Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/20991 Esas 2014/18977 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/20991
Karar No: 2014/18977
Karar Tarihi: 25.12.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/20991 Esas 2014/18977 Karar Sayılı İlamı

18. Hukuk Dairesi         2014/20991 E.  ,  2014/18977 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Gemlik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 04/09/2013
    NUMARASI : 2012/368-2013/831

    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Ancak;
    1-Kamulaştırma Yasası"nın 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmazın dava tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup, bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşıdığından; bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi olduğu belirlendikten sonra etrafında bulunan havuzlardan alınan sularla sulandığı belirtilmiş ise de; sulamanın dava konusu taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yapılan sulamanın başkasının taşınmazındaki bir havuzdan yapılıyor olması durumunda bu sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için kaynak üzerinde dava konusu taşınmaz lehine bir irtifak hakkı kurulmuş olması gerektiğinden bunun varlığı ve suyun yeterliliği gibi hususlarda ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılıp belirlenmeden, pompalama ile sulama varsa buna ilişkin yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden düzenlenen bilirkişi kurulu raporu esas alınarak karar verilmesi,
    Mahkemece; bilirkişi kurulundan, yukarıda belirtilen hususlarda ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması,
    2-Dava konusu taşınmazın anayollara ve Gemlik ilçesine yakın olması, Gemlik ilçesinin ihracat merkezi özelliği taşıması gibi hususların tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinde en fazla % 50 oranında objektif değer artışına neden olabileceği düşünülmeden, 8088 ve 8086 parsel için %90, 5482 parsel için %80 oranında objektif değer artışı uygulanarak hüküm kurulması,
    3-Kamulaştırma Kanunu"nun 12. maddesine göre kısmen kamulaştırma yapılması durumunda kamulaştırma bedeli tespit edilirken kamulaştırılmayan (arta kalan) kısmın değerinde kamulaştırma nedeniyle eksilme meydana gelirse bu eksilen değer miktarının kamulaştırma bedeline ilave edileceği öngörülmüştür.
    Dava konusu 5482 parsel sayılı taşınmaz 1.840 m² olup 642,59 m²"sinin kamulaştırıldığı geriye 1.197,41 m² kaldığı, kamulaştırılan alan dışında kalan bölümün gerek yüzölçümü gerekse konumu ve geometrik durumu itibariyle kullanım bütünlüğü bozulduğundan arta kalan kısımda değer kaybı olacağı düşünülmeden, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda değer kaybı verilmeyerek düşük kamulaştırma bedeli belirlenmiş olması,
    4-Davalılardan M.. M.."ın tapu kayıt maliki ile arasında irtibat bulunup bulunmadığı araştırılmadan bu kişi hakkındaki davanın da kabulüne karar verilmiş olması,Doğru görülmemiştir.
    Ayrıca;
    5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
    Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
    Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden bir kısım davalılara iadesine, 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara