19. Hukuk Dairesi 2014/8915 E. , 2014/12239 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleştirilen alacak - itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 2008 yılından beri ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin birtakım demirbaş malzemeleri 23/07/2008 tarihinde davalıya fatura ile sattığını, davalının dava konusu menkullerin bedelini ödeyemediğini, bu nedenle 20/11/2009 tarihli iade faturası ile borçlarından birkısmına karşılık olmak üzere dava konusu menkul malları müvekkiline geri sattığını, bu durumu ... formu ile vergi dairesine de bildirmesine rağmen malları halen teslim etmediğini belirterek, bahse konu faturada yazılı menkul malların müvekkiline ait olduğunun tespitine ve teslimine, muarazanın önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davasında ise, müvekkiline iade faturası ile satılan menkullerin iade edilmediği gibi bedelinin de ödenmediğini, bunun yanısıra cari hesap alacağı da olduğunu, davalının borca batık durumda olduğunu, cari hesap alacağının tahsili için ... 28. İcra Müdürlüğü"nün 2010/2875 sayılı dosyasından icra takibi yapılmış ise de itiraz üzerine durduğunu beyanla, itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, birleşen davaya verdiği ıslah dilekçesinde istemini 138.882,90-TL daha arttırdığını beyan etmiştir.
Davalı vekili, davacının, müvekkili şirketin azledilen muhasebecisi olan ... ile işbirliği içinde hareket ederek sahte faturalar düzenlediğini, dosyaya sunulan iade faturası ve diğer mal satışlarına dair 4 adet faturanın sahte olduğunu, imzaların müvekkili şirket yetkilisi ..." a ait olmadığını, bu konuda savcılığa şikayette bulunduklarını, muhasebeci ..."a verilen vekaletnamede müvekkili şirket adına fatura düzenleme yetkisinin olmadığını, anlaşmazlık çıkması üzerine davacı şirketin, müvekkili şirketi kağıt üzerinde bırakacağını ve evraklarda borçlandırdığını beyan ettiğine dair tanıkları olduğunu, davacının müvekkili şirketi demirbaş mallarını satış ya da iade gibi göstermek suretiyle borçlandırdığını, sahte iade faturasına konu malların davacıya ait olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiş, birleşen davada ise, davacının sunduğu cari hesap föyünü kabul etmediklerini, tek taraflı düzenlendiğini, davacı tarafça sunulan 18/03/2010 tarihli muavin defter listesi altında isim ve imzası bulunan muhasebecinin müvekkili tarafından daha önceden azledildiğini, faturaların sahte olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, grafolog bilirkişi raporunda 20/11/2009 tarihli iade faturasındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığının bildirildiği, esasen davalı muhasebecisi ..." ın da savcılık beyanında, davalı şirket yetkilileri talimatı doğrultusunda bu fatura ile diğer bir kısım faturayı kendisinin düzenlediğini belirtmiş olduğu, bu şahıs azledilmişse de, fatura tarihlerinin azilden çok önceye ait olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporları da dikkate alındığında; asıl davada; dava konusu menkullerin davalı tarafından davacıya iade edilmesi gerekirken edilmediği, davalı şirkete atfen düzenlenen 20/11/2009 tarihli faturanın
her ne kadar şirket yetkilisi tarafından değil de şirket yetkilisi tarafından o dönem vekaletname ile yetkilendirilen muhasebeci tarafından düzenlendiği anlaşılmış ise de, raporda da belirtildiği şekilde fatura tanzim edenin illa şirket yetkilisi olması gerekmediği, davacının da bu faturayı usulünce tuttuğu ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, davalının ticari defterlerinin ise boş olduğu, öte yandan bu faturanın Ba-Bs formu ile vergi dairesine bildirilmiş de olduğu, bu itibarla asıl davanın kabulüne karar vermek gerektiğinden, (KDV dahil) 37.814,87-TL tutarında olan ve ekli faturaya konu menkul malların davacıya teslimine, birleşen davada ise; davacının takip tarihi itibariyle usulünce tuttuğu ticari defterlerine göre davalıdan 188.882,90 TL alacaklı olduğu, bu miktara asıl davadaki faturanın da dahil olduğu, işbu fatura bedelinin mahsubu ile bakiye 151.068,03-TL alacağının bulunduğu, ancak icra takibi ile 50.000-TL istendiği, davacı vekili davayı ıslah etmiş ise de, birleşen davanın itirazın iptali şeklinde açıldığı, ıslah sureti ile alacağa da dönüştürülmediği, bu hali ile takip hukukuna bağlı olan itirazın iptali davasında ıslah sureti ile takip miktarının arttırılamayacağından ıslah edilen kısımla ilgili bir karar verilmediği, öte yandan davacının bu bakiye alacağını zamanaşımı süresi içerisinde dava veya takip yolu ile her zaman ileri sürebilme hakkına sahip olduğu, takibe konu kısım yönünden ise birleşen davanın kabulü ile, davalı borçlunun ... 28. İcra Müdürlüğü"nün 2010/2785 sayılı takip dosyasında 50.000-TL asıl alacağa ilişkin itirazının iptaline, asıl alacak 50.000-TL"ye icra takip tarihinden itibaren yasal faiz oranının uygulanmasına, takibin bu koşullarla devamına, kabul edilen 50.000-TL üzerinden %40 oranında icra inkar tazminat tutarı olan 20.000-TL"nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ıslah ile istenilen miktar konusunda bu davada bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı/birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen dava davalısı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 03.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.