Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/14010 Esas 2014/18396 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/14010
Karar No: 2014/18396
Karar Tarihi: 16.12.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/14010 Esas 2014/18396 Karar Sayılı İlamı

18. Hukuk Dairesi         2014/14010 E.  ,  2014/18396 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kırıkhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 29/11/2012
    NUMARASI : 2011/340-2012/860

    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    1-Kamulaştırma Yasası"nın 11.maddesi hükmüne göre, bedel tespit davalarında öncelikle kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihindeki vasfının (arsa veya arazi) belirlenmesi, arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri, taşınmaz arazi vasfında ise değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlara göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınmak suretiyle değerinin belirlenmesi gerekir. Dosyaya getirtilen belediye başkanlığı yazılarına göre dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar plan veya mücavir alan içerisinde olmadığı, belediye ve diğer alt yapı hizmetlerinden faydalanmadığı, etrafının meskun olmadığı anlaşılmaktadır.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtay"ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskun olduğu için veya meskûn hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd.) yararlanan ve meskûn yerler arasında yer alması gerekir. Dava konusu taşınmazın yukarıda belirlenen özellikleri nedeniyle "arsa" niteliğinde kabulüne olanak yoktur. Taşınmazın üzerinde bulunan çok sayıda zeytin, nar, kayısı ve incir vb. ağaçların kamulaştırılan alanda bulunuş şekillerine göre taşınmaza kapama meyve bahçesi niteliği verip vermediği hususu da araştırılarak taşınmazın kapama meyve bahçesi veya arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak bedel belirlenmiş olması,
    2-Davacı idare tarafından kamulaştırma sınırlarında değişiklik yapılarak kamulaştırma miktarının düşürülmesine karar verildiği ve buna ilişkin evrakın sunulduğu anlaşıldığından bu yeni duruma göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
    3-Dava konusu taşınmaz hakkında Kamulaştırma Kanunu"nun 27.maddesi uyarınca acele el koyma kararı verildiği anlaşıldığından, bloke edilen paranın hesaplanan kamulaştırma bedelinden mahsup edilmesine ilişkin hüküm kurulmaması,
    4-Taşınmaz kamulaştırmadan önce de yola cepheli olduğundan kamulaştırmadan arta kalan kısımda değer artışı olmayacağı dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekirken arta kalan alanda %1 oranında değer artışı olduğu düşüncesi ile ödenmesi gereken kamulaştırma bedelinden indirim yapılması,
    Doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de;
    5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
    Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
    Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara