Esas No: 2020/6684
Karar No: 2022/4092
Karar Tarihi: 20.04.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2020/6684 Esas 2022/4092 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2020/6684 E. , 2022/4092 K."İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
KATILANLAR : Hazine, ...
SUÇ : Zincirleme basit zimmet
HÜKÜM : Eylemin zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu kabulüyle mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde Sakarya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğünde icra satış servisinde icra memuru olan sanığın kuruma borcu olan işverenlere ait araç ve gayrimenkullerin icra yoluyla satışından elde edilen bedelleri tahsil ettiği halde bir kısmını kurum hesaplarına yatırmayarak uhdesinde tuttuğu, bir kısmını ise kurum hesaplarına geç yatırdığı ve bu suretle zincirleme nitelikli zimmet suçunu işlediği kabul edilen somut olayda; kurum tarafından verilen 13/04/2016 tarihli ve E.2173386 sayılı cevabi yazıda; 31/01/2012 tarihinde kurum vezneleri kapatıldığından bu tarih itibarıyla sanığın nakit para tahsil yetkisi bulunduğunun belirtilmesi karşısında, sanığın 31/01/2012 tarihi öncesinde yetkisi bulunmadan tahsil ettiği paraları mal edinme şeklindeki eylemlerinin hizmet ilişkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş para hakkında işlenmesi nedeniyle TCK'nin 155/2, 43. maddelerinde düzenlenen zincirleme şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu, 31/01/2012 tarihinden sonra tahsil yetkisi dahilinde gerçekleşen eylemlerinin ise zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülüp yazılı şekilde sadece zimmet suçundan hüküm kurulması,
Kabule göre de;
UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık hakkında Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/225 Esas sayılı dosyası kapsamında zimmet suçundan kamu davası bulunduğu anlaşılmakla, mümkünse davaların birleştirilmesi, aksi takdirde anılan dosyanın onaylı ve okunaklı bir suretinin bu dosya arasına alınması, eylemler arasında suç ve iddianame tarihlerine göre hukuki kesinti oluşup oluşmadığının ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının saptanması sonrasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa verilecek cezada 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra varsa kesinleşen dava dosyasında verilen cezanın bu cezadan mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5237 sayılı TCK'nin 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar, aynı Kanun'un 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" şeklindeki yasal düzenleme, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, suç kastındaki yoğunluk, suç konusunun önem ve değeri, eylem sayısı, meydana gelen zararın ağırlığı gözetilerek ilgili kanun maddesindeki hapis cezası ile zincirleme suç nedeniyle yapılacak artırımda alt ve üst sınırlar arasında takdir hakkının kullanılması gerekirken yazılı şekilde temel cezanın ve TCK'nin 43/1. maddesine göre yapılan artırımın alt sınırdan belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,
5271 sayılı CMK'nin 225/1. maddesinde "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir" şeklinde yer alan düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu nazara alındığında, sanık hakkında düzenlenen 12/10/2015 tarihli ve 2015/6638 Esas sayılı iddianamede; hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre sübutu kabul edilen "Sakarya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğünün 2011/1 ve 2013/10 sayılı icra satış dosyalarında tahsil edilen satış bedellerinin sanığın uhdesinde kaldığı" şeklindeki eyleme yönelik açılmış bir dava bulunmadığı ve bu hususta dava da açtırılmadığı halde, yargılamaya devamla bahse konu fiile ilişkin olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi suretiyle CMK'nin 225. maddesine aykırı davranılması,
Kullanma zimmeti niteliğindeki eylemler yönünden zimmetin konusunu geçici süre kullanılan paradan bu süre içinde elde edilebilecek nemanın oluşturacağı nazara alındığında, suç tarihlerinde sanığın uhdesinde kasten tuttuğu kabul edilen paraların miktarı ve süresine göre elde ettiği nema tutarının da hesaplattırılarak temellük zimmetine konu miktara ilave edilmesi ile toplam zimmet miktarının tespiti gerektiğinin düşünülmemesi,
Kamu görevlisi olan sanığın TCK'nin 53/1-a madde-fıkra-bendindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlediği suç nedeniyle hakkında aynı Kanun'un 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, katılan ... vekili ile sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 20/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.