Esas No: 2013/4645
Karar No: 2014/11579
Karar Tarihi: 26.11.2014
İcrai davranışla görevi kötüye kullanma sanık Mustafa hak İhmali davranışla görevi kötüye kullanma sanık Ramazan hak - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/4645 Esas 2014/11579 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 5 - 2012/238047
MAHKEMESİ : Kaş Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2012
NUMARASI : 2010/133 Esas, 2012/310 Karar
SUÇ : İcrai davranışla görevi kötüye kullanma (sanık Mustafa hak.) İhmali davranışla görevi kötüye kullanma (sanık Ramazan hak.)
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosyada bulunan gerekçeli kararın mahkeme mührü ile mühürlenmeyerek CMK"nın 232/7. maddesine aykırı davranılması ile 06/07/2010 günlü celsede müşteki A.. B.."un kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verildiği halde gerekçeli karar başlığında müşteki sıfatıyla gösterilmesi, bu eksikliklerin mahallinde giderilebilmesi mümkün olduğundan bozma nedeni sayılmamış olup,
5237 sayılı TCK"nın 257. maddesinde belirtilen suçun oluşması için, görevin gereklerine aykırı davranış yanında “kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması” öğelerinden birinin gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda sanıkların eylemleri neticesinde bir kamu zararının doğmadığı ve kişilere haksız bir menfaat sağlanmadığı hususunda bir tereddüt bulunmadığından, kişilerin mağduriyetine neden olunup olunmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği,
Yargıtay Ceza Kurulunun Dairemizce de benimsenen 25/02/2014 günlü, 2013/11.MD-148 Esas ve 2014/87 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; mağduriyet kavramının, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararla sınırlı olmayıp, bireysel hakların ihlali sonucunu doğuran her türlü davranışı ifade ettiği, öğretide de; mağduriyetin sadece ekonomik bakımdan ortaya çıkan zararı ifade etmeyeceği, mağduriyet kavramının ekonomik zarar kavramından daha geniş bir anlama sahip olduğu, bireyin, sosyal, siyasi, medeni her türlü haklarının ihlali sonucunu doğuran hareketlerin ve herhangi bir çıkarının zedelenmesine neden olmanın da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine işaret edildiği,
Dava konusu somut olayda, Antalya 4. İcra Müdürlüğünün 2005/11843 Esas sayılı dosyasında katılan alacaklı tarafından borçlu Süreyya Kalkanlı hakkında alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşmesi üzerine borçluya ait Kaş ilçesi Yeşilköy beldesinde bulunan 1513 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına haciz konulduğu, Antalya 4. İcra Müdürlüğünün 26/10/2007 tarihli yazısı ile söz konusu taşınmazın satış işlemlerinin yapılmasının istenildiği, Kaş İcra Müdürlüğünce 20/11/2007 tarihinde taşınmazın ihale sureti ile satılmasına karar verildiği, aynı tarihte açık artırma şartnamesi, tutanağı ve ilan tutanağının düzenlendiği, ancak taşınmazın ihalesi yapılmadan önce gazete ilanında maddi hata görüldüğünden Kaş İcra Müdürlüğünce 11/01/2008 günü satışın düşürülmesine karar verildiği, bu suretle suç tarihlerinde Kaş İcra Müdürü olarak görev yapan sanık Mustafa"nın, taşınmaz açık artırma ilanına, tarla ve ev vasıflı taşınmazın tamamı borçluya ait olmasına rağmen 2/3 hisseli yazması nedeniyle satışın düşürülmesine neden olduğu, Yeşilköy Belediyesi Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapan sanık Ramazan"ın da, Antalya 4. İcra Müdürlüğünün 17/01/2008 günlü yazısı ile taşınmazın tekrar satılmasının istenilmesi üzerine Kaş İcra Müdürlüğünce 18/01/2008 tarihinde tekrar satışına karar verilen bu taşınmazla ilgili olarak ilk ihalenin Kaş Belediyesi Mezat Salonunda 07/03/2008, ikinci ihalenin de 17/03/2008 günü olarak belirlenmesine karşın satış ihalesinin Yeşilköy Belediyesinde, ilan tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 126/2. maddesindeki “Artırma, satıştan en az bir ay önce ilan edilir.” hükmüne aykırı olarak 12-22-28/02/2008 tarihlerinde ilan edildiği, ikinci ihalede taşınmazın alacaklı katılan tarafından satın alınmasından sonra borçlu tarafından açılan dava üzerine Kaş İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/7-11 Esas ve Karar sayılı ilamı ile ihalenin yasanın emredici hükmüne rağmen ilk ilan tarihinden itibaren 1 aylık süre dolmadan 07/03/2008 tarihinde yapıldığı gerekçesiyle iptaline karar verilmesine neden olduğu, ihalenin feshi kararının temyiz edilmeksizin 01/07/2008 tarihinde kesinleştiği, ayrıntısıyla açıklandığı şekilde norma aykırı davranışları nedeniyle her iki sanığın da katılan A.. B.."un borçlusundan olan alacağını geç almasına, taşınmazla ilgili ikinci ihaleye girmesi ve bu ihalenin feshi için hakkında dava açılması nedenleriyle bir takım harcamalar yapmasına ve ihale işlemlerinin gereksiz yere uzamasına, bir başka anlatımla katılanın hem ekonomik olarak zarar görmesine hem de bireysel haklarının ihlal edilmesine neden oldukları tüm dosya kapsamından tereddütsüz biçimde anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma isteyen düşüncelere iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen, 03/06/2008 gün ve 2008/149-163, 13/11/2007 gün ve 2007/171-235 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin CMK"nın 231/5-6. maddesindeki şartlar gözetilmek suretiyle seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme gibi diğer kişiselleştirme nedenlerinden önce hakim tarafından değerlendirilmesinin zorunlu bulunduğu, CMK’nın 231. maddesinin 6/c fıkrası uyarınca suçun işlenmesine bağlı kılınan zarar kavramının; ölçülebilir, belirlenebilir maddi zarara ilişkin olup manevi nitelikte zararı kapsamadığı dikkate alındığında, atılı ihmali ve icrai davranışlarla görevi kötüye kullanma suçları açısından oluşan maddi zararın neden ibaret olduğunun somut olarak belirlenmesinden, sanıklara bu zararı giderme imkanı tanınmasından ve katılanın suçtan kaynaklı zararının giderilip giderilmediğinin araştırılmasından sonra sanıkların kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları da irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyecekleri hususunda ulaşılacak kanaate göre, haklarındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, CMK"nın 231/6. maddesinde yer alan objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin, kayden sabıkasız olan ve duruşma tutanaklarına yansımış olumsuz bir halleri de bulunmayan sanıklar haklarında yasal olmayan ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde CMK"nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına dair kararlar verilmesi,
Sanıklardan R.. Ç.."in 11/10/2011 günlü celsedeki lehe hükümlerin uygulanması yönündeki isteminin TCK"nın 50. maddesini de kapsadığı gözetilmeden bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık M.. D.. müdafii ile diğer sanık R.. Ç.."in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 26/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.