Irza geçmeye teşebbüs ve kaçırma - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/5477 Esas 2014/7147 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/5477
Karar No: 2014/7147
Karar Tarihi: 29.05.2014

Irza geçmeye teşebbüs ve kaçırma - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/5477 Esas 2014/7147 Karar Sayılı İlamı

14. Ceza Dairesi         2013/5477 E.  ,  2014/7147 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Irza geçmeye teşebbüs ve kaçırma
    HÜKÜM : Irz ve namusa tasaddide bulunma ve reşit olmayan mağdureyi zorla kaçırıp alıkoyma suçlarından mahkûmiyet

    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
    CMK.nın 260/1. maddesine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, mağdureye baroca atanan zorunlu vekilin mahkemece verilen hükmü temyiz ederek açıkça katılma iradesini ortaya koyduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.10.2010 gün ve 2010/9-149 Esas, 2010/205 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere mağdurenin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görülmekle, CMK.nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören mağdure ..."nin davaya katılmasına ve zorunlu vekil Av. ..."un katılan vekili olarak kabul edilmesine karar verilmekle sanık müdafiin yanında ayrıca katılan mağdure vekilinin de temyizi üzerine yapılan inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
    Irz ve namusa tasaddide bulunma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
    Olayın oluşumu ve mahkemenin kabulüne göre; sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK.nın 415. maddesinde düzenlenen ırz ve namusa tasadide bulunma suçunun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla 765 sayılı TCK.nın 102/4 maddesine göre, 5 yıllık asli zamanaşımı süresine tâbi olduğu, hükmün verildiği tarihten inceleme gününe kadar bu sürenin geçtiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK.nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle hükmün CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK.nın 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasınını zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
    Reşit olmayan mağdureyi zorla kaçırıp alıkoyma suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak;
    Suç tarihinde 4 yaşı içinde bulunan mağdurenin, sanığın yeğeni olan arkadaşını sormak için sanığın bulunduğu eve gitmesi üzerine sanığın çekirdek vereceğini söyleyerek mağdureyi hile ile eve alıp tasaddide bulunmak suretiyle gerçekleştirdiği eyleminin, 765 sayılı TCK.nın 431. maddesinde düzenlenen kaçırma suçunu oluşturduğu dikkate alınmayarak, aynı Kanunun 430/1. maddesi uyarınca cezalandırılması,
    Kabule göre de;
    Sanık hakkında 765 sayılı TCK.nın lehe olduğu kabul edilerek ceza tayin edilmesine karşın, 765 sayılı Kanunun 31 ve 40. maddeleri yerine, 5237 sayılı Kanunun 53 ve 63. maddeleri ile güvenlik tedbirine ve tutuklu kaldığı sürenin mahsubuna hükmedilerek karma uygulama yapılması,
    Sanık hakkında hükmolunan hapis cezaları içtima olunurken uygulamanın dayanağı olan kanun ve maddesinin gösterilmemesi,
    Kanuna aykırı, katılan mağdure vekili ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek, CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara