16. Ceza Dairesi 2015/682 E. , 2015/403 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma
Hüküm : TCK"nın 268. maddesi yollamasıyla 267/1, 58/6-7. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.12.2014 gün ve 2013/9-618 - 2014/532 sayılı kararı ışığında;
TCK"nın 268. maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, bir başka deyişle bu suçun oluşması için, sanığın resmi belge düzenlemede yetkili memura başkasının kimliğini veya kimlik bilgilerini vermesi yeterli olmayıp, işlediği bir suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla gerçek bir kişinin kimlik bilgilerini kullanması gerekmektedir.
Somut olayda, kolluk birimlerince mahkeme kararına istinaden yapılan yol kontrolü sırasında sanık, üzerinde kimliğinin bulunmadığını belirtip ..."a ilişkin kimlik bilgilerini verdiği, 16.01.2006 günlü yakalama tutanağına göre sanığın üzerinde kimliğinin bulunmaması nedeniyle hakkında şüpheye düşülüp yakalandığı, üzerinde başkaca kişilere ait kimlikler ve yeşil kart bulunması üzerine kolluk birimlerince ... adıyla şüpheli olarak beyanına başvurulduğu, tutanak tanıklarının beyanlarıyla da sabit olduğu üzere yapılan araştırmada sanığın gerçekte ... isimli şahıs olup, hakkında çıkan yakalama kararının infazını engellemek amacıyla ..."a ait kimlik bilgilerini verdiğinin tespit edildiği, ayrıca bu durumun sanığın 17.01.2006 günlü gerçek ismiyle verdiği
kolluk ifadesinden de anlaşıldığı dikkate alındığında; sanığın başkasına ait kimlik bilgilerini vermekten ve bu isimle ifade tutanağı düzenlenmesine neden olmaktan ibaret eyleminin TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturacağı hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Gerekçeli karar başlığında müştekinin adının yazılmaması,
Kabule göre de;
a- Sanığın soruşturma aşamasında, görevlilere Derviş Yıldım"a ait kimlik bilgilerini verdiği, yapılan araştırma ile gerçek kimliğinin saptandığını bilmeksizin alınan savcılık beyanında, gerçek kimlik bilgilerini söyleyerek iftiradan döndüğü anlaşılmakla 5237 Sayılı TCK"nın 269. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin tartışılmadan karar verilmesi,
b- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki Yasanın 108/2. maddesi uyarınca tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağının anlaşılması karşısında; mükerrirlik uygulamasına sanığın adli sicil kaydındaki ilamlardan en ağırının dikkate alınması gerektiğinin düşünülmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, tekerrür uygulamasında Asliye Ceza Mahkemesinin 07.10.2003 gün 2001/325 esas 2003/1077 karar sayılı ilamı ile verilmiş “1 yıl 1 ay” hapis cezası esas alınarak sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.