Esas No: 2020/4488
Karar No: 2020/2500
Karar Tarihi: 08.12.2020
Tefecilik yapmak - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/4488 Esas 2020/2500 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapmak
Hüküm : Beraat
Dosya incelendi:
TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu kanunun "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenmiş olup suçun mağduru tüm toplumdur. Tefecilik ilişkisinde faiz karşılığı ödünç para alan kişi, iradi olarak faiz ilişkisinin tarafı olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif failidir. Ancak kanun koyucu izlediği suç siyaseti gereği tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini sağlamak amacıyla ödünç para alan kişiyi cezalandırmamıştır. Bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak yoktur. Bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğindedir ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Bu nedenle sanık hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK"nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekinin katılma hakkı olmadığı, yine mahkemece usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükmü temyiz hakkı vermeyeceği, bu itibarla hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından müşteki ... vekilinin temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, incelemenin katılan Hazine vekilinin tefecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıkların üzerlerine atılı tefecilik suçunun 5237 sayılı TCK"nın 241/1. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırına göre aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, her ne kadar karar başlığında suç tarihi 2009 olarak yazılmış ise de sanıkların müştekilere borç verdiği tarihin 2006 yılı olarak belirtildiği, suç tarihinin tam olarak belirlenememesi nedeniyle sanıklar lehine 01/01/2006 tarihi olarak kabulüyle, bu tarih ile inceleme günü arasında ilaveli dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE, 08/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.