Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/6554 Esas 2016/7745 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/6554
Karar No: 2016/7745
Karar Tarihi: 30.12.2016

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/6554 Esas 2016/7745 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2016/6554 E.  ,  2016/7745 K.

    "İçtihat Metni"


    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.09.2016 tarih ve 2016/350457 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi ile;
    Diyarbakır (kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.11.2005 tarihli ve 2005/345 ek karar, 2005/1455 müteferrik sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 314/2 ve 62 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi uyarınca silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükümlü ...’in, bu cezasının 04.11.2015 tarihinde infaz edilmesini müteakip, yasaklanmış haklarının iadesine ilişkin talebi üzerine hükümlünün talebinin kabulü ile mahkumiyet kararı sonucunda yasaklanmış olan hakların iadesine ilişkin aynı Mahkemenin 05.11.2015 tarihli ve 2015/147 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Diyarbakır (kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesince hükümlünün talebinin kabulü ile yasaklanmış hakların iadesine karar verilmiş ise de,
    Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karara dayanak teşkil eden 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu 13/A maddesinde yer alan;
    "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
    a)Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
    b)Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir."
    Şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, memnu hakların iadesi kararı verilebilmesi için infazın tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık sürenin geçmiş olmasının gerekmesi karşısında, hükümlünün mahkum olduğu 6 yıl 3 aylık hapis cezasının 04.11.2015 tarihinde infaz edildiği ve yasaklanmış hakların iadesine ilişkin kararın verildiği 05.11.2015 tarihinde 3 yıllık sürenin dolmadığı gözetilerek, talebin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.08.2016 gün ve 94660652-105-21-7377-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.

    I-OLAY:
    Hükümlü ... Diyarbakır 1 no’lu DGM’nin 2000/62 esas sayılı dosyasında ... Terör Örgütünün sair üyesi olmak suçundan yargılanarak 31.10.2002 tarih, 2002/364 sayılı kararla 765 sayılı TCK 168/2, 3713 sayılı Kanunun 5 ve TCK’nın 59. maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına TCK’nın 31. maddesi gereğince ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklanmasına TCK’nın 33. maddesi gereğince hapis hali sona erinceye kadar yasal kısıtlılık altında bulundurulmasına karar verilmiştir. Hüküm Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 26.05.2003 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
    Hükümlü 5237 sayılı TCK yürürlüğe girmesi nedeniyle uyarlama yargılaması sonucunda Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.11.2005 tarih ve 2005/345 ek karar 2005/1455 müteferrik sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 62 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına dönüştürülmüştür.
    Cezasını 04.11.2015 tarihinde infaz eden hükümlü yasaklanmış hakların iadesine ilişkin mahkemeye başvuru üzerine aynı mahkemenin 05.11.2015 tarih 2015/147 değişik iş sayılı Kararla yasaklanmış haklar iade edilmiştir.
    Yasaklanmış hakların iadesi için 5352 sayılı Adli Sicil Kanunun 13/a maddesinde öngörülen 3 yıllık sürenin geçmediği gerekçesiyle bu karara karşı Kanun Yararına Bozma yoluna başvurulmuştur.

    II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    5237 sayılı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5. ve TCK’nın 62. maddeleri gereğince cezalandırılan hükümlünün yasaklanmış haklarının geri verilmesi koşullarına ilişkindir.

    III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunda yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuna yer verilmemiş iken, 06.12.2006 tarih 5560 sayılı Kanunun 38. maddesi ile, 13/A maddesi 5352 sayılı Kanuna eklenmek suretiyle yasaklanmış hakların geri verilmesi imkanı sağlanmıştır. Aynı Kanunun 13/A maddesinde; “5237 sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için TCK’nın 53. maddesinin 5. ve 6. fıkraları saklı kalmak kaydıyla;
    a)Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren 3 yıllık bir sürenin geçmiş olması,
    b)Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir.”
    Kanunun açık hükmünden anlaşılacağı üzere;
    1-İşlenen suçun 5237 sayılı TCK’nın dışında genel veya özel ceza içeren kanunlara dayalı olarak verilmesi,
    2-Cezanın infazı tamamlandıktan sonra 3 yıllık sürenin geçmiş bulunması,
    3-Bu süre zarfında yeni bir suç işlenmemiş ve hayatını iyi halli olarak sürdürüldüğü hususunda mahkemede kanaat oluşması gereklidir.
    5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde, kişi kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak belli hakları kullanmaktan yoksun kılınabileceğine yer verilmiştir. Hapis cezasına mahkumiyette bağlı hak yoksunluğu süresiz değildir. Belli bir süreyle sınırlandırılmıştır. Bu sistemde, hak yoksunluğu mahkumiyetin kesinleşmesiyle başlayıp mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edecektir. Bu nedenle, yeni TCK’nın sisteminde, yasaklanmış hakların geri verilmesine (memnu hakların iadesinin) ayrıca düzenlenmesine gerek görülmemiştir. Bu husus Adli Sicil Kanununun 10. maddesinin gerekçesinde açıklanmıştır. “Yeni TCK’nın sisteminde, cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması gerekmiştir. Bu nedenle, bir mahkumiyete bağlı hak yoksunluklarının mahkum olan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi öngörülmüştür.”
    5237 sayılı TCK’nın 53. maddesindeki düzenleme ve Adli Sicil Kanununun 10. maddesinin gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde TCK’nın 53. maddesindeki 5 ve 6. fıkralarındaki suçlar yönünden konulan istisna saklı kalmakla birlikte, ceza mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak yasaklanmış haklar cezanın tamamen infazına kadar sürecektir. 5237 sayılı TCK’daki suçlar yönünden yasaklanmış hakların iadesine karar vermek zorunlu değildir. Ancak uygulamada hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bir kısım hakların kullanılmasına sınırlama getirildiği bilindiğinden, bir tespit kararın verilmesi hak kayıplarına ve mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından yararlı olacaktır.

    IV-SONUÇ ve KARAR:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Diyarbakır (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.11.2015 tarih, 2015/147 değişik iş sayılı Kararının CMK 309/4-c maddesi gereğince Kanun Yararına Bozulmasına,
    Yeniden yargılama gerektirmeyen bozma nedenine göre, hükümlü ...’e 5237 sayılı TCK 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi ve TCK 62 maddeleri gereğince verilen 6 yıl 3 ay hapis cezası, 04.11.2015 tarihinde tamamen yerine getirilmiş olduğundan, TCK 53. maddesi gereğince hükümlünün cezanın infazından sonra Hak Yoksunluğunun Bulunmadığının Tespitine,
    Dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara