Esas No: 2013/6379
Karar No: 2014/10459
Karar Tarihi: 04.11.2014
İhmal suretiyle görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/6379 Esas 2014/10459 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 4 - 2011/124838
MAHKEMESİ : İstanbul (Kapatılan) 15. Sulh (Şişli 2. Sulh) Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2010
NUMARASI : 2008/585 Esas, 2010/3249 Karar
SUÇ : İhmal suretiyle görevi kötüye kullanma
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/312 Esas sayılı dosyasında bilirkişi olarak seçilen sanığın rapor düzenlemek için teslim aldığı dosyayı yaklaşık 2,5 yıl sonra adı geçen mahkemeye teslim ederek bu süre zarfında görevinin gereklerine aykırı olacak şekilde dosyanın sürüncemede kalmasına ve gereksiz yazışmalara sebebiyet verdiği, yargılama aşamasındaki savunmasında rahatsızlığı nedeniyle dosyayı teslim edemediğini, buna dair evrakları ibraz edeceğini beyan etmesine karşılık herhangi bir belge sunmadığı, bu suretle dosyanın taraflarının mağduriyetine neden olduğu anlaşılmakla yüklenen suçun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetildiğinde, tebliğnamedeki (1) nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Dosya içeriğine göre 02/06/2008 ve öncesi olan suç tarihinin karar başlığında 2006 yılı olarak gösterilmesi,
Hakkında verilen hapis cezası ertelenen sanık hakkında denetim süresi içerisinde yükümlülük belirlenip belirlenmeyeceğine ilişkin uygulama maddesinin TCK"nın 51/4-5 yerine aynı Yasanın 54/4-5 olarak belirtilmesi,
Suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında aynı kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Daha önce işlediği kasıtlı bir suçtan sabıkası bulunmayan, cezası ertelenen ve hakkında takdiri indirim uygulanan sanığın duruşma tutanaklarına yansımış olumsuz bir hali bulunmadığı da nazara alınarak; kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, CMK"nın 231/6. maddesindeki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin, hangi somut veri ve olgulara dayanıldığı gösterilmeden "...yasal koşul olmadığından dosyadaki mevcut duruma göre..." şeklindeki yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Hükümden sonra 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasanın 1. maddesi ile TCK"nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi, bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının indirilmesi karşısında, TCK"nın 7/2. madde-fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 04/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.