14. Ceza Dairesi 2012/7586 E. , 2014/6585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Sanık ... hakkında değişen suç vasfına göre reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkûmiyet, sanık ... hakkında beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Nüfus kaydına göre 26.02.1993 doğumlu olup, suç tarihinde 17 yaşı içerisinde bulunan mümeyyiz mağdure ..."ın yaşı itibariyle, babası olan müşteki ..."ın kamu davasına katılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeyerek müdahilliğine karar verilmesi, müşteki ... vekiline hükmü temyiz hakkı vermeyeceğinden, mağdur ... vekilinin ise, yüzüne karşı 01.11.2010 tarihinde verilen hükmü yasal süre geçtikten sonra 09.11.2010 tarihinde temyiz ettiği anlaşıldığından, temyiz istemlerinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 13.05.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Mağdure Sanığın zorla kendisine tecavüz ettiğini iddia etmektedir. Yapılan yargılamada, ilişkinin rıza ile olduğu kabul edilerek TCK.nın 104. maddesinden ceza tayini cihetine gidilmiştir. Mağdure 17 yaşında ve sanıktan şikâyetçidir. Mağdurenin vekili süresinde temyiz dilekçesi vermemiştir. Ancak mağdurenin babası davaya katılmış ve çıkan kararı da temyiz etmiştir. Dairemiz sayın çoğunluğu yaşı itibarı ile 17 yaşındaki mümeyyiz mağdurenin babasının davaya katılma ve buna bağlı olarak ta çıkan kararı temyiz hakkı bulunmadığından bahisle müşteki İlyas’ın temyiz istemenin reddine karar vermiştir.
Dairemizin bu kararının yerinde olmadığını düşündüğümden sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Şöyle ki;
1- Davaya katılmak isteyen mağdurenin öz babasıdır. MK. 339 ve devamı maddelere göre kendi çocuğuna karşı hukuken bakım ve gözetim yetki ve mükellefiyeti vardır. TCK.nın 233. maddesine göre aile hukukundan doğan bu mükellefiyetlerini yerine getirmediği takdirde cezai tehditle karşı karşıya kalmaktadır. Mağdureye karşı gerçekleşitirilen eylem, mağdure şikayetçi olduğu takdirde TCK.nın 104. maddesindeki suçu oluşturmaktadır. Olayımızda da mağdure şikâyetçidir. Bu durumda baba açısından kendi çocuğuna karşı gerçekleştirilen eylemde suçtan zarar gören olarak kabulü kadar doğal bir durum yoktur. Temyiz ve şikâyet konusunda sezgin kızı ile iradeleri de çelişmemektedir. Bu nedenlerle mağdurenin babasının davaya katılma ve çıkan kararı da temyiz hakkıvardır.
2- Öte yandan CMK.nın 262. maddesine göre de babanın yasal temsilci sıfatı ile de yasa yollarına başvurma hakkı vardır. Sanık yönünden düzenlenen bu maddenin usul hukukuna ait bir konu olması nedeniyle kıyasen mağdurenin yasal temsilcisi yönünden de uygulanmasının önünde hiçbir engel yoktur. Dosyamızda mağdurenin babası, Medeni Kanunun 339 ve devamı maddelere göre kendi çocuğunun yasal temsilcidir. CMK.nın 262. maddesine göre sanık haklarına kıyasen yasal temsilci olarak küçük mağdure lehine yasa yollarına başvurma hakkı vardır.
Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.