Esas No: 2019/4755
Karar No: 2022/3828
Karar Tarihi: 14.04.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2019/4755 Esas 2022/3828 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2019/4755 E. , 2022/3828 K."İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet
HÜKÜM : Beraat
EK TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Onama
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK'nin 260/1. maddesine göre iddianame yerine geçen görevsizlik kararı ile zimmet suçundan açılan kamu davasında katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanun'un 18. maddesindeki "...Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır" düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK'nin 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin sanıklar hakkında zimmet suçundan açılan kamu davasına katılan olarak KABULÜNE, suçtan doğrudan zarar görmeyen ... ve ...'ın kamu davasına katılma hakkının bulunmadığı, usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükümleri temyiz hakkı vermeyeceği anlaşıldığından, adı geçenler vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 317. maddesi uyarınca REDDİNE, CMK'nin 260/1. maddesine göre Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının temyiz hakkı bulunduğu gözetilerek incelemenin katılan Hazine ve suçtan zarar gören ... vekilinin sanıklar haklarında kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklara yüklenen eylemlerin sübutu halinde basit zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarını oluşturacağı, basit zimmet suçunun suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nin 202/1. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 102/3 ve 104/2. maddeleri gereğince on beş yıllık, keza görevi kötüye kullanma suçunun da 765 sayılı TCK'nin 240. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen yedi yıl altı aylık ilaveli dava zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, son suç tarihi olan 2004 yılı ile inceleme günü arasında bu sürelerin gerçekleştiği, zamanaşımını kesen başkaca bir sebebin de bulunmadığı anlaşıldığından, hükümlerin 5237 sayılı TCK'nin 7/2 ile 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE DÜŞMESİNE 14/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.