Resmi belgede sahtecilik - Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/8068 Esas 2016/5946 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/8068
Karar No: 2016/5946
Karar Tarihi: 05.10.2016

Resmi belgede sahtecilik - Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/8068 Esas 2016/5946 Karar Sayılı İlamı

21. Ceza Dairesi         2015/8068 E.  ,  2016/5946 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    1) Sanığın 16.08.2010 tarihinde şüpheli hareketlerinin görülmesi üzerine, kolluk görevlilerince yapılan kimlik sorgulamasında, ... adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını ibraz ederek bu kimlik bilgisi ile ... hakkında birden fazla belge düzenlenmesine sebep olduğu, ayrıca ... adına Hatay Valiliğince düzenlenmiş pasaportu kullandığı iddiası ile kamu davaları açıldığı; soruşturmanın başlangıç aşamasında, herhangi bir suç unsuru tespit edilmediğinden ..."a ait nüfus cüzdanının sanığa iade edilmesi nedeniyle, öncelikle suça konu nüfus cüzdanının mümkün ise dosya arasına alınması, değil ise nüfus cüzdanının alındığı nüfus müdürlüğünden belgenin nüfus idaresince verilip verilmediğinin sorulması, idarece verildiğinin belirlenmesi halinde talep belgesinin aslının ve diğer belge asıllarının (pasaportun) duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadıklarının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile resmi belgede sahtecilik suçlarından yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2) Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu işlediğinden bahisle hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; TCK"nın 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, somut olayda, sanığın işlediği bir suçtan bahsedilmediği, kendisinden şüphelenilmesi üzerine kimliğini gizlemek amacıyla başkasının kimliği ve kimlik bilgilerini kullandığı anlaşıldığından, iftira suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, eylemin 5237 sayılı TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK"nın 268. maddesinde düzenlenen suçtan mahkumiyet hükmü tesisi,
    3) Kabule göre de;
    a) 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK"nın “adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak; Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerdeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe değildir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanık hakkında verilen üç ayrı mahkumiyet hükmünde, yasal ibarelerin tekrarı ile yetinilerek cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler somutlaştırılmadan hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak fazla ceza tayini,
    b) Sahte nüfus cüzdanı düzenlenirken birden fazla resmi belge düzenlendiği dikkate alındığında bu suç yönünden sanık hakkında 5237 sayılı TCK 43. maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması;
    c) Sanık hakkında mahkumiyet hükümleri kurulurken, "Sanığın TCK 53. maddesinin 1/a, b, d ve e bentlerinde öngörülen haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, TCK 53/1-c bendinde düzenlenen haklardan koşullu salıverilmesine kadar yoksun bırakılmasına," denilmesinden sonra "Sanık hakkında TCK"nın 53/1-a,b,c,d,e maddelerinin uygulanmasına TCK nun 53/4 maddesi nazara alınarak Yer Olmadığına “ denilmek suretiyle çelişkiye düşülmesi,
    Yasaya aykırı;
    d) T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,
    Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı"nın ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı yasayla değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.10.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.












    Hemen Ara