Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/2814 Esas 2015/4967 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/2814
Karar No: 2015/4967

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/2814 Esas 2015/4967 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2015/2814 E.  ,  2015/4967 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, Görevi yaptırmamak için direnme, 2911 sayılı Kanuna muhalefet, Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma
    Hüküm : 1- TCK"nın 314/3, 220/6. maddeleri delaletiyle 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi, TCK"nın 220/6, 62, 53, 58/9. maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- 2911 sayılı Kanunun 33/1, 62, 50/1-a, 52. maddeleri uyarınca mahkumiyet
    3- 2911 sayılı Kanunun 33/2. maddesi delaletiyle TCK"nın 265/1-3, 62, 50/1-a, 52, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
    4- 3713 sayılı Kanunun 7/2, TCK’nın 62, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    1- Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, görevi yaptırmamak için direnme ve silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
    Sanığın örgüt adına işlediği 2911 sayılı Kanunun 32/1, 33/1 maddelerine aykırılık, görevi yaptırmamak için direnme suçlarının 30.04.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadıkları ayrıca terör örgütünün propagandasına dönüştürülen gösteri yürüyüşünde yüzün kapatılması suretiyle işlenen propaganda suçu için gereken saik de nazara alındığında; 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin 2. fıkrasına 6459 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle örgüt propagandası ile oluşacak tehlikeyi somutlaştırmak amacıyla getirilen unsurun, aynı fıkranın (a) bendinde düzenlenen suç için öngörülmediği, bu şekilde işlenen suçun 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlendiğinin kabul edilemeyeceği keza 3713 sayılı Kanunun 7/2-a maddesinde 6638 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin sanığın açıkca aleyhine olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
    Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan öncelikle temel ceza tayin edilip sonrasında TCK"nın 220. maddesinin 6. fıkrasının 2. cümlesindeki indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince artırım yapılması gerekirken, yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
    Sanığın görevi yaptırmamak için direnme suçunu silahtan sayılan taş ile işlediğinin kabul edilmesi karşısında tayin olunan cezada TCK"nın 265/4. maddesi uyarınca artırım yapılmaması, ayrıca sanığın silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunu üniversite kampüsünde gerçekleştirmesi nedeniyle 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesi uyarınca cezanın iki katına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
    Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde aşağıdaki hususlar dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1- Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı ile TCK"nın 53. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,
    2- 01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK’nın 50/6. madde ve fıkrasında yer alan "yaptırım" ibaresinin "tedbir" olarak değiştirilip, 5275 sayılı CGTİK’nın 106. maddesinin 4 ve 9. fıkralarının yeniden düzenlenip, 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, sanık hakkında kurulan hükümde infazda yetkiyi kısıtlayacak şekilde seçenek yaptırım olan adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapis cezasının kısmen veya tamamen infazına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
    Kanuna aykırı olup, örgüt mensubu olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, görevi yaptırmamak için direnme ve silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından kurulan hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından TCK"nın 50/6. maddesi uyarınca ihtarat yapılmasına ve TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkartılması, 53. maddenin uygulanmasına ilişkin kısma "Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda yürürlükte bulunan TCK"nın 53. maddesinin sanık hakkında uygulanmasına" ibareleri eklenmek suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    2- 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
    I- Kanun koyucunun "sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
    Kanun koyucunun yukardaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine "yöntem" ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
    Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen "yöntem" ifadesi, kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanığın 2911 sayılı Kanunun 33/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eyleminin, tarihi ve temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre; hükümden önce 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında mutad ve meşru bir düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
    II- Kabul ve uygulamaya göre de;
    01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK’nın 50/6. madde ve fıkrasında yer alan "yaptırım" ibaresinin "tedbir" olarak değiştirilip, 5275 sayılı CGTİK’nın 106. maddesinin 4 ve 9. fıkralarının yeniden düzenlenip, 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, sanık hakkında kurulan hükümde infazda yetkiyi kısıtlayacak şekilde seçenek yaptırım olan adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapis cezasının kısmen veya tamamen infazına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 26.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara