Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/3654 Esas 2016/7573 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/3654
Karar No: 2016/7573
Karar Tarihi: 30.12.2016

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/3654 Esas 2016/7573 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2016/3654 E.  ,  2016/7573 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.04.2016 tarih, 2016/132266 sayılı talep yazısıyla;
    Basit yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19.01.2015 tarihli ve 2013/12486 soruşturma, 2015/818 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın reddine dair mercii Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03.03.2015 tarihli ve 2015/1297 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, müşteki vekilinin 09.04.2013 tarihli ve 12.06.2014 tarihli dilekçelerinde adı geçen şüpheli ve diğer kişiler hakkında yaptığı şikayetine ilişkin olarak yürütülen soruşturma sonucunda, aynı şikayet konusu ile ilgili olarak şüpheliler hakkında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/5917 soruşturma sayılı dosyası kapsamında fezleke düzenlendiğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, müştekilerin şikayetine konu 27.07.2011 tarihinde meydana gelen olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında tarafların alınan beyanlarından hareketle şüpheli ... hakkında da adli kolluk görevlilerince soruşturmaya geçilmiş ise de bu aşamadan sonra şahıs hakkında başlatılan soruşturmayı sonlandıran iddianame, kovuşturmaya yer olmadığına vb. herhangi bir karar verilmediği gibi müsnet suçlamalarla ilgili olarak şüpheli hakkında devam eden bir soruşturmanın da bulunmadığı anlaşılmakla, itirazın bu nedenle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün yazısına istinaden talep edilmiştir.
    I)OLAY:
    Müşteki ... vekili Avukat ..."ın 15.04.2013 tarihli ... ve kimliği belli olmayan silahlı çete üyelerince müvekkili ..."a yapılan silahla hürriyeti tahdit ve yaralama suçlarından yapmış olduğu şikayet üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının olayları karıştırarak 18.03.2010 tarihinde meydana gelen yağma iddiasıyla ilgili ..."ın yapmış olduğu şikayet üzerine düzenlenen 2011/5917 soruşturma 2011/574 fezleke nolu fezlekeyi gerekçe göstererek takipsizlik kararı vermiştir. Oysa taraflar arasında iki ayrı olay meydana gelmiştir. Birincisi 18.03.2010 tarihinde meydana geldiği iddia edilen yağma olayı ile ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında yağma ve gayrimenkulden yararlanmaya engel olma suçlarından kamu davası açmıştır.
    Müşteki ... vekilinin 15 Nisan 2013 tarihli şikayet dilekçesinde bahsettiği olay ise 26.07.2011 tarihinde ... ve yanındaki kimliği belirsiz kişilerin müştekiye ait iş yerine gelerek müştekinin hürriyetini tahdit ettiği ve kasten yaraladığı iddialarına ilişkindir. Savcılık bu olayla ilgili herhangi bir soruşturma yapmadan 18.03.2010 tarihli olayla ilgili fezlekeyi ilgi tutarak kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı vermiştir. Bu karara yapılan itiraz ise Bakırköy 2. sulh Ceza Hakimliğinin 03.03.2015 tarihli ve 2015/1297 D. İş sayılı kararıyla reddedilmiştir.
    II)KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen takipsizlik kararına yapılan itirazın reddine dair Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 03.03.2015 tarihli ret kararının yerinde olup olmadığıdır.
    III)HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
    Anılan Kanunun 6545 sayılı Kanunla değişik “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
    “(3) (Değişik: 18.06.2014-6545/71 md.) Sulh Ceza Hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) (Değişik: 25.05.2005 - 5353/26 md.) Sulh Ceza Hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
    Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlemini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
    Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddî olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
    İncelenen dosya kapsamına göre; müşteki ... vekilinin itirazının bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
    İsabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    IV)SONUÇ ve KARAR:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 03.03.2015 tarihli ve 2015/1297 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



    Hemen Ara