Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/5544 Esas 2014/10045 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/5544
Karar No: 2014/10045
Karar Tarihi: 23.10.2014

Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/5544 Esas 2014/10045 Karar Sayılı İlamı

5. Ceza Dairesi         2013/5544 E.  ,  2014/10045 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 4 - 2011/123729
    MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 22/12/2010
    NUMARASI : 2008/840 Esas, 2010/800 Karar
    SUÇ : Görevi kötüye kullanma

    İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak;
    Kooperatifin defter ve belgelerinin tutulmamasının 6103 sayılı Yasanın 2. maddesi delaletiyle suç tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 67/3. maddesinde yer alan, hükümden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı Yasanın 562. maddesinde düzenlenen fiili oluşturduğu gözetilmeyerek yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kabule göre de;
    5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek şekilde ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle ilgili kanun maddesindeki cezanın alt ve üst sınırları arasında takdir hakkının kullanılması, temel cezanın hak ve nesafete uygun bir şekilde tayin edilmesi gerekirken, çok daha vahim eylemlerde uygulanmadığı halde, işlenen fiillerde büyük ağırlık bulunmadığı da gözetilmeden, belirtilen ilkelere ve 5237 sayılı TCK"nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olarak, temel cezanın tayininde esas alınması mümkün olmadığı gibi adli sicil kaydına göre sabıkasız olduğu da anlaşılan sanığın sabıka kaydı da gerekçe gösterilip takdirde de hataya düşülerek temel cezanın azami hadden belirlenmesi suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
    Sabıkasız ve 1940 doğumlu sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sırasındaki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki etkileri gibi hususlar değerlendirilerek takdiri indirimin uygulanmasının gerekip gerekmediği, suçu işledikten sonraki yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği nazara alınıp, tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda oluşan kanaat değerlendirilerek cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine, kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine, her bir müessesenin unsurları ve koşulları yönünden dosya kapsamına göre irdeleme yapılarak somut gerekçeleri gösterilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, CMK"nın 147/1-e maddesi uyarınca susma hakkı bulunan, müdafii ile temsil edilip yargılamada tek celseye katılmış olan, duruşma tutanaklarına yansıtılmış olumsuz bir kişiliği gözlemlenmeyen sanık hakkında “.. bütün duruşma aşamalarına ve savunmasına yansıyan söylem ve davranışları, inkarcı tutumu ve bakış açısı göz önüne alınarak sanığın bir daha suç işlemeyeceği ve pişmanlık duyduğu yönünde vicdani kanaatin oluşmaması, eylemin yarattığı sosyal etki nedenleri ile sanığa verilen cezanın ertelenmesinin ve hakkında hüküm açıklaması geri bırakılmasının düşünülmediği ve uygun görülmediği ayrıca yargılama süresinde sanık lehine takdiri indirim nedeni olabilecek bir hususun tespit edilemediği ve bu yönde bir eğilimin oluşmadığı” şeklinde dosya kapsamıyla uyumlu ve yasal olmayan gerekçelerle anılan hükümlerin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
    18/05/2010 günlü dilekçe ile katılan vekilinin çekilmesi karşısında katılan yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
    Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-d maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
    Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 23/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara