5. Ceza Dairesi 2013/11627 E. , 2014/10518 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 4 - 2011/319495
MAHKEMESİ : Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2011
NUMARASI : 2008/637 Esas, 2011/465 Karar
SUÇ : Tefecilik
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Tefecilik suçunun, 765 sayılı TCK"nın yürürlükte olduğu dönemde, YCGK"nın 03/07/1995 tarih ve 1995/207-236 sayılı Kararında da belirtildiği üzere birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir şekilde faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle çıkar sağlanması, başka bir anlatımla ödünç para verme işinin meslek haline dönüştürülmesi durumunda oluştuğu, suçun yaptırımının ise 2279 sayılı Yasanın 17. maddesinde düzenlendiği,
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 241. maddesinde ise atılı suçun; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,...” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu,
Ayrıca, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği anda suçun işlendiği kabul edilmekle birlikte 5237 sayılı Yasanın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun maddede yazılı tipik hareketin bir kez işlenmesiyle oluşan sırf hareket suçu niteliğinde bulunduğu, bu suçun ivaz karşılığında ödünç paranın borç alana verilmesiyle tamamlandığı, suçun tamamlanması için ivazın temin edilmiş olmasının şart olmadığı, hatta ödünç olarak alınan paranın vadesinde geri ödemesinin yapılmamış olmasının da suçun oluşması üzerinde bir etkisinin bulunmadığı, 5237 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenlemenin suçun unsurları bakımından sanıklar aleyhine olması karşısında 01 Haziran 2005 tarihi öncesi ve sonrasındaki eylemlerin ayrı değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla;
Sanık hakkında Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesine 17/12/2008 tarihi ve öncesinde tefecilik suçunu işlediği iddiasıyla 27/08/2009 tarihli iddianameyle kamu davası açıldığı; yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 18/05/2010 günlü 2009/540 E. 2010/304 K. sayılı kararıyla sanığın birden fazla şahsa faizle borç para vermek suretiyle tefecilik suçunu işlediği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verildiği, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 03/06/2014 günlü 2013/2143 E., 2014/6003 K. sayılı kararıyla özetle TCK"nın 43/1. maddesi gereğince arttırım yapılmaması nedeniyle kararın bozulmasına karar verildiği; aynı sanık hakkındaki tefecilik suçundan beraetine karar verilen temyiz incelemesine konu davanın ise iddianame tarihinin 02/09/2008, suç tarihinin 2005 yılı olduğu anlaşılmakla; mükerrer yargılamanın ve hüküm kurulmasının önlenmesi açısından dosyanın halen derdest ise Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin dava dosyası ile birleştirilmesi aksi halde onaylı bir örneğinin dosya içerisine alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.