Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2019/7300 Esas 2020/4247 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/7300
Karar No: 2020/4247
Karar Tarihi: 13.07.2020

Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2019/7300 Esas 2020/4247 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûm edilmiştir. Temyiz talebinin incelenmesinde ise, sanığın denetimli serbestlik tedbiri konusunda kesinleşmemiş bir karar aldığı ancak bu kararın usulsüz şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı için sanığın ikinci suçtan açılan davada hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, sanık hakkındaki denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verilmesi yerine mahkûmiyet hükmü kurulduğu ve uygulanan cezanın Anayasa Mahkemesi kararına göre yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Son olarak, uyuşturucu maddesinin müsaderesi konusunda bir karar verilmemesi kararın bozulması nedeni olarak gösterilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri ise TCK'nın 191. ve 53. maddeleri, 6217 sayılı Tebligat Kanunu ve CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrasıdır. TCK'nın 191. maddesi uyarınca verilen denetimli serbestlik kararının itiraz yoluyla incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
20. Ceza Dairesi         2019/7300 E.  ,  2020/4247 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkeme : İSKENDERUN 1. Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet



    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
    A- Sanık ... hakkındaki temyiz tablebinin incelenmesinde;
    İskenderun Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12.10.2010 tarihli 2009/323 esas ve 2010/378 karar sayılı kararı ile sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın sanığın duruşmada bildirdiği adrese tebliğe çıkartıldığı, sanığın adresi terk ettiğinin yengesinin beyanından anlaşılması sebebi ile tebliğ evrakının merciine iade edilmesinden sonra, kararın tebliğ tarihinde sanığın mernis adresi olan ve duruşmada bildirdiği anlaşılan adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi gereğince tebliğ edilerek usulsüz olarak kesinleştirildiği anlaşıldığından; kesinleşmeyen karara ilişkin verilen sonraki karar ve işlemlerin hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğu, sanığın 25.03.2015 havale tarihli dilekçesinde temyiz talebinin 12.10.2010 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemiz tarafından da benimsenen 20.03.2012 tarih ve 2011/785-2012/101 sayılı kararında açıklandığı üzere; “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma” suçundan dolayı, TCK"nın 191. Maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararın, sözü edilen fıkraya 6217 sayılı Kanunla eklenen cümlenin yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihinden önce ya da sonra verilip verilmediğine bakılmaksızın, temyiz değil itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK"nın 264/2. maddesi uyarınca itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE,
    B- Sanık ... hakkındaki temyiz talebinin incelenmesinde;
    Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1- Sanık hakkında, bu eylemi nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulandığı, dolayısı ile hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın bu suçu başka bir davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra, işlemiş ise 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
    2- Sanık hakkında İskenderun Ağır Ceza Mahkemesinin 12.10.2010 tarih, 2009/323 esas ve 2010/378 karar sayılı ilamı ile verilen denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, sanığa 10 gün içinde İskenderun Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren 29/11/2012 tarihli çağrı kağıdının 20/12/2012 tarihinde usule uygun şekilde tebliğ edildiği, 04/01/2013 tarihli çağrı yazısının 21/01/2013 tarihinde tebliği ile sanığın ikinci kez Denetimli Serbestli Şube Müdürlüğü"ne davet edildiği ve sanığın müdürlüğe başvuruda bulunmadığı; ancak sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta "ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata karşın başvuruda bulunmaması halinde sanığın yükümlülük ihlalinden söz edileceği, somut olayda hükümlünün Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce çıkarılan çağrı yazısına karşın 10 gün içinde Müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmediği gözetilmeden, yapılan yargılama sonucunda denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
    3- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması
    4- Adana Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından tanık numune olarak alınan uyuşturucu maddenin müsaderesi konusunda karar verilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
    13.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara