Esas No: 2014/18587
Karar No: 2014/16383
Karar Tarihi: 17.11.2014
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/18587 Esas 2014/16383 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Davacı ... ile davalılar ... İl Özel İdaresi"ne izafeten ... vd. aralarındaki kamulaştırmasız el koymadan dolayı taşınmaz bedelinin tahsili davasına dair ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 31.12.2012 günlü ve 2011/616-2012/807 sayılı hükmün bozulması hakkında Dairece verilen 28.05.2013 günlü ve 2013/5466-9199 sayılı ilama karşı davacı vekili ile davalılardan ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesi ile eklerinin ve tüm dosya kapsamının yeniden incelenmesi sonucunda,
Kamulaştırma Kanununa 5999 Sayılı Kanunla eklenen ve 30.06.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Geçici 6. maddesinde “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır” hükmü getirilmiş, 25. 02. 2011 tarihinde resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanunun Geçici 2. maddesiyle de “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır” denilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 22. 02.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 01.11.2012 tarih ve 2010/83 Esas-2012/169 Karar sayılı kararı ile uzlaşma dava şartı sayılmış, 6111 Sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi ise iptal edilmiş ancak iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra kanunlaşan ve 11.06.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 Sayılı Kanunun 21. Maddesi ile Kamulaştırma Kanununun Geçici 6. maddesi değiştirilmiştir. Değiştirilen Geçici 6. maddenin 1. fıkrasında “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır.
Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.” denilmiş, 10 fıkrasında ise “Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda açıklanan bu düzenlemeler karşısında 09/10/1956 tarihi ile 04/11/1983 tarihi arasında el atılan taşınmazlar için 6487 Sayılı Yasanın yayımlanmasından sonra açılan davalarda uzlaşma dava şartı olarak kabul edilmekte, öncesinde açılan davalar için ise uzlaşma yoluna başvurulması için üç aylık süre öngörülmekle birlikte uzlaşmaya başvurulması zorunluluk haline getirilmemektedir. Buna göre 6487 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce açılan davalar için uzlaşmaya gidilmemesi nedeniyle davaların reddi yoluna gidilemeyeceğinden, mahkemelerce işin esasına girilerek gerekli araştırmalar yapılıp sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Dava konusu somut olay incelendiğinde, kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davasının yukarıda açıklanan yasa maddesinin yürürlüğe girmesinden önce 30.09.2011 tarihinde açıldığı ve yasanın yürürlüğe girdiği tarihte derdest olan davalarla ilgili olarak uzlaşma yoluna başvurulması isteğe bağlı olduğu, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde kullanılacak bu hakka ilişkin sürenin geçtiği de dikkate alındığında; Dairemizce uzlaşma yoluna gitmek üzere ilgili idareye başvuru şartı yerine getirilmeden dava açılması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yönünde yapılan bozma kararının, bozma kararından sonra yürürlüğe giren yukarıda açıklaması yapılan yasal düzenleme karşısında kaldırılması gerektiği
ancak bu kez aşağıda yazılı nedenlerle bozulması gerektiği anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 28.05.2013 gün ve 2013/5466-9199 sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dava konusu taşınmazın diğer paydaşları tarafından ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi"ne açılan 2011/447 Esas-2012/162 Karar sayılı kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası Yargıtay 5. Hukuk Dairesi"nin incelemesinden geçerek onanmış ve karar düzeltme istemi 2013/1862 Esas, 2013/5223 Karar sayılı kararı ile reddedilerek 25.03.2013 tarihinde kesinleşmiş; yine ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi"ne açılan 2011/436 Esas, 2013/114 Karar sayılı kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası ise Yargıtay 18. Hukuk Dairesi"nin 2014/8043 Esas, 2014/11519 Karar ile onanarak 09.09.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Her iki paydaşın dosyasında da dava konusu taşınmazın Ticaret ve Sanayi Odası Okulu yapılmak suretiyle fiilen el atılan 4868,94 m²"lik bölümü dışında kalan 5845,54 m²"lik bölümünde fiili el atma bulunmasa da bu kısım imar planında okul gelişme alanında kaldığından dolayı proje bütünlüğü kapsamında değerlendirilmiş, tamamı için
... İl Özel İdaresi"nin sorumluluğunun kabul edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre kesinleşen paydaş dosyalarının Yargıtay uygulamalarına göre bu davada güçlü delil niteliğinde kabul edilmesi ve bu dosyalarla çelişki oluşturmayacak şekilde değerlendirme yapılması gerektiği dikkate alınmadan yetersiz araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-6360 sayılı Yasa hükümleri uyarınca il özel idarelerinin tüzel kişiliği sona erdiğinden davalı sıfatının devam edip etmeyeceği hususu araştırılarak devir ve tasfiye işlemlerinin ardından il özel idaresi yerine geçecek ilgili idareye husumetin yönlendirilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
3-11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7. ve 13. fıkralarında getirilen "Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir." ve "... bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." düzenlemeleri karşısında maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve karar ve ilam harcının maktu olarak alınması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme harçlarının istek halinde düzeltme isteyenlere iadesine, 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.