Esas No: 2013/6227
Karar No: 2014/10280
Karar Tarihi: 03.11.2014
Tefecilik - hakaret - tehdit - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/6227 Esas 2014/10280 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 5 - 2013/65856
MAHKEMESİ : İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/04/2012
NUMARASI : 2010/1193 Esas, 2012/943 Karar
SUÇ : Tefecilik, hakaret, tehdit
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan mahkumiyet hükmünün ONANMASINA,
Sanık hakkında tefecilik ve hakaret suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre hakaret suçundan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Hakaret eyleminin katılanın Kapalı çarşıdaki işyerinde gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında, bu yerin aleni olup olmadığının gerektiğinde olay mahallinde keşif yapılmak suretiyle araştırılarak sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 125/4. madde ve fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,
Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, ceza muhakemesinin amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak bir biçimde kesin olarak belirlenmesidir. Maddi gerçeğin belirlenmesinde kullanılan yegane araçlar deliller olup, 5271 sayılı CMK"nın "Delilleri takdir yetkisi" başlıklı 217. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir" şeklindeki düzenleme ile bu husus belirtilmiştir.
Bu düzenleme ile ayrıca delillerin serbestliği ilkesine de vurgu yapılmaktadır. Buna göre, ceza muhakemesinde hangi hususun hangi delillerle ispat olunacağı konusunda bir sınırlama bulunmayıp, yargılamayı yapan hakim hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delili kullanmak suretiyle, sanığın aleyhine olduğu kadar lehine olan delilleri de değerlendirerek şüpheden arınmış bir sonuca ulaşmalıdır. Bu itibarla oluş, icra takip dosyasının kapsamı, sanıktan borcu alan ve icra dosyasının asıl borçlusu konumundaki tanık M..D.. ile tanık M..Z.."nin yöntemince alınan ifadeleri, katılanın aşamalardaki istikrarlı anlatımı, sanığa yapılan kooperatif hisse devirleri, sanık ile kendilerinden para alan kişiler arasındaki ilişkinin niteliği ve konumları gözetildiğinde bu nitelikteki paraların karşılıksız olarak verilmesinin olağan yaşam kurallarıyla örtüşmemesi karşısında; sanığa yüklenen tefecilik suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen yetersiz gerekçeler ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.