Esas No: 2019/1167
Karar No: 2022/2240
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2019/1167 Esas 2022/2240 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2019/1167 E. , 2022/2240 K.Özet:
Çiftçi Mallarını Koruma başkanı ve mahalle muhtarı olan sanık, çıkan yangın sonucu tarlasındaki üzüm bağları ve badem ağaçları zarar gören Hazine'ye verilmek üzere yangının çıkmasına sebebiyet verdiği iddiasıyla suçlanmıştır. Ancak, sanığın suçu olan nitelikli zimmet suçunun yerine basit zimmet suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Sanık, suçu TCK'nin 257/1. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu için, zamanaşımı nedeniyle kamu davası düşürülmüştür. 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun da suçun yasal tevdi unsuru gerçekleşememesi nedeniyle yetersiz kalmıştır. Kanun maddeleri: TCK'nin 257/1. maddesi, 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi, CMUK'un 321. maddesi, 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇTAN ZARAR GÖREN : Hazine
SUÇ : Nitelikli zimmet
HÜKÜM : Basit zimmet suçundan mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Suçtan zarar gören Hazine vekilinin 28/11/2018 tarihli dilekçesinin münhasıran katılma ve hükmün onanması istemine yönelik olduğu ve temyiz iradesi içermediği nazara alınarak incelemenin sanığın temyiz itirazları ile sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suç tarihinde Çiftçi Mallarını Koruma başkanı ve mahalle muhtarı olan sanığın, çıkan yangın sonucu tarlasındaki üzüm bağları ve badem ağaçları zarar gören katılana verilmek üzere yangının çıkmasına sebebiyet verdiği iddiasıyla ...'ndan makbuzsuz ve kayıtsız olarak tahsil ettiği 595 TL parayı katılana vermemesi şeklindeki eyleminin 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun'a göre yasal tevdi unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle sübutu halinde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabileceği, bu suçun TCK'nin 257/1. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi olan 01/09/2006 ile inceleme günü arasında bu sürenin durma süresi eklendiğinde dahi gerçekleştiği anlaşıldığından, 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkında açılan kamu davasının aynı Yasa'nın 322 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri gereğince zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE 24/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.