Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2010/9744 Esas 2011/3481 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2010/9744
Karar No: 2011/3481
Karar Tarihi: 26.04.2011

Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2010/9744 Esas 2011/3481 Karar Sayılı İlamı

5. Ceza Dairesi 2010/9744 E., 2011/3481 K.

5. Ceza Dairesi 2010/9744 E., 2011/3481 K.

  • GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA
  • ZİMMET
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 247 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 155 ]
  • "İçtihat Metni"

    Zimmet suçundan sanık Hatice"nin yapılan yargılanması sonunda; eyleminin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun kabulü ile mahkumiyetine dair, (Söke Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 05.03.2009 gün ve 2004/101 Esas, 2009/46 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay"ca incelenmesi sanık müdafii ve katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

    3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu"nun 2. maddesine göre serbest muhasebecilerin sadece "...mevzuat hükümleri gereğince defter tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameler ile diğer belgeleri düzenlemek ve benzeri işleri yapmakla..." görevli kılındıkları, buna göre serbest muhasebecinin kayıtlarını tuttuğu mükellefin sigorta primi, vergi borcunu yatırmak veya diğer parasal işlerini takip etmek gibi bir görevinin bulunmadığı gibi bunun da ötesinde; Serbest Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği"nin 26.01.1996 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan Mecburi Meslek Kararları"na İlişkin Genelge"nin 1. maddesinde "Meslek mensuplarının müşteri adına üçüncü kişilere (Vergi Dairesi, SSK, Bağ-Kur ve benzeri kurumlara) ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun para, çek, senet ve bunun gibi mali değerlerini alamazlar" hükmünün düzenlenmiş olduğunun anlaşılması karşısında, katılan-mağdurun sanığa vergi ve prim borçlarını yatırması İçin para tevdi etmesinin muhasebecilik mesleğini icra etmeyen herhangi bir üçüncü kişiye para tevdi etmesinden hukuken bir farkının bulunmadığı, söz konusu tevdinin aradaki hizmet ilişkisinden değil sanığın şahsına duyulan güvenden kaynaklandığı anlaşıldığından, tebliğnamede eylemin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı yönündeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

    Delillerle iddia ve savunma duruşma gözönünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan sanık müdafii ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün (ONANMASINA), 26.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara