Esas No: 2015/5191
Karar No: 2016/7743
Karar Tarihi: 30.12.2016
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/5191 Esas 2016/7743 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2015/5191 E. , 2016/7743 K.
"İçtihat Metni"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.06.2015 tarih, 2015/226117 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi ile;
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçundan sanık ...’ın, anılan Kanunun 32/1, 33/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62/1 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. maddeleri uyarınca iki kez 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2011 tarihli ve 2011/65 esas, 2011/249 sayılı Kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16.03.2012 tarihli ve 2012/732 esas, 2012/3469 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmesini müteakip, sanık müdafiinin 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi gereğince yapmış olduğu infazın ertelenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 26.09.2012 tarihli ve 2011/65 esas, 2012/249 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2012 tarihli ve 2012/938 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre; benzer bir olay sebebiyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.09.2014 tarihli ve 2014/9-96 esas, 2014/375 sayılı ilamında belirtildiği üzere, 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun “Dava ve Cezaların Ertelenmesi” kenar başlıklı geçici 1. maddesinde yer alan,
"(1)31.12.2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;
a)Soruşturma evresinde, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171"inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
b)Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,
c)Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.
(4)Bu madde hükümlerine göre cezanın infazının ertelenmesi hâlinde erteleme süresince ceza zamanaşımı durur; kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi hâlinde, erteleme süresince dava zamanaşımı ve dava süreleri durur.
(6)Birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı verilmiş mahkûmiyet hükmünün infazının tamamlanmış olması hâlinde bu mahkûmiyet hükmüne bağlı yasaklanmış hakların 25.05.2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 13/A maddesindeki şartlar aranmaksızın geri verilmesine karar verilir.
(7)Bu madde hükümlerine göre verilen kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın veya cezanın infazının ertelenmesi kararları adli sicilde bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(8)Bu madde hükümlerine göre kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın veya cezanın infazının ertelenmesi kararlarının verildiği hâllerde, bu suçlar 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun erteleme ve tekerrüre ilişkin hükümlerinin uygulanmasında göz önünde bulundurulmaz.” şeklindeki düzenleme ve 6352 sayılı Kanunun genel gerekçesinde yer alan;
“Temel hak ve hürriyetlerden kabul edilen ifade ve basın özgürlüğü, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilemez bir hak olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, ifade hürriyeti, birçok uluslararası belgeye konu olmuş, Anayasamızda da ayrıntılı düzenlemelere tâbi tutulmuştur. Bu özgürlüğün kullanım araçlarından biri de basın yahut sözlü veya görüntülü yayın araçlarıdır. Bu araçların, amacına uygun olarak işlevlerini yerine getirmeleri bakımından korunmaları demokratik toplumlarda asıl olup, bu anlamda basın ve yayın özgürlüğü önündeki engeller kaldırılarak ve güvenceler sağlanarak, haber ve düşünceyi özgür kılmak hedeflenmektedir. Bu nedenle, basın yayın yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve cezaların infazının ertelenmesi ilişkin bazı düzenlemeler yapılması toplumsal barışın sağlanması ve sürdürülmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Önem taşıması nedeniyle basın yoluyla ya da sair düşünce açıklama yöntemleriyle işlenen suçlar yönünden erteleme imkânı getirilmiştir.” şeklindeki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde,
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde düzenlenen “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesinin, AİHM kararlarında da belirtildiği üzere sadece basın hürriyeti ve siyasi düşünce açıklamalarını kapsamadığı, düşünce açıklama hürriyetini kullanmak suretiyle işlenen suçları da içerdiği, düşünce açıklamalarının dış dünyaya ne şekilde aktarıldığının önem taşımadığı, bu aktarımın, doğrudan doğruya olabileceği gibi, söz ve yazı dışında bir hareketle de gerçekleşebileceği cihetle,
Somut olayımızda, sanığın izinsiz olarak toplantı ve yürüyüşüne katılarak güvenlik güçlerine taş atması şeklinde gerçekleştirmiş olduğu eylemlerinin gerçekleşme biçimi göz önüne alındığında, ifade hürriyeti kapsamında düşünce açıklaması niteliğinde olduğu, 6352 sayılı Kanunun düzenleniş şekli dikkate alındığında, sanığın eyleminin anılan Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında kaldığı ve hükmolunan cezalarının ertelenebileceği anlaşılmakla, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 11.06.2015 gün ve 94660652-105-21-6200-2015-11895/38812 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.
I-OLAY:
Sanık ... Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/65 esas sayılı dosyasında terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, terör örgütünün propagandasını yapmak, yetkili makamlardan izin almaksızın patlayıcı madde bulundurmak, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet, memura mukavemet suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda 09.06.2011 tarih, 2011/249 sayılı kararla 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve TCK’nın 62/1 maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası, aynı Kanunun 33/1 ve TCK’nın 62/1 maddesi gereğince 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılması karar verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16.03.2012 tarihli ilamıyla onanarak hüküm kesinleşmiştir.
Hükümlü müdafiinin mahkumiyet hükümlerinin 6352 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesini talep etmesi üzerine aynı mahkemenin 26.09.2012 tarih 2011/65-249 sayılı ek kararla 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçundan verilen cezaların aynen infazına karar verilmiştir.
Bu karara karşı süresi içinde yapılan itiraz üzerine Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2012 tarih, 2012/938 değişik iş sayılı Kararla reddedilerek hüküm kesinleşmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 2911 sayılı Kanun kapsamındaki suçların 6352 sayılı Kanuna göre ertelenmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulması talep edilmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Hükümlünün 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1 maddelerine uygun olduğu kabul edilen eylemlerin mutad ve meşru bir "düşünce ve kanaat açıklama yöntemi" olduğunun kabul edilip edilemeyeceği, suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle, gerektirdiği cezanın süresine göre, 05.07.2012 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemi ile işlendiği ve bu nedenle kesinleşen hükümlerin yasa hükümleri doğrultusunda infazının ertelenip ertelenemeyeceğine ilişkindir.
III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Hükümlü B.. T.. hakkındaki kesinleşen mahkumiyet hükmünden sonra, 05.07.2012 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı
Kanunun geçici 1. maddesinde; "31.12.2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;
a)Soruşturma evresinde, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171"inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
b)Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,
c)Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine karar verilir." şeklindeki düzenleme öngörülmüştür.
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarih ve 2013/9-386 esas, 2014/353 karar sayılı kararı ile ...düşünce ve kanaat açıklama yöntemi kapsamında görülen 2911 sayılı Kanuna muhalefet hallerinin;
a-32. maddenin birinci fıkrasındaki dağılın ihtarına rağmen dağılmama,
b-33. maddenin birinci fıkrasında belirtilen 23. maddenin (b) bendinde sayılan silahlarla katılma,
c-33. maddenin birinci fıkrasında belirtilen 23. maddenin (b) bendinde sayılan ve zaten düşünce ve kanaat açıklama yöntemlerinden olan afiş, pankart, döviz, resim, sloganlarla katılma, şeklinde sayılması mümkündür. ” denilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda;
Hükümlünün 2911 sayılı Kanunun 32/1, 33/1 maddelerine uygun olduğu kabul edilen eylemlerinin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği, Dairemizce kabul edilen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.09.2014 tarih ve 2014/9-96 esas, 2014/375 karar sayılı ilamda açıklandığı şekilde; kovuşturma süreci kesin hüküm ile sonuçlanmış olup infaz aşamasına geçildiği, bu nedenle de hükümlü hakkındaki kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, itirazın kabulüne karar verilmesi yerine, gerekçeden yoksun şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüş ve CMK"nın 309/4-d bendi gereğince Dairece doğrudan karar verilmesi gerektiğinden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
IV-SONUÇ ve KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.06.2015 tarih, 2015/226117 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi talebinin KABULÜNE;
2-Hükümlü... hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2012 tarih ve 2012/938 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi
gereğince Kanun Yararına BOZULMASINA,
3-Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin itiraza konu 09.06.2011 tarih 2011/65 esas, 2011/249 karar sayılı ilamında hükümlü... hakkında 2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesine aykırılık suçundan sanık hakkında 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK’nın 62. maddeleri gereğince verilen 5 ay hapis cezası ile 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK’nın 62. maddeleri gereğince verilen 5 ay hapis cezasına ilişkin hükümlerin kesinleşmiş olmaları nedeniyle 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1-c maddesi gereğince İNFAZIN ERTELENMESİNE;
Hükümlünün infazın ertelenmesi kararından itibaren 3 yıl içinde basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle temel şekli itibariyle adli para cezasının ya da üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suç işlemesi halinde cezanın aynen İNFAZINA,
Erteleme kararının verildiği tarihten itibaren 3 yıl içinde basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle; temel şekli itibariyle adli para cezasını ya da üst sınır 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suç işlemediği takdirde ertelenen cezanın infazına yer olmadığına,
Sanık hakkında tali karar fişi düzenlenerek Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE,
Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.