Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2008/7134 Esas 2012/3644 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2008/7134
Karar No: 2012/3644
Karar Tarihi: 11.04.2012

Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2008/7134 Esas 2012/3644 Karar Sayılı İlamı

5. Ceza Dairesi         2008/7134 E.  ,  2012/3644 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

    İddianamenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 163/2. (5271 sayılı CMK"nın 170.) maddesi uyarınca iddianamede "sanığın açık kimliği, ..." gösterilmesi zorunlu olduğu, aynı Kanunun 150. (5271 sayılı CMK"nın 225.) maddesinde "tahkikat ve hüküm yalnız iddianamede beyan olunan suça ve zan altına alınan şahıslara hasredilir" hükmü nazara alınarak nüfus kaydına uygun tanzim edilmeyen iddianamede düzeltme yaptırılıp ve kayda uygun sabıka kaydı getirtilerek hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi ve gerekçeli karar başlığında sanığın doğum tarihinin hatalı yazılması,

    CMK"nın 232/2-c maddesine aykırı olarak gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği yerin gösterilmemesi,

    Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141, 5271 sayılı CMK"nın 34/1, 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay"ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden gerekçeden yoksun hüküm kurulması,

    Kabule göre de;

    Dairemizce de benimsenen ve ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 24/03/1998 gün 50/105, 01/06/1999 gün 137/146, 10/10/2000 gün 175/193, 23/10/2001 gün 226/227 ve 30/05/2006 gün 173/145 sayılı Kararlarında ve benzer nitelikteki içtihatlarında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK"nın 225. (1412 sayılı CMUK"nın 257 ve 150.) maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup 08/02/2005 günlü iddianame ile 46.969,54 liranın sanık tarafından zimmete geçirildiğinden bahisle kamu davası açılmış olması karşısında  bilirkişi raporunda belirtilen zimmet miktarının tamamı ile ilgili olarak ayrı bir dava açılmadan karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,                   

    E... Üniversitesi Genel Sekreterliğinin 07/01/2005 gün ve 388 sayılı yazısı ile yapılan incelemede; masraf makbuzu asılları ve Hukuk Müşavirliği dosyalarının karşılaştırıldığı, dosyadan miktarı belirlenemeyen harcamaların mahkeme kalemleriyle yapılan görüşmeler ve bu kalemlerde bizzat yapılan incelemeler neticesinde belirlenebildiği, birçok harcamanın hayali olduğu, bazı harcamaların E... Üniversitesi Rektörlüğüne ait olmayan dosyalar için yapıldığı, bazı masraf makbuzlarında tahrifat yapıldığı, bazı makbuzların onay kısımlarının boş olduğu, bazı makbuzlarda imza ve mühür bulunmadığının, 30/03/2005 gün ve 1096 sayılı yazı ile de; masraf makbuzu asılları ve İcra Müdürlüklerindeki dosyaların karşılaştırıldığı, birçok harcamanın hayali olduğu, bazı harcamaların E... Üniversitesi Rektörlüğüne ait olmayan dosyalar için yapıldığı, bazı masraf makbuzların yapılan harcamaların asıl harcama miktarının üstünde gösterildiği, bazı makbuzlarda farklı İcra Müdürlüğüne ait kaşe kullanıldığı, onaylayan kimsenin adı soyadı ve unvanı bulunmadığının bildirilmesine karşın katılan kurumun Hukuk Müşavirliğinde Avukat olarak çalışan tanıklar S... B... ve S... Ç..."ın beyanlarında takip ettikleri dosyalardaki masrafları bildiklerini sanık tarafından düzenlenen sarf cetvellerindeki miktarların bu nedenle fazla olduğunu anladıklarını ifade etmeleri karşısında yapılan ya da yapılacak masraflara ilişkin bilgi ve belgelerin katılan kurumun hukuk müşavirliğinde bulunup bulunmadığı hususu araştırılıp zimmetinin daire dışı bilgi, belge ve araştırmaya ihtiyaç duyulmadan belirlenip belirlenemeyeceği tespit edilip gerektiğinde bu hususta bilirkişi kurulundan ek rapor alındıktan sonra suç vasfının belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması,

    5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK"nın 34 ve 230. maddelerine uygun olarak lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçlarının birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesinin gerektiği ve sanık lehine olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK"nın 212. maddesindeki "sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hemde ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur" şeklindeki düzenleme nedeniyle, sanığın eylemlerinde iğfal kabiliyeti de irdelenerek sahtecilik suçunun unsurlarının bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve sahteciliğin varlığının kabulü halinde bu suçtan da mahkümiyet hükmü kurularak, sanık müdafii Av. H. A... A..."ın E... Üniversitesi Rektörlüğüne hitaben yazmış olduğu 18/01/2005 tarihli dilekçesinde sanık hakkında kendi ihbarına binaen soruşturmaya  başlandığını, kurum zararını derhal ödemelerinin zarar miktarı belli olmadığı için bu aşamada mümkün olmadığını, zararın belirlenmesi durumunda kurum zararını ödemeye hazır olduklarını ifade ettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere soruşturma aşamasında 03/02/2005 tarihinde 10.480.00. TL, idarece kurum zararının açıklanmasından sonra 18/03/2005 tarihinde 36.489.54 TL, daha sonra 30/03/2005 tarihinde de 18.600.00. YTL daha yatırılarak toplam 65.569.54. TL paranın yatırıldığının anlaşılması karşısında ödeme iradesinin kovuşturma aşamasından önceye yönelik olup olmadığı da karar yerinde tartışılıp, sonucuna göre lehe kanunun belirlenmesi gerektiğinin nazara alınmaması,

    Sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 53/1. maddesi uyarınca uygulama yapılırken aynı maddenin 3. fıkrası gözetilmeksizin 53/1-c madde ve bendinde sayılan kendi altsoyu üzerindeki  velayet  hakkı,  vesayet  veya  kayyımlığa  ait  hakların  koşullu salıverilmeye kadar kısıtlanması yerine infaz süresince yoksun bırakılma kararı verilmesi,

    Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,

    Kanuna aykırı, sanık müdafiin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün belirtilen nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/04/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara