Esas No: 2014/3345
Karar No: 2014/8877
Karar Tarihi: 30.06.2014
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/3345 Esas 2014/8877 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı (altı kez), beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı (bir kez) ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (yedi kez)
HÜKÜM : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı (altı kez), çocuğun basit cinsel istismarı (bir kez) ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (bir kez) suçlarından mahkûmiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler sanık müdafii tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle 18.06.2014 Çarşamba saat 13:30"a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kâğıdı gönderilmişti.
Belli günde Hâkimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ... ... hazır olduğu halde oturum açıldı.
Yapılan tebligat üzerine dasyadaki vekâletnameye ve yetki belgesine dayanarak sanık ... adına gelen Av. ... ile Av. ... .... huzura alınarak duruşmaya başlandı.
Duruşma isteğinin süresinde ve yerinde olduğu anlaşıldıktan sonra uygun görülen talep ve mütalaa dairesinde sanık ... hakkında DURUŞMALI inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek tefhim olunduktan sonra işin açıklanmasına dair raportör üye tarafından düzenlenen rapor okundu.
Raportör üye rapora ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirdi.
Sanık müdafii temyiz layihalarını açıklayarak savunmada bulunup müvekkili hakkındaki hükmün BOZULMASINI istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tebliğname içeriğini tekrar etti.
Son sözü sorulan sanık müdafii savunmasına ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirmekle dosya incelenerek karar verilip tefhim olunmak üzere duruşmanın 02.07.2014 Çarşamba günü saat 13:30"a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi.
Belli günde oturum açıldı. Dava evrakı incelenerek gereği görüşülmüş olduğundan aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Sanığın mağdurelere yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemleri ayrı ayrı suç oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ile sanığın mağdure ... yönelik basit cinsel saldırı suçu hakkında uygulama yapılırken TCK.nın 103/4 maddesi ile belirlenen ceza üzerinden aynı Kanunun 43. maddesi uygulanması sırasında hapis cezasının 12 yıl 24 ay 22 gün yerine, 12 yıl 22 ay 22 gün belirlenmesi ve bu ceza miktarı üzerinden 62. maddenin uygulanması suretiyle 10 yıl 20 ay 18 gün hapis cezası yerine, 10 yıl 18 ay 23 gün hapis cezası ile cezalandırılması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin eleştiri dışında unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan sanık ve müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının ve sanık müdafilerinin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunmarının reddiyle re"sen de temyize tâbi hükümlerin ONANMASINA, 30.06.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
30.06.2014 tarihinde verilen işbu karar 02.07.2014 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ... ... hazır olduğu halde sanık müdafii Av. ... ... yüzüne karşı tefhim olundu.
Karşı Oy
Mağdureler küçük yaşta olup, ifadelerinin zaman mefhumundan ve ayrıntıdan uzak, soyut olması, yine yaşları itibari ile etkilenmeye ve birbirlerini etkilemeye açık olduklarından kendilerine yapılan eylemeleri birbirlerinin tekrarı niteliğinde anlatmaları, vekil öğretmen sanığın, sınıf kapısını kilitleyerek eylemlerini gerçekleştirdiğinin
belirtilmesine karşılık, sanığın ileri sürdüğü sınıf kapısında kilit olmadığı savunmasının keşif yapılarak açıklığa kavuşturulmamış olması, mağdurelerin annelerinin yargılamanın sonlarına doğru verdikleri şikâyetten vazgeçme dilekçelerinde "gelinen aşamada çocuklarımızın bize söz konusu iddia ve olayları anlatmalarında çelişki olduğundan vicdani sorumluluğumuz karşısında ve çocuklarımızın beyanlarına güvenemediğimizden" şeklindeki ifadeleri, annelerin bu ifadelerine karşın ve yargılama bitmemiş olduğu halde önemli ceza sonuçları olan bir konuda yeniden bilgilerine başvurulmamış olması, üç dört öğrenci bir arada iken birbirlerine yapılanı diğeri görecek şekilde yaptığı iddiasına karşın, olağan hayat işleyişinde bu tür eylemlerin mağdurelerin yalnız bırakılarak, geride tanık bırakmaksızın işlenmesi mutad iken anlatımların bu olağanlığa uymaması, iddiaların ortaya çıkışında kaynak olan tanık ... köyde vekil öğretmen atanmadan önce okulda çocuklarla fiilen ilgilenen bir kişi olup, iddialardan sonra da köyden bir kişinin sanığın yerine boşalan kadro için başvuruda bulunması, küçük mağdurelerden birinin tanık ... kardeşi, diğerlerinden çoğunluk kısmınında akrabası olması şeklindeki kuşkular birlikte değerlendirildiğinde, eksik araştırma olduğu, dosyanın mevcut hali ile de sanığın atılı suçu işlediğine dair tam bir vicdanı kanı verecek , her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun subutun varlığına dair görüşüne katılmıyorum.
Karşı Oy
Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Sanık öğretmen hakkında çocukların nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK.nun 103/2,3,4,43, 62. maddeleri uyarınca sonuç olarak 6 kez 10 yıl 20 ay 18 gün hapis, 1 kez TCK. 103/1, 3, 4, 43, 62. maddelerince sonuç olarak 10 yıl 18 ay 23 gün hapis cezası, kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçundan TCK.nun 109/2, 3-f, 5, 43 ve 62. maddeleri uyarınca sonuç olarak 18 yıl 9 ay hapis cezasına hükmedilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller sanığın mahkumiyetine yeterli değildir.
Cinsel istismar suçları, tüm suçların kamu düzenini bozması nedeniyle genellikle gizlenerek işlenmesi yanında ahlaki açıdanda taşıdığı özellik nedeniyle gizliliğe daha ağırlık verilerek işlenmekte bu haliyle kanıt elde etme sorununu da beraberinde getirmektedir. Bu özelliği nedeniyle sübut konusunda, olayın özelliğine göre değişmekle birlikte olayın ortaya çıkış zamanı, biçimi, mağdurun aşamalarda uyumlu
beyanı, bu beyanların yan delillerle desteklenmesi gibi hususlar göz önüne alınmaktadır. Bu ilkeler, suça öngörülen yaptırım miktarının yüksekliği gözönüne alınarak titizlikle uygulanmayı gerektirmektedir.
Mahkemeler usule uygun olarak topladığı delilleri değerlendiriken, akla, bilime, hayatın olağan akışına, insan psikolojisine uygunluğunu gözetmelidir.
Somut olaya gelince; Mahkemece olayın tanığı da olan mağdurlar CMK. 236/1. maddesi yollamasıyla CMK. 52. maddesi uyarınca ayrı ayrı dinlenilmeyerek birbirlerini etkilemeleri önlenmemiştir. Sanık 8 yaşlarında olan mağdurelerin öğretmenidir. Olayın çıkış noktası mağdurelerin olayı tanık ... anlatmalarıdır. Tanık .. sınıf öğretmeni olan sanığın okulla ilişkisi kesilince Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurarak yerine öğretmen olarak görevlendirilme talebinde bulunmuş olup beyanlarına esasen yan delil olması da gözönüne alınarak itibar edilmemelidir. Mağdurelerden ... ise diğer mağdurelerden sonra ve ayrı olarak beyanı alınmış, esasen diğer mağdurelerin kendisine karşı sanığın nitelikli cinsel istismar suçunu doğrulamamıştır. Beyanlar arasında çelişki bulunmaktadır. Yine bir kısım mağdurlar müdür odasında da sanığın iddiaya konu eylemleri yaptığını beyan etmelerine rağmen müdür odasının sürekli kilitli olup anahtarının diğer öğretmen ... olduğu anlaşıldığından beyan ile belirlenen gerçeklik çelişmektedir. Yine meni rengine ilişkin beyan 8 yaşındaki çocuğun renk konusundaki erişkinliği ile çelişmektedir.
Mahkemece olayın geçtiği iddia edilen sınıfta perdenin olmaması, dışarıdan rahatlıkla içerisinin görülebileceği savunmasına esas olmak üzere keşif istemi yerine getirilmeyerek savunma hakkı kısıtlanmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre 20 dakikalık bir teneffüs arasında 4-5 öğrenciye savunmaya göre içerisi dışarıdan görülebilecek bir sınıfta 22 yaşında evli bir öğretmenin aynı anda ağza cinsel organı sokmak suretiyle ve boşalacak kadar eylemi sürdürecek şekilde atılı suçu işlemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Suçun gizliliği ile de bağdaşmamaktadır. Sanığın atılı suçları işlediği her türlü kuşkudan uzak, inandırıcı akla, bilime uygun delillerle ispatlanmamıştır. Mahkûmiyet kararı verilmesi kuşkudan sanık yararlanır ilkesine aykırı olacağından mahkûmiyetin onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun düşüncelerine katılmıyorum.