Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/6682 Esas 2016/7736 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/6682
Karar No: 2016/7736
Karar Tarihi: 30.12.2016

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/6682 Esas 2016/7736 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2016/6682 E.  ,  2016/7736 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.09.2016 tarih, 331527 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi ile;
    Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma suçundan sanık ..."in, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu"nun 23/b maddesi delaleti ile 33/c ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.01.2010 tarihli ve 2008/238 esas, 2010/63 sayılı kararının sanık tarafından temyiz edilmeden kesinleşerek infazına geçilmesini müteakip, 6008 sayılı Terörle Mücadele Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun ilgili maddeleriyle 2911 sayılı Kanunda yapılan değişiklik nedeniyle hükümlünün anılan suç yönünden hukuki durumunun yeniden tayin ve takdir edilmesinin talep edilmesi üzerine hükümlünün 2911 sayılı Kanunun 6008 sayılı Kanun ile değişik 33/2. maddesi yollaması ile 32 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.12.2012 tarihli ve 2012/653 esas, 2012/767 sayılı kararına karşı hükümlü ve müdafii tarafından yapılan itirazın reddine dair Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.02.2015 tarihli ve 2015/23 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Hükümlünün 2911 sayılı Kanunun 32. maddesine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, hükümlüye yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinden sonra 05.07.2012 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemi ile işlendiği ve bu nedenle hükümlü hakkında kovuşturma süreci kesin hüküm ile sonuçlanarak infazına geçilen hükmün infazının ertelenmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yapılan itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 31.07.2016 gün ve 94660652-105-21-6334-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.
    I-OLAY:
    a)Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 09.04.2008 tarihli iddianamesi ile; hükümlü ... hakkında; güvenlik güçleri tarafından ölü olarak ele geçirilen silahlı terör örgütü üyelerinin cenazesinin Diyarbakır iline getirilmesi ile başlayan olaylarda, Diyarbakır ilinin çeşitli semtlerinde terör örgütü lehine gösteri yürüyüşü başlatıldığı, hükümlü ..."in teröristlerin cenazesine katılan grupla birlikte hareket ettiği, polis panzerine taş atanlar arasında olduğu, ... terör örgütü ve amacının propagandasına dönüşen kanuna aykırı gösteriye katıldığından bahisle, suç tarihinde yürürlükte olan 2911 sayılı Kanunun 33. maddesine muhalefet suçunu işlediği iddiasına dayalı olarak Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
    b)Diyarbakır 7. Asiye Ceza Mahkemesinin 27.01.2010 tarih ve 2008/238 esas, 2010/63 karar sayılı hükmü ile; hükümlünün izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldığı, dağılmaları yönünde ihtarda bulunan güvenlik güçlerine taş attığı kabul edilerek suç ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 2911 sayılı Kanunun 33/c maddesine muhalefet suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.
    c)Hükümlü ve müdafiinin yokluğunda verilen karar, hükümlü müdafiine 01.03.2010 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak temyiz edilmemesi üzerine 09.03.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
    d)Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 20.09.2012 tarihli ve 2012/2-1623 sayılı yazısı ile hükümden sonra yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun ile 2911 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler karşısında hükümlünün durumunun yeniden değerlendirilerek bir karar verilmesi talep edilmesi üzerine, Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.12.2012 tarihli ve 2012/653 esas, 2012/767 karar sayılı kararı ile; 6008 sayılı Kanun ile 2911 sayılı Kanunun 33/1 ve 32/1. maddelerinde yapılan değişikliğin hükümlünün lehine olduğu, “silahtan sayılan taşın olayda kullanılması nedeniyle eylemi 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1. maddesindeki sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemi olarak kabul etmenin mümkün bulunmadığı” gerekçe gösterilerek yapılan uyarlama yargılaması sonucunda, 2911 sayılı Kanunun 33/1 ve 32/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet hükmü tesis edilmiştir.
    e)Hükümlü ve müdafiinin anılan kararı temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 11.11.2014 tarih ve 2014/1016 esas, 2014/11184 karar sayılı kararı ile uyarlama yargılaması sonucunda verilen kararların infaza ilişkin olup itiraza tabi bulunduğu gerekçesiyle, gereğinin itiraz merciince yerine getirilmesine ve temyiz incelemesine yer olmadığına karar verilmesine müteakip, dosya itirazın incelenmesi amacıyla Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, anılan Mahkemenin
    05.02.2015 tarih ve 2015/23 değişik iş sayılı kararı ile de itiraz kesin olarak reddedilmiştir.

    II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Hükümlünün 2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir "düşünce ve kanaat açıklama yöntemi" olduğunun kabul edilip edilemeyeceği, suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle, gerektirdiği cezanın süresine göre, 05.07.2012 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemi ile işlendiği ve bu nedenle açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.

    III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Hükümlü ... hakkındaki kesinleşen mahkumiyet hükmünden sonra, 05.07.2012 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde; "31.12.2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;
    a)Soruşturma evresinde, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171"inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
    b)Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,
    c)Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine karar verilir." şeklindeki düzenleme öngörülmüştür.
    Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarih ve 2013/9-386 esas, 2014/353 karar sayılı kararı ile "...düşünce ve kanaat açıklama yöntemi kapsamında görülen 2911 sayılı Kanuna muhalefet hallerinin;
    a-32. maddenin birinci fıkrasındaki dağılın ihtarına rağmen dağılmama,
    b-33. maddenin birinci fıkrasında belirtilen 23. maddenin (b) bendinde sayılan silahlarla katılma,
    c-33. maddenin birinci fıkrasında belirtilen 23. maddenin (b) bendinde sayılan ve zaten düşünce ve kanaat açıklama yöntemlerinden olan afiş, pankart, döviz, resim, sloganlarla katılma, şeklinde sayılması mümkündür. " denilmiştir.
    İnceleme konusu somut olayda;
    Hükümlünün 2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği, kovuşturma süreci kesin hüküm ile sonuçlanmış olup infaz aşamasına geçildiği, bu nedenle de hükümlü hakkındaki kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, itirazın kabulüne karar verilmesi yerine, gerekçeden yoksun şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, anılan kararın Kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüş ve CMK"nın 309/4-d bendi gereğince Dairece doğrudan karar verilmesi gerektiğinden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

    IV-SONUÇ VE KARAR:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.09.2016 tarih, 331527 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi talebinin KABULÜNE;
    2-Hükümlü ... hakkında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.02.2015 tarih ve 2015/23 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi gereğince Kanun Yararına BOZULMASINA,
    3-Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesinin itiraza konu 27.12.2012 tarih 2012/653 esas, 2012/767 karar sayılı ilamında hükümlü ... hakkında 2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesine aykırılık suçundan sanık hakkında 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK 62 maddeleri gereğince verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin hüküm kesinleşmiş olduğundan 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1-c maddesi gereğince İNFAZIN ERTELENMESİNE;
    Hükümlünün infazın ertelenmesi kararından itibaren 3 yıl içinde basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle temel şekli itibariyle adli para cezasının ya da üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suç işlemesi halinde cezanın aynen İNFAZINA,
    Erteleme kararının verildiği tarihten itibaren 3 yıl içinde basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle; temel şekli itibariyle adli para cezasını ya da üst sınır 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suç işlemediği takdirde ertelenen cezanın infazına yer olmadığına,
    Sanık hakkında tali karar fişi düzenlenerek Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE,
    Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



    Hemen Ara