Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/5070 Esas 2021/3961 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5070
Karar No: 2021/3961
Karar Tarihi: 10.06.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/5070 Esas 2021/3961 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/5070 E.  ,  2021/3961 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi


    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 07/03/2016 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın tapu iptali ve tescil yönünden reddine, tazminat yönünden kısmen kabulüne dair verilen 19/07/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacılar ve davalı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile davacıların davasının reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR
    Dava, gayrimenkul satış vaadi ve harici satış sözlemesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, davalı ..."ın ... ili, Merkez ilçesi, ... 841 parsel sayılı taşınmazda bulunan hissesini ... 8. Noterliği"nin 01.09.1997 tarih ve 28726 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava dışı ..."e sattığını; bölgede imar planı oluşturulduktan sonra taşınmazın 9502 ada 9 parsel numarasını aldığını, dava dışı ...’in satın aldığı bu payı davacılar murisi ...’a 07.02.2005 tarihli harici satış sözleşmesi ile sattığını, imar planı uygulamasının iptal edildiğini, dava konusu payın dava dışı ... adına tapuda kayıt ve tescilinin de yapılamadığını beyan ederek, davalı ... ... adına kayıtlı olan 816,67 m2"lik hissenin 294 m2"sinin tapusunun iptali ile veraset ilamındaki miras payları oranında müvekkilleri adlarına tapuya tesciline; bu talebin kabul görmemesi halinde ise 294 m2"nin dava tarihi itibariyle ulaşmış olduğu değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacılar murisine müvekkili tarafından satış yapılmadığını, davacıların dava konusu taleplerini ...’e yöneltmeleri gerektiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin reddine; tazminat isteminin kısmen kabulü ile dava konusu hissenin güncel değeri 117.600,00TL"nin davacı ... mirasçılarına miras payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.
    Davacılar vekili ve davalı vekilinin, istinaf istemi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2017 tarih ve 2016/96 Esas, 2017/275 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, davacıların davasının reddine karar verilmiştir.
    Davacılar vekili, temyiz isteminde bulunmuştur.
    Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle, şahsi hak kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Bilindiği üzere hak, genel olarak kişilere hukuk tarafından tanınmış yetki olarak tanımlanabilir. Mutlak haklar ait oldukları şeyler üzerinde mevcut ve tekel halinde olan yetkilerdir. Nispi (şahsi) haklar ise, sahibine bir borç ilişkisi dolayısı ile bir şeyin verilmesi, yapılması, yapılmaması gibi belli bir edimin yerine getirilmesini isteme yetkisi verir. Mutlak hakların maddi mallara ilişkin olanlarına ayni hak denir. Mutlak haklar herkese karşı ileri sürülebildiği halde şahsi haklar sadece borç ilişkisinin borçlusuna (tarafına) karşı ileri sürülebilir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinde “Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir” hükmü yer almakla kaynağını bu düzenlemeden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
    Alacağın temliki müessesesi ise Borçlar Kanununun 183 ila 194. maddelerinde düzenlenmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Ayrıca alacağın temlikini düzenleyen 183. maddede alacağın kaynağına yönelik bir sınırlama da getirilmemiştir. Borçlar Kanununun 184. maddesi hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasında yazılı olarak yapılabilir. Bir başka ifade ile yasa koyucu 184. maddede açıkça yazılı şekil şartı getirmiş, resmi şekil şartı aramamıştır. Ne var ki, alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına da engel değildir.
    Somut olaya gelince; tapu maliki davalı ... ... 01.09.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 841 parselde bulunan payını dava dışı ..."e satmayı vaadetmiştir. Dava dışı ... ise resmi şekilde yapılan satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi hakkını TBK’nın 183. maddesinde yer alan alacağın temliki hükümleri gereği adi yazılı satış sözleşmesiyle 07.02.2005 tarihinde davacılar murisi ...’a devretmiştir. Re"sen düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi hakkın satış vaadinde bulunanın rızası aranmaksızın üçüncü kişiye temlik edilebilecek olup, yazılı biçimde yapıldığından TBK"nın 184. maddesi gereğince temlik sözleşmesi geçerlidir. Bu nedenle davadaki talep bakımından bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yazılı şekilde davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK 371. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, bozma sebebine göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 10.06.2021 tarihinde oybirliğiyle olarak karar verildi.








    Hemen Ara