptaline ilişkin kendisine tebligat yapılmadığını, eşine yapılıp yapılmadığını da bilmediğini belirttiği anlaşılmıştır.
    Sanık ... bu suça ilişkin savunmasında, evinde yakalanan tabancaların ruhsatlı olduğunu ve bu tabancalarla ilgili ruhsatların 07.10.2010 tarihinde iptal edilip kendisine ceza evinde tebliğin yapıldığını, buna rağmen ruhsatlı değilmiş gibi işlem yapıldığını, kaldı ki bu silahlar ile ilgili davaların örgütle ilgisinin bulunmaması nedeniyle Eskişehir"de bulunan yetkili ve görevli Eskişehir mahkemelerine görevsizlik kararı verilerek gönderilmesi gerektiğini, yine suça konu edilen Kaleşnikof silahın eşi adına kayıtlı olduğunu, ruhsatının 1994 yılında iptal edildiğini,
    ancak, silahın teslimi için kendisine tebligat yapıldığını, silahın kendisine ait olmayıp eşinin adına kayıtlı bulunduğunu, yani ruhsatın kendisi ile ilgili olmadığını, emniyetin bunu fark ederek aynı tebligatı tekrar eşine 13.10.2010 tarihinde yaptığını, ayrıca Yargıtay"ın içtihatlarına göre ruhsatı iptal edilen silahların devredilinceye kadar, alınıncaya kadar suç oluşturmadığını beyan etmiştir.
    İlgili Mevzuat;
    6136 Sayılı Ateşli Silahlar Ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkındaki Kanun’un 13/2. maddesi;
    (Değişik madde: 12/06/1979 - 2249/8 md.;Değişik madde: 23.01.2008-5728 S.K./156.mad)
    “Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da silâh veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
    285 sayılı “Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhtası Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname” nin
    “Geçici Madde 1 - (Değişik madde: 30/10/1989 - KHK - 387/1 md.; Değiştirilerek kabul: 18/01/1990 - 3601/2 md.)
    Olağanüstü Hal Bölge Valisi, 387 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihi olan 6 Kasım 1989 tarihinden başlayarak bir ay içinde, mücavir iller dahil olağanüstü hal bölgesinde ikamet edenlerin müracaatı üzerine, ellerinde bulunan ruhsatsız ateşli silahlara menşelerine bakılmaksızın taşıma veya bulundurma ruhsatı verebilir.
    Bu madde hükmünden yararlananlar hakkında, belirtilen süre içinde, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanmaz.
    Ruhsata bağlanan silahlardan veraset yolu ile kendilerine intikal edenlere, ilgili yönetmelikte belirtilen süre içinde müracaatları halinde, taşıma veya bulundurma ruhsatı verilebilir.
    Bu silahlar devredilemez ve satılamaz.
    Olağanüstü Hal Bölge Valisi, bu yetkisini, bölgesi kapsamındaki il valileri ile mücavir il valilerine devredebilir.”
    Olağanüstü Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmelik
    Madde 3 - Bu Yönetmelikte geçen,
    a) Kısa namlulu silah, 6136 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik ile tarifi yapılan her nevi tabancaları,
    b) Uzun namlulu silah, ağır makinalı tüfek, roketatar, uçaksavar, top ve benzeri silahlar hariç olmak üzere; av ve sporda kullanılan tüfekler ile hafif makinalı tüfekler ve makinalı tabancaları, ifade eder.
    Madde 5 - Olağanüstü Hal Bölgesine giren iller (mücavir iller dahil) sınırları içinde geçerli olmak üzere, bu Yönetmelikte nitelikleri belirtilen kısa ve uzun namlulu silahlar için, 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1 inci maddesi hükümlerine göre ve bu Yönetmelikle öngörülen usul ve esaslar dairesinde ruhsat verilir.
    Madde 6 - Bu Yönetmeliğin 4 üncü maddesine göre silah taşıma ve bulundurma ruhsatı düzenlenirken istenecek belgeler aşağıda gösterilmiştir.
    a) Daimi ikametgah ilmuhaberi, (kamu veya özel kuruluşlara ait herhangi bir işyerinde çalışıyor ise, bu kuruluştan alınacak görev belgesi yeterlidir.)
    b) Nüfus cüzdanı sureti,
    C) 2 adet fotoğraf.
    Şahsın ikametgahına göre polis bölgelerinde ikamet edenler için il emniyet müdürlükleri, jandarma bölgelerinde ikamet edenler için de il jandarma alay komutanlıklarının bu Yönetmeliğin amacına uygun olarak bildirecekleri yazılı görüşleri dikkate alınarak Olağanüstü Hal Bölge Valisi veya yetki devredeceği il valisinin onayı ile ruhsat verilir.
    Sekreterya görevi il emniyet müdürlüklerince yapılır.
    Madde 7 - (Değişik madde: 06/09/2000 - Yönetmelik 2000/1112, md.1)
    Bu Yönetmelik hükümlerine göre verilen silah taşıma ruhsatlarının süresi 3 yıldır. Sürenin sona ermesinden bir ay önce tebligat için gerekli işlemler başlatılır. Zabıtaca doğrudan veya 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacak yazılı tebligattan itibaren altı ay içinde silah taşıma ruhsatlarını yeniletmeyenlerin o silaha ait taşıma ruhsatı iptal edilerek, yerine bulundurma ruhsatı düzenlenir.
    Yeni ruhsatın geçerlilik süresi, önceki ruhsata ait sürenin bittiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Süresi biten taşıma ruhsatı, yenisi verilinceye kadar bulundurma ruhsatı yerine geçer.
    Bu ruhsatlar harca tabi değildir
    Madde 9 - a) Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozan, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşüren, Anayasa düzenine ve genel güvenliğe aykırı davranışlarda bulunanlara,
    b) (Değişik bent: 01/11/2000 - 2000/1657 S.Yön./2. md.) 21/03/1991 tarihli ve 91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde belirtilen hallere girenlere,
    c) Silahlarını ikametgahlarının değişmesi sebebiyle Olağanüstü Hal Bölgesine giren iller (mücavir iller dahil) dışına çıkaranlara,
    Hiçbir şekilde taşıma ve bulundurma ruhsatı verilmez.
    Ancak, durumları (b) bendine uyan kişilerden 4 üncü maddede öngörülen şartları haiz olanlara bulundurma ruhsatı verilebilir.
    Madde 10- Kendilerine silah taşıma ruhsatı verildikten sonra bu silahlarına en az iki kez 11. Maddede belirtilen esaslara aykırı şekilde taşıyanların ruhsatları iptal edilir ve bu silahlar Emniyet Genel Müdürlüğü"ne teslim edilir.
    Madde 11 - Bu Yönetmelik uyarınca taşıma ruhsatı verilen şahıslar, bu silahlarından;
    a) Kısa namlulu olanları, 6136 sayılı Kanunun silah taşıma ile ilgili olarak sağladığı haklar çerçevesinde meskun mahaller dahil, Olağanüstü hal ve mücavir iller bölgesinde her yerde;
    b) Uzun namlulu olanları, münhasıran Olağanüstü Hal Bölgesine (mücavir iller dahil) dahil olup, ikamet ettiği ilin meskun mahaller dışındaki kırsal alanlarında,
    c) Uzun namlulu olanları, kırsal alanlardan kasaba ve şehirlere gelişlerde muhafaza içinde, görülmeyecek şekilde ve boşaltılmış olmak şartı ile meskun mahallerde, taşıyabilirler.
    Bu Yönetmelik hükümlerine göre ruhsata bağlanan silahlar, Olağanüstü Hal Bölgesi ve mücavir iller dışına taşımak üzere çıkarılamaz.
    Hükümleri yer almaktadır.
    Delillerin Değerlendirilmesi Sonuç ve Kanaat
    Yargıtay Yüksek 9. Ceza Dairesinin Düzeltilerek Onama kararında Kaleşnikof tüfek dışındaki tabancalar yönünden yüklenen suçun oluşmayacağı belirtilmekle suç oluşturmadığı tespit edilen tabancalar itiraza kapsamında bulunmadığından inceleme dışı bırakılmıştır.
    Dosyada bulunan silahla ilgili kayıtlar ruhsatla ilgili işlemlerin seyri, ..."nın aşamalardaki beyanı ve yine sanık ..."nın aşamalardaki değişmeyen savunmalarına ve tüm dosya kapsamına göre suça konu 56-2801767 seri nolu Kaleşnikof marka silahın 04.05.1988 tarihinde ... adına meskende bulundurma ruhsatıyla verildiği, akabinde sanık ..."nın tayininin Diyarbakır"dan İstanbul"a çıkması üzerine silah ruhsatının OHAL bölgesi ve mücavir iller dışına çıkarılması nedeniyle 02.12.1994 tarihinde iptal edildiği, Kaleşnikof tüfeğin ruhsatının iptal edilmesi hususunda ..."ya tebligatın 13.10.2010 tarihinde yapıldığı, sanık ..."ya 28.12.1994 tarihinde yapılan tebligatın ise ruhsat iptaline ilişkin olmayıp Kaleşnikof silahın teslim edilmesine ilişkin olduğu, ruhsatın iptaline ilişkin tebligatın davanın açılmasından sonra sanık ..."ya 05.06.2012 tarihinde yapıldığı, aynı silahlardan dolayı hakkında beraat kararı verilen sanığın eşi ..."nın Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde;
    silahları aynı koli içinde açılmaksızın tayin oldukları illere naklettiklerini beyan etmesi ve sanığın da silahların ruhsatlarının eşi ... adına olduğu ve ruhsat iptallerinin tebliğ edilmediği yönündeki savunması da gözetildiğinde; kaleşnikof tüfeğin sanığın eşi adına meskende bulundurma ruhsatlı olarak verilmiş olması karşısında, sorumluluğun ruhsat sahibi ..."ya ait olacağı ve zorlayıcı yorumla sanığın eşi ile birlikte silahtan sorumluluğunun kabulü halinde dahi tayin nedeniyle kapalı kutusunda ev eşyasıyla birlikte başka illere nakli idari işlem eksikliğinden ibaret olup, diğer yandan OHAL ve mücavir iller dışında suça konu silahın taşındığına ilişkin bir delil de bulunmadığı gözetildiğinde, suçun kast unsurunun oluşmayacağı anlaşılmakla,
    6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yapılan itiraz aşağıdaki nedenlerden dolayı yerinde görülmüştür.
    Usule ilişkin:
    a. Sanık kovuşturma aşamasında evinde ele geçen silahın örgütle ilgisinin olmadığını, yargılamanın CMK"nun 250.maddesi gereğince kurulan Özel Yetkili Mahkeme"de yapılmaması gerektiğini ısrarla savunarak, mahkemenin tarafsızlığı hususundaki şüphesini açıkça ifade etmiştir.
    Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 14.maddesinde; "Herkesin yasayla kurulmuş yetkili, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından adil ve açık olarak yargılanmaya hakkı vardır." denilmektedir.
    AİHM içtihatlarına göre, tarafsızlık normalde önyargı ve peşin hükümlü olmamak anlamına gelir.
    "Adaletin yerine gelmesi yetmez, aynı zamanda yerine getirildiğinin görülmesi de lazımdır." ( Remli-Fransa)
    AİHM göre; "demokratik bir toplumun mahkemelerinin taraflara güven verme zorunluluğu vardır.
    Suç tarihi ve yargılama sırasında yürürlükte bulunan yasal mevzuat ve Yüksek Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre;
    CMK"nun 252/1-g maddesi "Bu kanunun 6. Maddesi, 250.maddedeki suçlara bakan ağır ceza mahkemeleri hakkında uygulanmaz."
    CMK"nun 6.maddesi "Duruşmada suçun hukuki niteliği değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez."
    5271 Sayılı CMK"nın 50. Maddesi kapsamına giren suçların kovuşturulması Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu"nca görevlendirilen ve yargı yetkisi birden fazla ili kapsayan Ağır Ceza Mahkemelerince yapılacağı belirtilmiş, bu mahkemelerin görevine giren suçlar tahdidi olarak sayılmıştır. Ayrıca 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. madddesinde mutlak terör suçları, 4. maddesinde ise terör amacıyla işlenen suçlar gösterilerek bu suçların CMK.250.maddesi Gereğince kurulmuş Ağır Ceza Mahkemelerinde bakılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu suçların dışında örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan ise veya anılan suçlar örgüte üyelik veya bu mahkemelerin görev alanında işlenen suçların kanıtını veya dayanağını oluşturmakta ise aralarındaki zorunlu irtibat nedeniyle Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesinde bakılması gereklidir. Ancak sabit kabul edilen eylemler örgütsel suç kapsamında değerlendirilmeyip, somut olayda olduğu gibi bağımsız suçlar olarak değerlendirildiği takdirde, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi"nin yargılama yönteminin kendine özgü ve belli suçlarla sınırlı olması gerçeği karşısında yapılması gereken işlem 5271 sayılı CMK"nun 252/1-g bendi hükmü dikkate almak suretiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli yetkili mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir. (CGK.nun 4.3.2008 tarih 2007/9-282 Esas, 2008/44 sayılı kararı)
    CGK"nun 23.2.2010 tarih ve 2009/111 Esas, 2010/38 sayılı kararı ile 1.Ceza Dairesi"nin 18.4.2011 tarih 1649-2367 sayılı kararları, Yargıtay 9. Ceza Dairesi"nin 04.07.2011 tarih 2009/12644 Esas 2011/8685 Karar sayılı ve 01.04.2010 tarih 2009/20634 Esas 2010/3774 Karar sayılı kararları da aynı doğrultudadır.
    Sanık objektif ve subjektif açıdan mahkemenin tarafsızlığı konusunda şüpheye düştüğü bu durumda, doğal hakimlik ilkesine aykırı şekilde, örgütsel amaçla bulundurulmadığı soruşturmanın başlangıcından itibaren belli olan ve o kabul doğrultusunda dava açılan, silah bulundurmak eyleminin suç yeri itibariyle yetkili ve görevli mahkemede yargılanması yerine, Özel Yetkili mahkeme"de yargılanarak savunma hakkının kısıtlanması ve adil yargılama ilkesine ve yargılama tarihinde yürürlükte bulunan CMK"nun 252/1-g bendine aykırı davranılması;
    b. Sanığın uzun namlulu silahın yanında, 2 adet tabanca bulundurması nedeniyle TCK"nın 44. maddesi gereğince tek fiilden dolayı ceza belirlenirken sanığın görevi, kişiliği ve silah sayısına göre alt sınırdan uzaklaşıldığı belirtilmiştir. İki adet tabanca nedeniyle alt sınırdan ne kadar uzaklaştığı yerel mahkeme kararından anlaşılamamaktadır. Zira "görev ve kişilik" de alt sınırdan uzaklaşma nedeni olarak gösterilmiştir. Yargıtayın hangi hallerde karar düzelteceği, bir başka deyimle esastan hüküm kurması, 1412 sayılı CMUK"nun 322.maddesinde sayılan hallerle sınırlı olduğu halde, mahkemenin takdirine giren hususlarda düzelterek onama yapılması;
    Usul hükümlerine aykırı görülmüştür.
    Esasa ilişkin :
    285 Sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin geçici 1.maddesi gereğince ve Olağanüstü Hal Bölge Valiliği tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 5.maddesi gereğince 04.05.1988 tarihli vali oluru ile sanık ..."nın eşi ... adına meskende bulundurma vesikası verildiği, 30.11.1994 tarih ve 285-11295 sayılı Diyarbakır Vali Yardımcısı"nın oluru ile ruhsatın iptaline karar verildiği, 08.12.1994 tarihinde Diyarbakır Valiliği"nce, İstanbul Valiliği"ne silahın teslimi hususundaki kararın tebliği için yazı yazıldığı, tebligatın ..."ya yapıldığı, ... hakkında yapılan soruşturma sırasında 28.9.2010 tarihli ev aramasında ele geçen silaha el konulduğu, ruhsat sahibi ..."ya ruhsatın iptaline ilişkin kararın tebliği silaha el konulduktan sonra 13.10.2010 tarihinde yapıldığı, diğer taraftan aynı silahın ruhsatının iptaline ilişkin tebligatın sanığa 05.06.2012 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
    6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanunun hükümlerine göre ruhsat verilmesi mümkün olmayan menşei belirsiz ve hafif otomatik Kaleşnikof marka tüfeğin Olağanüstü Hal Bölge Valiliği"nce ruhsata, 285 Sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği ihdası hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin geçici 1.maddesi gereğince bağlanmıştır. İlgili yasa ve yönetmelik gereği Olağanüstü Hal ilan edilen iller ve mücavir alanda bulundurmayı sağlayan ruhsat Olağanüstü Halin sona ermesi veya Olağanüstü Hal Bölgesi dışına çıkılması halinde ruhsatın iptali ve Emniyet Genel Müdürlüğü"ne veya Jandarma Genel Komutanlığı"na teslimini öngörmektedir. Nitekim ilgili Yönetmeliğin 10/2 maddesi gereğince kendilerine silah taşıma ruhsatı verildikten sonra en az 2 kez 11.maddede belirtilen esaslara aykırı şekilde taşıyan kişilerin ruhsatlarının iptal edileceği ve silahların Emniyet Genel Müdürlüğü"ne veya Jandarma Genel Komutanlığı"na teslim edileceğini hükme bağlamıştır. Adı geçen Yönetmeliğin 11/son maddesinde ise silahları Olağanüstü Hal illeri dışında taşımayı yasaklamıştır.
    Silah ruhsatı verme yetkisi bizzat olağanüstü bölge valisi veya yetkisini devredeceği il valisi tarafından yerine getirilir. Kurucu mahiyetteki idari işlem kanunda aykırı hüküm bulunmayan hallerde aynı yöntemle iptal edilir. Vali yardımcısı tarafından verilen iptal kararı yasaya uygun olmadığı gibi, "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmesi zorundadır". (T.C.Anayasası 40/2.md) Silaha el koymadan önce ilgiliye tebligat yapılmadığı gibi, sonuçları da bildirilmeyerek anayasal hükme aykırı davranılmıştır.
    6136 sayılı Kanun kapsamına giren suçların temyiz incelemesini yapmakla görevli Yargıtay yüksek 8. Ceza Dairesi"nin 09.10.2006 tarih 2006/1890 Esas 2006/7370 Karar sayılı, 13.10.2010 tarih 2008/13746 Esas 2010/11577 Karar sayılı, 13.10.2011 tarih 2009/15481 Esas 2011/10985 Karar sayılı benzer suçlarla ilgili verdiği kararlar ve sanığın aşamalarda değişiklik göstermeyen savunması dikkate alındığında, esasen 6136 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince silah taşıma hak ve yetkisi olan sanığın silahı Emniyet Genel Müdürlüğü"ne teslim etmemekten ibaret eyleminin idari işlem eksikliği niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği ve silah taşıma kastı ile hareket ettiğine dair delil de elde edilemediği anlaşılmaktadır.
    Silahın Olağanüstü Hal Bölgesi ve Mücavir İlleri dışına çıkarılamayacağına ilişkin "Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uyulacak Esaslar Hakkında Yönetmelik" hükümlerine aykırı hareket edenlerin silahı Emniyet Genel Müdürlüğü veya Jandarma Genel Komutanlığı"na iade etmelerine ilişkin amir hükme aykırı davranılması şeklindeki eylemin 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçunu oluşturmayacağı sonucuna varılmakla itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    2. Sanık ... Yönünden Yapılan İncelemede
    Bu sanık yönünden verilen ve Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesince incelenen diğer suçlara ilişkin verilen kararlar itiraz konusu yapılmamış olmakla, itiraz incelemesi resmi belgede sahtecilik suçu ile sınırlandırılarak yapılmıştır.
    Yerel mahkemenin kabulünde sanık ..."da elde edilen ... adına tanzim edilmiş nüfus cüzdanının tamemen sahte olarak düzenlendiği ekspertiz raporu ile anlaşılmakla suçu işlediği sonucuna varıldığı belirtilmiştir.
    Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesi sanığın temyiz itirazlarının reddi ile mahkumiyet hükmünün onanmasına karar vermiştir.
    Dava dosyasında bulunan İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 01.10.2010 tarih ve BLG-2010/8516 uzmanlık numaralı ekspertiz raporunda "fotoğrafı sökülmüş ve yerinde mevcut olamayan vaziyetteki ... adına düzenlenmiş gözüken J-05/253289 seri numaralı nüfus cüzdanı, arşivimizde mevcut hakiki örnekleri ile belge inceleme laboratuvarında doküman inceleme cihazları ve diğer optik aletler yardımıyla
    karşılıklı olarak incelenmiş ve aralarında; bakı tekniği, motiflerdeki detay özellikleri ve ultraviyole ışık altındaki görünüm özellikleri yönlerinden farklılıklar bulunduğu belirlenmekle, inceleme konusu nüfus cüzdanının tamemen sahte olarak düzenlenmiş olduğu tesbit edilmiştir. Tetkik konusu nüfus cüzdanının hali hazır durumu itibari ile aldatma kabiliyetini haiz olmadığı görüşündeyiz." şeklinde açıklama bulunmaktadır.
    Mahkemece suça konu edilen nüfus cüzdanının duruşma sırasında incelemesinin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
    Yargıtay yüksek 11. Ceza Dairesinin istikrar kazanan yerleşik içtihatlarında belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin belirlenmesi yönünden takdir ve tesbit işleminin mahkemeye ait olduğu, bu nedenle belge aslının duruşmaya getirtilerek belirlenen yönlerden incelemesinin yapılmasının gerektiği gibi yukarıda belirtilen ekspertiz raporunda da açıkça aldatma kabiliyetini haiz olmadığının belirtilmesi karşısında mahkemenin kabulünde isabet bulunmadığı sonucuna varılmakla itiraz yerinde görülmüştür.
    3. Sanık ... Yönünden Yapılan İncelemede
    Sanığın Devrimci Karargah örgüt üyesi olarak kabulüne dayanak gösterilen dosyamız sanıklarından ..."ın 02.10.2009 tarihli müdafii huzurunda verdiği kolluk ifadesinde, resminden teşhis ettiğini söylediği sanık ..."in, açık kimliğini belirtmek suretiyle; 2004 yılı yaz aylarında ..."nın gönderdiği ..."in Ankara Kocatepe"de bulunan işyerine geldiğini, oturup konuşup tanıştıklarını, ..."ın Haziran isimli dergi çıkarttıklarını belirterek, bu dergiyi babasının eski çevresine dağıtmasını istediğini, kendisinin teklifi kabul ettiğini, ..."in kendisine yirmi kadar Haziran isimli dergiden bıraktığını, bu dergileri babasının eski çevresi olan sendikadan arkadaşlarına satıp parasını da posta yolu ile ..."e gönderdiğini, ... ile telefon görüşmelerine devam ettiklerini, ..."ın isteği ile İstanbul"a giderek ..."la buluştuklarını, konuşma sırasında kendisini eleştiren laflar söylemesi üzerine ... ile tartıştığını, yanından ayrılıp bir daha görüşmediğini, mail yoluyla da ..."ya bir daha ... ile görüşmek
    İstemediğini bildirdiğini beyan ettiği, ancak yargılama aşamasında sanık ..."e ilişkin kolluk beyanlarını kabul etmediği anlaşılmaktadır.
    Mahkemenin sanık ..."in Devrim Karargah terör örgütü üyeliğinin gerekçesi olarak örgüt kurucularından ..."nın yönlendirmesi ve talimatı ile örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, ... ile irtibatlı olarak örgüt faaliyeti kapsamında görüşüp örgütsel eylemlerde bulunduğu, Orhan YLMAZKAYA"ya yapılan operasyon günü olan 27.04.2009 tarihinde Demokratik Dönüşüm isimli dergide kendi adıyla çeşitli yerlere ayrı isimlerle postalar gönderdiğinin kabul edildiği, keza hükmün gerekçesinde ..."in 17.03.2004 tarihinde Türkiye Devrim Partisi"ne yönelik olarak gözaltına alınıp hakkında işlem yapıldığının belirtilmiş olması ve ..."ın sonradan döndüğü kolluk ifadesinde sanıkla 2004 yaz aylarında ..."nın talimatı ile irtibat kurduğunu beyan etmesi ve sanığın aşama ifadelerinde 2004 yılı yaz aylarından itibaren toplam oniki ay cezaevinde tutuklu kalıp daha sonrada askere gittiğini beyan etmesi karşısında, sanığın 2004 yılı yaz aylarını kapsayacak şekilde ceza evinde kalıp kalmadığı hususu araştırılarak, sonucuna göre ..."ın ifadesinin doğruluğu saptandıktan sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği, buna bağlı olarak da;
    Sanık hakkında örgütsel faaliyet kapsamında işlediği kabul olunan resmi belgede sahtecilik suçundan tayin edilen cezanın 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca arttırıldığının anlaşılması karşısında, sanığın yukarıda belirtilen şekilde örgüt üyesi olma suçuna ilişkin olarak hukuki durumunun tayin edilmesinden sonra resmi belgede sahtecilik suçundan tayin edilen cezanın 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca arttırılıp arttırılmayacağı hususunun belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu gözetildiğinde, sanık hakkında bu suçlardan kurulan mahkumiyet hükümlerinin eksik inceleme ile verildiğine dair itiraz yerinde görülmüştür.
    V. KARAR
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
    2) Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesinin 22.12.2014 tarih ve 2014/5464 esas, 2014/12447 karar sayılı ilamında;
    a. Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne yardım suçundan verilen ONAMA,
    b. Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan verilen DÜZELTİLEREK ONAMA,
    c. Sanık ... hakkında Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen ONAMA,
    d. Sanık ... hakkında Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan verilen ONAMA,
    e. Sanık ... hakkında Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen ONAMA,
    KARARLARININ KALDIRILMASINA;
    3) İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2013 tarih ve 2009/213 esas, 2013/137 karar sayılı;
    a. Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Silahlı terör örgütüne yardım suçunun doğrudan ve özel kastla işlenebilecek suçlardan olduğu gözetildiğinde, yardım fiilinin bilerek ve isteyerek yapılması gerektiği, sanığın bu kastla hareket ettiğine dair her türlü kuşkudan uzak kesin inandırıcı delil elde edilemediği, hükme esas alınan delilerin suçun manevi unsurunun oluşumu için yeterli olmadığı gibi, mahkemenin kabulünün de atılı suçu oluşturmayacağı düşünülmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
    b. Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    aa. Suç ve iddianame tarihinde 5271 sayılı CMK"nın 250. mddesinde sayılan suçlara bakmak üzere kurulan mahkemenin, anılan Kanunun 252/1-g maddesindeki istisna hükmü de nazara alındığında; örgüt faaliyetleri ile ilgisi olmayan, yasa ve yönetmeliğe aykırı şekilde silah bulundurma eylemi nedeniyle 6136 sayılı Kanuna aykırılıktan açılan davaya bakmasına yasal olanak bulunmadığından bu suçtan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
    bb. Kabul ve uygulamaya göre;
    285 Sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin Geçici 1. maddesi gereğince, Diyarbakır Valiliğince 56-2801767 seri nolu Kaleşnikof marka silahı OHAL ilan edilen iller ve mücavir alanda taşıma ve bulundurma iznini veren ruhsatın ... adına düzenlendiği, atanma nedeni ile OHAL bölgesi ve mücavir iller dışına çıkarıldığı gerekçesi ile yapılan ruhsat iptalinin ve tebliğinin usulune uygun olmadığı, ruhsat iptal kararının tebliğinin de silaha el konulmasından sonra gerçekleştirilmesinin bu işlemi yasaya uygun hale getirmediği ve suça konu silahın OHAL bölgesi ve mücavir iller dışında taşınmadığı da gözetildiğinde atılı suçun oluşmayacağının düşünülmemesi,
    c. Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanığın belgede sahtecilik yaptığı kabul edilen ... adına, fotoğrafı sökülmüş bulunan nüfus cüzdanı ilgili olarak İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 01.10.2010 tarih ve BLG-2010/8516 uzmanlık numaralı ekspertiz raporunda belgenin açıkça aldatma kabiliyetini haiz olmadığının belirtilmesi karşısında, belgenin duruşmada incelenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini yerine eksik araştırma ile karar verilmesi,
    d. Sanık ... hakkında silahlı terör örgütü üyesi olma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    Sanığın mahkumiyetine esas alınan, ..."ın sonradan döndüğü kolluk ifadesinin denetlenmesi bakımından, sanığın aşamalardaki 2004 yılı yaz ayları toplam on iki ay ceza evinde tutuklu kalıp daha sonrada askere gittiği yönündeki savunması araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile mahkumiyetine hükmolunması,
    Sanık hakkında örgütsel faaliyet kapsamında işlediği kabul olunan resmi belgede sahtecilik suçundan tayin edilen cezanın 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca arttırıldığının anlaşılması karşısında, sanığın örgüt üyesi olma suçuna ilişkin olarak hukuki durumunun tayin edilmesinden sonra 3713 sayılı yasanın 5. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
    Kanuna aykırı, sanık ... ile sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, sanık ... hakkında tabancalar yönünden Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesinin beraate ilişkin değerlendirmesi itiraz kapsamına alınmadığından bu hususun mahkemece gözetilmesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara