Esas No: 2021/9341
Karar No: 2022/5418
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2021/9341 Esas 2022/5418 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2021/9341 E. , 2022/5418 K.Özet:
Ceza Dairesi tarafından verilen bir kararda avukatın görevini kötüye kullanması suçundan mahkumiyeti ile ilgili hüküm incelenmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından avukatın beraatına karar verilmiş ancak temyiz sonucu zincirleme ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyeti kararı verilmiştir. Ancak avukatın savunma hakkının kısıtlandığı, TCK'nin 43. maddesi uygulanarak savunma hakkının kısıtlanması, Kanuna aykırı ceza tayini ve hak yoksunluğunun hükümde belirtilen gün sayısının yarısından az olmaması gibi nedenlerle kararın BOZULMASINA karar verilmiştir. Bu kararda 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 59. maddesine eklenen 5. fıkra, 7249 sayılı Kanun'un 10. maddesi ve 7343 sayılı Kanun'un 15. maddesi ile anılan Yasa'nın 59. maddesinin 5. fıkrası açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : 1)Gebze 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/04/2017 tarihli ve 2016/45 Esas, 2017/60 sayılı Kararı ile; atılı suçtan beraat,
2)İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 25/05/2017 tarihli ve 2017/1074 Esas, 2017/1258 sayılı Kararı ile; ilk derece mahkemesince verilen beraat hükmünün kaldırılarak zincirleme ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet,
3)İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 07/07/2017 tarihli ve 2017/1074 Esas, 2017/1258 sayılı Ek Kararı ile; temyiz isteminin reddi.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen temyiz isteminin reddine dair ek karar ile beraat hükmünün kaldırılarak zincirleme ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyete ilişkin asıl karar temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanığın usulüne uygun olarak tebliğ edilen temyiz isteminin reddine dair ek kararı yasal süresi içerisinde 14/07/2017 tarihinde temyiz ettiği, 15/07/2020 tarihli ve 31186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7249 sayılı Kanun'un 10. maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 59. maddesine eklenen 5. fıkra ile avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları hakkında CMK’nin 286/2. maddesinin uygulanmayacağı hükmünün getirildiği, ayrıca 7343 sayılı Kanun'un 15. maddesi ile 1136 sayılı Kanun'a eklenen ve 30/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren geçici 24. madde ile de anılan Yasa'nın 59. maddesinin 5. fıkrasının, bu tarihten itibaren 15 gün içinde talep etmek koşuluyla avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince 15/07/2020 tarihinden önce verilmiş kesin nitelikteki kararları hakkında da uygulanmasına olanak sağlandığı, bu itibarla sanığın Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlara yönelik incelemeye konu temyiz isteminin 1136 sayılı Yasa'nın geçici 24. maddesindeki 15 günlük süre içinde yapılmış talep olduğunun Anayasa'nın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde düzenlenen hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince verilen 07/07/2017 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve esasın incelenmesine karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık hakkında, savunması alınmadan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararı kaldırılarak mahkumiyetine karar verilmiş ise de; karar tarihinden sonra 24/10/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Yasa'nın 28. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nin 282/1-f maddesine eklenen “Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin davetiye tebliğ edilmesine rağmen duruşmaya gelmemesi hâlinde duruşmaya devam edilerek sanığın sorgu tutanakları anlatılmak suretiyle dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, 195’inci madde hükümleri saklı kalmak üzere, sanık hakkında verilecek ceza, ilk derece mahkemesinin verdiği cezadan daha ağır ise, her hâlde sanığın dinlenmesi gerekir” şeklindeki düzenleme karşısında, bölge adliye mahkemesince hakkındaki beraat kararı kaldırılarak mahkumiyetine karar verilen sanığın anılan madde hükmüne aykırı olarak usulüne uygun şekilde sorgusu yapılmadan karar verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Kabule göre de;
Kocaeli Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan sanığın, davalı vekili sıfatıyla takip ettiği Gebze 2. İş Mahkemesinin 2012/687 Esas sayılı tazminat ve alacak davasında 20/02/2014 ilâ 27/01/2015 tarihleri arasında yapılan toplam 5 duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığı, yine 30/01/2015 tarihinde mahkemeye sunduğu dilekçe ile davalı vekilliğinden istifa etmesine rağmen katılan şirket aleyhine Gebze 1. İcra Müdürlüğünün 2015/2895 sayılı dosyası üzerinden başlatılan takipte borçlu vekili sıfatıyla kendisine gönderilen icra emrini iade etmediği gibi söz konusu şirket vekillerini de durumdan haberdar etmeyerek görevini ihmal ettiği iddia ve kabul edilen dava konusu somut olayda; öncelikle dosyada katılan şirket tarafından sanığa verilen vekaletnamenin mevcut olmadığı nazara alınarak aslı veya onaylı bir örneğinin dosya içerisine alınması, sanığın savunmasında şirket yetkililerinin vekalet ilişkisinden kısa bir süre sonra davanın takibi için avukat Hulusi Akkoyunlu'yu vekil tayin ettiklerini, kendisinin artık dosyadan el çekebileceğini söylediklerini beyan etmesi ve Gebze 2. İş Mahkemesinin 2012/687 Esas sayılı davasında sanığın vekil olarak girdiği 27/06/2013 tarihli duruşmadan sonraki 24/10/2013 günlü duruşmayı adı geçen avukatın davalı vekili olarak takip etmiş olmasına nazaran, Hulusi Akkoyunlu'nun tanık sıfatı ile dinlenilmesini müteakip, sanığın 30/01/2015 tarihinden sonra vekalet ve görev ilişkisini sona erdirdiği hususunun da üzerinde durularak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
İddianamede yer almadığı ve ek savunma hakkı tanınmadığı halde, sanık hakkında TCK'nin 43. maddesi uygulanarak savunma hakkının kısıtlanması suretiyle CMK'nin 226. maddesine aykırı davranılması,
Sanığın, vekili olduğu katılanın Gebze 2. İş Mahkemesinin 2012/687 Esas sayılı davasında 20/02/2014 ilâ 27/01/2015 tarihleri arasında yapılan toplam 5 duruşmaya mazeretsiz olarak katılmama ve söz konusu davada verilen kararın icrası kapsamında kendisine Gebze 1. İcra Müdürlüğünün 2015/2895 sayılı dosyası üzerinden gönderilen icra emrini iade etmediği gibi katılan şirket vekillerini de durumdan haberdar etmeme şeklindeki eylemlerinin hukuki anlamda bütünlük arz ettiği ve tek bir suçu oluşturduğu nazara alındığında zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeksizin, TCK'nin 43. maddesi uyarınca uygulama yapılmak suretiyle fazla ceza tayini,
Sanık hakkında 5237 sayılı Yasa’nın 53/5. maddesinin uygulanması sırasında hak yoksunluğunun hükümde belirtilen gün sayısının (125 gün) yarısından az olamayacağının dikkate alınmaması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5271 sayılı CMK'nin 302/2 ve 307/5. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 304/2. maddesi gereğince bozma nedeni de dikkate alınarak yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE 25/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.