5. Ceza Dairesi 2013/5474 E. , 2014/10347 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 5 - 2012/262052
MAHKEMESİ : Ankara (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/07/2012
NUMARASI : 2008/71 Esas, 2012/2327 Karar
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Kooperatiflerin denetim kurulu üyelerinin 1163 sayılı Kanunun 70. maddesi daleletiyle 62. maddesi kapsamında olmaması; Türk Ticaret Kanununun 341. maddesinde yer alan "Umumi heyet; idare meclisi azaları aleyhine dava açılmasına karar verirse yahut dava açılmamasına karar verilip de esas sermayenin en az onda birini temsil eden pay sahipleri dava açılması reyinde bulunursa, şirket, bu karar veya talep tarihinden itibaren bir ay içinde dava açmaya mecburdur. Bu müddet geçirilmesiyle dava hakkı düşmez." şeklindeki düzenlemeye göre, denetim kurulu üyelerinin yönetim hakkında dava açabilmesi için öncelikle genel kurulda bu hususa ilişkin dava açılmasına ya da açılmamasına yönelik bir karar alınması gerekmesi, suça konu 14/09/2006 tarihli genel kurul toplantısında böyle bir karar alınmadığı gibi denetçilere esas sermayenin en az onda birini temsil eden pay sahiplerince de böyle bir talep iletilmemesi, bu kapsamda sanıkların dava açma zorunluluğunun bulunmaması, kaldı ki anılan Yasa maddesinde dava açılmamasının dava açma hakkını düşürmeyeceği, muhalif üyelerinde dava açma haklarının bulunduğunun belirtilmesi karşısında, sanıkların unsurları oluşmayan atılı suçtan beraetleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre;
5271 sayılı CMK"nın 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için, aynı maddenin 6. fıkrasında zararın ödenmesi koşulu öngörülmüş ise de, bu koşulun aranabilmesi için suçun niteliği veya işleniş biçimine ve doğurduğu sonuçlarına göre ortada giderilmesi gereken maddi bir zararın bulunmasının zorunlu olduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Dairemizce de benimsenen 03/02/2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, CMK’nın 231/6-c maddesinde düzenlenen "giderilmesi gereken zarar" kavramının, somut, belirlenebilir maddi zarar olduğu, manevi zararların bu kapsamda bulunmadığı, dolayısıyla adli sicil kayıtlarına göre sabıkaları bulunmayan, cezaları ertelenirken bir daha suç işlemeyeceklerine dair kanaat oluştuğu belirtilen sanıklar hakkında, meydana gelen zararın ne olduğu somut bir şekilde açıklanmadan zararın giderilmediği şeklinde yasal olmayan gerekçe ile anılan müessesenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-d maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle sanıklar hakkında 53/5. madde gereğince cezalarının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezalarının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkilerin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 03/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T