Yalan tanıklık - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/6487 Esas 2015/4217 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/6487
Karar No: 2015/4217
Karar Tarihi: 17.11.2015

Yalan tanıklık - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/6487 Esas 2015/4217 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, sanığın kollukta yalan tanıklık yapması suçlamasıyla yargılandığını ve TCK'nın 272/1, 62, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkum edildiğini açıkladı. Ancak, sanığın yalan tanıklık suçunu işlemediği, sadece resmi belgede yalan beyan suçunu işlediği belirtildi. Mahkeme ayrıca, TCK'nın 50/3. maddesi gereği, adli para cezasının bir seçenek yaptırım olduğunu ve tedbir niteliği taşıdığını açıkladı. Ayrıca, seçenek yaptırımlara uyulmaması durumunda infazın kısıtlanmasına yönelik TCK'nın 50/6. maddesine uyulması gerektiğini belirtti. Kanuna aykırı işlem yapıldığı için hüküm BOZULDU. Kanun maddeleri ise şu şekildedir:
- TCK'nın 272/1 maddesi: Yalan tanıklık suçu
- TCK'nın 62. maddesi: Resmi belgede sahtecilik suçu
- TCK'nın 50/1-a maddesi: Adli para cezası yaptırımı
- TCK'nın 52/2-4 maddesi: Ceza hukukunun temel kavramları ve ilkel kuralları hakkında düzenlemeler
- TCK'nın 50/3. maddesi: Adli para cezasının seçenek yaptırım olduğu ve tedbir niteliği taşıdığı
- TCK'nın 50/6. maddesi: Seçenek yaptırımlara uyulmaması durumunda infazın kısıtlanma yöntemleri.
16. Ceza Dairesi         2015/6487 E.  ,  2015/4217 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
    Suç : Yalan tanıklık
    Hüküm : TCK"nın 272/1, 62, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca
    mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanık tarafından 26.03.2012 tarihinde kollukta tanık sıfatıyla verilen ve dosyaya uygun olarak gerçeğe aykırı olduğu yerel mahkeme tarafından kabul edilen beyanın, kolluk görevlilerinin tanık dinlemeye yetkili makam olmaması nedeniyle yalan tanıklık suçunu oluşturmayacağı gözetilerek sanığın eyleminin TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kabule ve uygulamaya göre de;
    TCK’nın 50/3. maddesinin "uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir " hükmüne göre, fıkranın (a) bendinde belirtilen adli para cezasının, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım, diğer bentlerinde belirtilenlerin ise tedbir niteliğinde olduğu, TCK 50/6. maddesinde seçenek tedbirlere uyulmaması halinde yapılacak uygulama düzenlemiş olup, infaz aşamasında seçenek yaptırım olan adli para cezasının yerine getirilmemesi halinde ise anılan fıkraya göre değil 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca uygulama yapılacağı gözetilmeden infazı da kısıtlar biçimde TCK’nın 50/6. maddesi gereğince ihtarat yapılması,
    Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 17.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara