Esas No: 2020/1845
Karar No: 2020/2970
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/1845 Esas 2020/2970 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 25/11/2019 gün ve 2019/5213 E. - 6880 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 108 ada 26 ve 74, 114 ada 1, 109 ada 13 ve 61 parsellerden;
108 ada 26 ve 74, 109 ada 13 ve 61 parsel sayılı taşınmazlar senetsizden tarla vasfı ile;
114 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ise senetsizden ev ve arsa vasfı ile;
1/3’er oranında hisseli olarak davalılar ..., ... ve ... adlarına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek davalılar adına yapılan tespitinin iptali ile Hazine adına tapuya tescilini istemiştir.
Mahkemece dava konusu 108 ada 74, 114 ada 1, 109 ada 13 ve 61 sayılı parseller yönünden Kadastro Kanununun aramış olduğu 20 yıllık kesintisiz, nizasız ve amacına uygun zilyetlik koşullarının oluştuğu, davalıların dava konusu yerlere malik sıfatıyla zilyet olduğu, dava konusu yerlerin uzun zamandır davalıların kullanımında olduğu, orman sayılan yerlerden olmadığı, dava konusu taşınmazların özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, 108 ada 26 sayılı parselin ise orman bilirkişisi raporundan anlaşılacağı üzere etrafının meşe ormanı olduğu, orman toprak ve muhafaza karakteri taşıdığı, ilgili haritalarda orman niteliğinde olduğu ve orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 108 ada 26 sayılı parselin kadastro tespitinin iptali ile Hazine adına orman vasfıyla tespit ve tesciline, dava konusu ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 108 ada 74, 114 ada 1, 109 ada 13 ve 61 sayılı parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından tüm parseller yönünden temyiz edilmiş, dairece hüküm onanmıştır.
Hazine bu sefer mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulduğu iddiasıyla Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
Karar düzeltme itirazları yönünden dosyanın yeniden incelenmesinde,
Mahkemece, yazılı şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de, karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; hazine taşınmazların Devletin hüküm ve tasarufu altındaki yerlerden olduğunu ve bunun yanında davalılar bakımından 20 yıllık zilyetlik koşulunun gerçekleşmediğini iddia ettiğine göre taşınmazların en eski tarihli ve kadastro tespitinden 20 yıl önceki tarihli hava fotoğraflarıyla bu fotoğraflarda üretilen memleket haritalarının yöntemince uygulanarak taşınmazın öncesinin hukuki niteliği ile 20 yıllık zilyetlik bulunup bulunmadığının araştırılarak tereddüte mahal bırakmayacak şekilde sonucun netleştirilmesi gerekirken, bu şekilde bir araştırma yapılmadan, orman bilirkişi tarafından 1957 tarihli memleket haritası esas alınarak, ayrıca tarihi belirtilmeyen hava fotoğrafı incelendiği belirtilmek suretiyle düzenlenen yetersiz rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulamaz.
O halde, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, dava konusu parselleri gösteren en eski tarihli hava fotoğrafıyla bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve varsa ortofoto haritaları ile kadastro tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve varsa ortofoto haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında temin edilmesi halinde jeodezi ve fotogrametri mühendisi veya bir harita mühendisi bilirkişi ile bir orman yüksek mühendisi ve bir ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile yeniden yapılacak keşifte, taşınmaz üzerinde neler bulunduğu (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı, yaşları vb.) keşif tutanağına yazılmalı, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin hava fotoğrafları, memleket haritaları ve varsa ortofoto haritalarında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumları saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritaları, hava fotoğrafları ve varsa ortofoto haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu belgeler ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ve hava fotoğraflarına aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumu çevre parsellerle birlikte haritalar ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, özellikle hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, üzerinde varsa ağaçların cinsi, yaşı, sayısı, hakim ağaç türü, kapalılık durumunu, kullanılan yerlerden ise tasarruf sınırları ile kullanım durumunu da açıklar yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, müşterek, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Ayrıca tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, zilyetliğin türü, süresi belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, 109 ada 13 ve 61 sayılı parsellerin yüzölçümlerinin açık bırakıldığından mahkemece yüzölçümleri belirlenerek doğru sicil oluşturulması, infaz edilebilir hüküm kurulması gerektiği de gözetilerek toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen yönler gözetilmeksizin kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik incelemeye dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu hükmün onandığı anlaşıldığından, davacı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 25/11/2019 gün ve 2019/5213 E. - 6880 K. sayılı onama kararı kaldırılarak, 15/03/2016 gün ve 2015/94 E. - 2016/82 K. sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 15/09/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.