Esas No: 2022/2135
Karar No: 2022/3456
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2022/2135 Esas 2022/3456 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2022/2135 E. , 2022/3456 K.Özet:
Sanık zincirleme rüşvet suçu nedeniyle mahkum olmuştur. Ancak, mahkeme zincirleme icbar suretiyle irtikap suçu nedeniyle beraat kararı vermiştir. Yargıtay'ın incelemeleri sonucu, mahkumiyet hükümleri onanırken, sanığın 14 kez rüşvet aldığına dair karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, daha sonra 53/1-a maddesi gereği sanığın hak ve yetkilerini kötüye kullanarak suç işlediği gerekçesiyle itirazda bulunmuştur. Daha sonra Ceza Genel Kurulu'nun bir kararı göz önünde bulundurularak, zincirleme suça artırım yapılmak yerine, ayrı suçlar şeklinde hükümler kurulması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca 53/5. maddesi uyarınca, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar sanığın hak ve yetkilerinin kullanılmasının yasaklanması gerektiği belirtilmiştir. Gerekçeli kararda katılan ve vekilinin ad ve soyadına yer verilmemesi CMK'nin 232/2-b maddesine aykırı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin bir kararı sonrası TCK'nin 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Sonuç olarak, sanığın mahkumiyet hükümleri bozulmuştur ve infazı durdurulmuştur.
Kanun maddeler
"İçtihat Metni"
Zincirleme rüşvet alma ve zincirleme icbar suretiyle irtikap suçlarından sanık ...'ın yapılan yargılaması sonunda; zincirleme rüşvet alma suçundan mahkumiyetine ve icbar suretiyle irtikap suçundan beraatine dair Muş Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26/12/2008 tarihli ve 2008/213 Esas, 2008/378 sayılı Kararın temyizi üzerine Dairemizin 02/12/2009 tarihli ve 2009/9322 Esas, 2009/13469 sayılı Kararı ile mahkumiyet hükmünün onanmasına, beraat hükmünün bozulmasına karar verilmesi sonrasında 24/03/2010 tarihli ve 2010/38 Esas, 2010/72 sayılı Karar ile sanığın para alınan kişi sayısınca olmak üzere 14 kez rüşvet alma suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümlerin temyizi üzerine Dairemizin 14/03/2011 tarihli ve 2010/11917 Esas, 2011/1960 sayılı Kararı ile mahkumiyet hükümlerinin onanmasına karar verildiği, Dairemizin 02/12/2009 ve 14/03/2011 tarihli onama kararlarına karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 17/03/2022 tarihli ve KD - 2022/27242 sayılı yazısı ile itiraz isteminde bulunulması üzerine dosya Daireye verilmekle incelendi;
Uyap sistemi üzerinden yapılan sorgulamada Dairemizin 28/03/2013 tarihli, 2012/14521 Esas ve 2013/2415 sayılı Kararına konu dosyanın 1 çuval, 1 ana dosya ve 5 ek dosyadan ibaret olduğu ancak itiraz incelemesi için gönderilen dosyanın ana dosya ve üç ek dosyadan oluştuğu anlaşılmakla birlikte sübuta ilişkin itiraz bulunmayan dosyada mevcut evrakın Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı yönünden inceleme yapmaya yeterli ve elverişli olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Yargıtay C.Başsavcılığının itiraz nedenleri yerinde görüldüğünden itirazın KABULÜNE, Dairemizin 02/12/2009 tarihli ve 2009/9322 Esas, 2009/13469 ile 14/03/2011 tarihli ve 2010/11917 Esas, 2011/1960 sayılı Onama Kararlarının KALDIRILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 sayılı Kararında da benzer şekilde belirtildiği üzere, rüşvet suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlenmiş olması karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin suçun mağduru değil zarar göreni olacağı nazara alındığında; sanık hakkında tek suçtan hüküm kurulup zincirleme suç nedeniyle TCK'nin 43. maddesi uygulanmak suretiyle artırım yapılarak ceza belirlenmesi yerine eylemlerinin ayrı suç olarak kabulüyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Yüklenen suçu TCK'nin 53/1-a madde-fıkra-bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında, 53/5. maddesi uyarınca, ayrıca, cezasının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
Gerekçeli karar başlığında katılan ve vekilinin ad ve soyadına yer verilmeyerek CMK'nin 232/2-b maddesine muhalefet edilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nin 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, O yer Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 24/03/2010 tarihli mahkumiyet hükümleri yönünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla, hükümlerin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma ilamının içeriği, atılı suç için öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, tutuklu-hükümlü kaldığı süre nazara alınarak infazın durdurulmasına ve sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü bulunmadığı takdirde salıverilmesi için yazı yazılmasına 31/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.