Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/5470 Esas 2014/10912 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/5470
Karar No: 2014/10912
Karar Tarihi: 13.11.2014

Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/5470 Esas 2014/10912 Karar Sayılı İlamı

5. Ceza Dairesi         2013/5470 E.  ,  2014/10912 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 5 - 2012/241492
    MAHKEMESİ : Batman 2. Sulh Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 02/07/2012
    NUMARASI : 2012/145 Esas, 2012/496 Karar
    SUÇ : Görevi kötüye kullanma

    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 3., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2., Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 6. ve Anayasamızın 17. maddesinde belirtildiği üzere; “her insanın doğuştan gelen yaşama hakkına sahip olduğu ve bu hakkın yasalarla korunmasının gerektiği”, insan hakları içinde değer sırası bakımından ilk sırada yer alan ve en temel insan hakkı olarak kabul edilen yaşama hakkının diğer tüm hakların varlık sebebi olduğu ve bu hakların kullanımının yaşama hakkına bağlı olduğu, bu bakımdan bu hakkın kullanımı için devletin yalnızca insan yaşamına saygı gösterme anlamında negatif bir yükümlülük altında olmadığı, aynı zamanda insan yaşamını etkin olarak korumak için gerekli adımları atmak, bu kapsamda bireyleri diğer kişilerin yaşamsal tehlike yaratan eylemlerinden korumak için uygun önlemleri almak, yaşama kasteden eylemleri caydırıcı ve etkin şekilde cezalandırmak için kanunlarında gerekli yaptırımlara yer vermek, bu hükümlerin ihlal edilmesini önlemeye ve cezalandırmaya yönelik ceza kovuşturmasını etkili şekilde organize etmek ve kişinin bizzat kendi yaşamına son vermesinin önüne geçmek için gerekli tedbirleri almak gibi pozitif yükümlülüklerinin de olduğu, diğer yandan hükümlü ve tutuklular ile gözaltında bulunan kişiler bakımından yaşama hakkının daha özel bir öneme sahip olduğu, zira bu kişilerin devletin denetimi ve gözetimi altında oldukları ve bu hassas durumları ile yaşama hakkı yönünden daha etkin bir şekilde korunmalarının gerektiği, nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 16/11/2000 tarihli Tanrıbilir/Türkiye kararı ile 21/10/2008 tarihli Kılavuz/Türkiye kararlarında belirtildiği üzere; “her türlü özgürlükten mahrumiyetin, doğası gereği, tutuklu veya hükümlü kişinin psikolojisinin bozulmasına neden olduğu ve dolayısıyla bunun kırılgan ve korumasız bir kişinin intihar etme riskini artırabileceği, bu yüzden ulusal mevzuatların cezaevi yetkililerine bu kişiler hakkında daha duyarlı ve dikkatli olma görevini yüklediği, tutuklu veya hükümlü kişilerin hayatlarının gereksiz yere tehlikeye atılmasını önleyici tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğu, buna göre cezaevi görevlileri tarafından bu tür kişilerin intihar etmek amacıyla kullanabilecekleri eşyalardan arındırılmaları, daha etkili ve sıkı bir gözetim ile doktor kontrolü altında tutulmalarının temin edilmesinin gerektiği, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “Hapis Cezalarının İnfazında Gözetilecek İlkeler “ başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının “f” bendine göre “ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınmasının zorunlu” kılındığı nazara alındığında;
    Suç tarihinde Batman .. tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda nöbetçi memur olarak görev yapan sanıkların, katılanların oğlu olup, önceye dayalı psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle suç tarihinden 1 gün önce bileklerini kesmek suretiyle intihara teşebbüs eden ve içerisine düştüğü bu ruhsal durum nedeniyle gerçek ve yakın bir intihar riski altında bulunan M..S.. P..’in bir kez daha yaşamına son verme girişiminde bulunmasının önlenmesi hususunda gerekli tedbirleri almadıkları gibi olay günü Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulunun kararı olmaksızın adı geçeni tek kişilik müşahede odasına koydukları, bu şekilde diğer hükümlü/tutukluların gözetiminden yoksun bırakılan, sanıklar tarafından da etkin bir gözetime tabi tutulmayan bu kişinin konulduğu müşahede odasının kapısına gömleği ile kendisini asmak suretiyle yaşamına son verdiği anlaşılmakla, katılanların oğlunun yaşam hakkının korunması konusunda her türlü koruyucu tedbiri almak yükümlülüğü altında bulunan sanıklara yüklenen suçun tüm unsurları ile oluştuğu gözetilmeden dosya kapsamı, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraetlerine karar verilmesi,
    Kabule göre de;
    Kısa kararda yer almamasına rağmen, gerekçeli kararda “657 sayılı Kanunun 131/3 maddesi uyarınca kararın bir suretinin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesine” şeklinde bir ibareye yer verilerek çelişkiye neden olunması,
    Kanuna aykırı, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara