Esas No: 2020/2897
Karar No: 2022/434
Karar Tarihi: 17.01.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2020/2897 Esas 2022/434 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2020/2897 E. , 2022/434 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : İhaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, rüşvet alma ve rüşvet verme
HÜKÜM : Beraat, mahkumiyet
EK TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Onama
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK'nin 260/1. maddesine göre ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından açılan kamu davalarında katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Yasa'nın 18. maddesindeki düzenlemenin verdiği yetkiye ve CMK'nin 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin katılma isteminin KABULÜNE, rüşvet verme suçundan doğrudan zarar görmeyen Milli Savunma Bakanlığının bu suçtan kurulan beraat hükümlerine ilişkin temyiz talebi ile sanıklar ... ve ... müdafin tayin olunan ceza miktarına göre yasal koşulları bulunmayan duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 317 ve 318. maddeleri gereğince ayrı ayrı REDDİNE, başvurularının kapsamına göre incelemenin; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik müdafilerin, hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık ...'in, sanıklar hakkında ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma ve rüşvet alma suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik katılanlar Hazine ve bakanlık vekillerinin, ayrıca sanıklar hakkında rüşvet verme suçundan verilen beraat hükümlerine ilişkin katılan Hazine vekilinin, sanıklar hakkında rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından kurulan beraat hükümlerine dair aleyhe ve iddianamede yer alan 5 numaralı ihaleye fesat karıştırma eylemi hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik ise O yer Cumhuriyet savcısının sanıklar lehine olan temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Tebliğname başlığında ismine yer verilen sanıklardan ... hakkında tehdit, ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ise ihaleye fesat karıştırma suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar ile ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz talebinin bulunmadığı, ayrıca ... hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik müdafin temyiz isteminin olmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında edimin ifasına fesat karıştırma suçundan verilen beraat ile iddianamede yer alan 1, 2, 3, 7, 8 ve 11 numaralı eylemler yönünden sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından kurulan beraat hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılanlar vekilleri ile O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Ölen sanıklar dışında kalan bir kısım sanıklar hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan verilen beraat ve mahkumiyet, iddianamede yer alan 4, 5, 6 ve 9 numaralı eylemler açısından sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından kurulan beraat, 9 numaralı rüşvet eylemi yönünden sanıklar ... ve ... ile 10 numaralı rüşvet eylemi bakımından sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İddianamede 5 numaralı ihaleye fesat karıştırma eylemi olarak yer alan ve mahkumiyet kararı verilen eylem yönünden iletişimin tespitine yönelik tutanakların içeriği doğrultusunda varsayımsal olarak kurum zararı tespit edilemeyeceği ve dava konusu tüm ihaleler nedeniyle kurum zararı oluşmadığı nazara alındığında sanıklara isnat edilen ihaleye fesat karıştırma eylemlerinin sübutu halinde 5237 sayılı TCK'nin 6459 sayılı Yasa'nın 12. maddesiyle değişik 235/3-b maddesi kapsamında düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturacağı, diğer yandan rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarına ilişkin ise taraflar arasında işin yapılmasından önce veya yapılması sırasında rüşvet anlaşması yapıldığına dair dosya kapsamında yeterli delil bulunmadığı gibi 5237 sayılı TCK'nin, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "Rüşvet, bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, bu açıklamalar doğrultusunda rüşvet ilişkisine konu eylem hakkında yapılan ceza yargılaması sonucunda beraat hükümleri kurulduğu hallerde rüşvet suçu ile ilgili olarak sanıkların meşru zeminde bulunduğunun kabulü gerekeceği, buna bağlı olarak da kamu görevlisi olan sanıkların haklarındaki isnadın sübutu halinde suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nin mülga 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama, kamu görevlisi olmayan sanıklara yönelik isnatların ise TCK'nin 40/2. maddesi uyarınca özgü suç niteliğindeki bu suça azmettirme veya yardım etme suçlarını oluşturacağı gözetildiğinde; bu suçların söz konusu maddelerde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 8 yıllık asli ve 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, sanıklar hakkında beraat kararı verilen eylemler yönünden zamanaşımını kesen son işlem olan 10/08/2010 ve 11/10/2011 tarihli sorgular ile inceleme günü arasında 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiği, sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilen eylemler bakımından ise suç tarihleri olan 27/10/2009, 28/10/2009, 07/12/2009, 14/12/2009, 31/12/2009 ve 11/01/2010 tarihleri ile inceleme günü arasında 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından hükümlerin 5237 sayılı TCK'nin 7/2 ve 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar haklarında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan tüm hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...'ın hükümden sonra sırasıyla 09/01/2017, 02/02/2017, 10/09/2019, 29/05/2020 ve 08/01/2022 tarihlerinde öldükleri UYAP sisteminden temin edilen nüfus kayıtlarından anlaşıldığından, bu hususlar mahallinde araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK'nin 64 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri uyarınca bir karar verilmesi lüzumu,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekillerinin, O yer Cumhuriyet savcısının ve sanıklar ... ile ... müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 17/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.