Esas No: 2016/1057
Karar No: 2016/5862
Karar Tarihi: 29.09.2016
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2016/1057 Esas 2016/5862 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Sanık ... hakkında beraat, sanıklar ... ve ... hakkında mahkumiyet
I)Sanık ... hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik incelemede;
Duruşmada yer alan Cumhuriyet savcısının sanığın aleyhine olan temyiz isteminden,... Cumhuriyet Başsavcığının 07.04.2014 günlü yazısı ile vazgeçtiği anlaşılmakla, dosyanın Cumhuriyet savcısının sanık ... hakkındaki temyizi yönünden incelenmeksizin mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
II)Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükümlere yönelik incelemede;
1-Sanıklar ... ve ... tarafından,... Alışveriş Merkezleri Gıda Şirketine verildiği iddia olunan ve bedeli 20.000 TL, keşidecisi ... Sanat Yayınları Yapım Dağıtım Tic. ve San. Ltd. Şirketi, keşide tarihi 14.05.2005 olduğu belirtilen çekin fotokopisinin dahi dosyada bulunmaması, mahkemenin de çekleri incelerken yalnızca katılan ..."a verilen çekleri inceleyip, iddiaya konu diğer üç çek hakkında herhangi bir gözlemde bulunmaması karşısında; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu sahte belge asıllarının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Kabul ve uygulamaya göre de;
a) Sanıklar ... ve ... hakkında katılanlardan aldıkları malları suça konu çalıntı çeklerle ödemek suretiyle yüklenen resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nun “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği de gözetilerek, açıklanan ilkeler doğrultusunda sanıkların katılanlara yönelik 2005 yılının Mayıs ayı içerisinde gerçekleştirdikleri eylemlerinde, zincirleme suç hükümlerinin uygulama yerinin bulunup bulunmadığı karar yerinde tartışılıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
b)5252 sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın tespiti gerekirken, bu ilkelere uyulmadan ve uygulamalı karşılaştırma yapılmadan 765 sayılı TCK hükümlerinin uygulanması,
c)5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 29.09.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.