Esas No: 2014/416
Karar No: 2014/12164
Karar Tarihi: 02.07.2014
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/416 Esas 2014/12164 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/03/2013
NUMARASI : 2011/147-2013/108
Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, davacı F.. K.. yönünden davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen dosyanın HMK.nun 114/1.maddesi uyarınca derdestlik nedeniyle dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vek.Av.P.. Ş.. ile davalı vek.Av.F.. D.."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili asıl davada; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 23.05.2009 tarihinde Kasım 2009 ve Aralık 2009 tarihlerinde teslim edilmek kaydıyla 237.180,00 TL. Değerinde 300.000 adet plastik kasa alımı ve 03.10.2009 tarihli sözleşme ile de 11.210 TL. Değerinde 10.000 adet kasa alımı için anlaşma yapıldığını, müvekkilinin sözleşme gereği 300.000 adet kasa karşılığı KDV siz bedelleri üzerinden verilen 8 adet çekten 30.12.2009 tarihli ve 21.000 TL. Meblağlı, 10.01.2010 tarihli ve 9500,00 TL. Meblağlı, 25.01.2010 tarihli ve 6153 TL. Meblağlı ve 25.01.2010 tarihli ve 36.000 TL. Meblağlı çeklerin ödeme zamanının gelmiş olması sebebiyle ödendiğini, davalı şirketin Kasım-Aralık 2009 tarihine kadar teslim etmesi gereken 248.390 TL. Değerindeki malların sadece 125.962,88 TL. Değerindeki kısmını teslim ettiğini, 32.372,13 TL. Değerindeki malları ise 2010 yılı Ocak ayı içerisinde teslim edebildiklerini ileri sürerek davalıya kasa karşılığı verilen ancak karşılığında mal teslim edilmeyen 28.02.2010 keşide tarihli ve 36.000 TL. Bedelli, şirket müdürü olan diğer müvekkili F.. K.."e ait 30.03.2010, 30.04.2010 ve 30.05.2010 tarihli ve her biri 36.000 TL. Bedelli, toplam 4 adet çekin icra takibine konu edilmemesi için çeklerle ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesine, taraflar arasındaki 23.05.2009 tarihli sözleşmenin feshi ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davalıya yapılan fazla ödemelerin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, birleşen davada ise müvekkili şirketin müdürü F.. K.. tarafından keşide edilen 30.05.2010 tarihli ve 36.000 TL. Bedelli çek ödendiği ve düzeltme hakkı kullanıldığı halde davalı tarafça icra takibine konulduğunu ileri sürerek söz konusu çek ve icra takip dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davalı şirkete fazladan ödenen şimdilik 14.526,16 TL. "nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl davada, davacı ile 237.180,00 TL. Bedel Karşılığında 300.000 adet kasa teslimi konusunda yapılan 23.05.2009 tarihli anlaşma çerçevesinde 201.000 TL.lik 7 adet çek verildiğini, arkasından aynı şartlarda 03.10.2009 tarihli 10.000 adet kasa alımına ilişkin KDV dahil 11.210,00 TL.lik ikinci bir sözleşme yapıldığını, dava tarihi itibariyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıya KDV dahil 172.979,58 TL."lik 216.073 adet kasa teslim edildiğini, dava tarihi itibariyle davacıdan ancak 57.237 TL. Tahsil edilebildiğini, dava tarihinde borçlu olan davacının koşulları oluşmayan davasının reddi gerektiğini, sözleşme konusu malların tek kalemde tesliminin kararlaştırılmadığını, teslim sürecinin zamana yayıldığını, davacının siparişi üzerine mal teslimi yapıldığını, taraflar arasında KDV bedellerinin fatura düzenlendikçe haricen ödeneceği kararlaştırılmasına ve teslim edilen mal bedeli faturalandırılmasına rağmen davacı tarafça KDV bedellerinin ödenmesinden kaçınılmış olup müvekkili tarafından KDV bedellerinin ödenmesi hususunda ısrar edilmesi sebebiyle davacı tarafça mal siparişi ve alımının durdurulduğunu, kendimi edimini yerine getirmeyerek sözleşmenin feshinde haksız olan davacının müvekkiline usulüne uygun bir fesih ihbarında dahi bulunmadığını ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini, birleşen davada ise; dava konusu 30.05.2010 tarihli çekin 01.06.2010 tarihinde bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız çıktığını, bunun üzerine çekin icra takibine konulduğunu, davacının salt çek bedelini banka hesabına depo etmekle borçtan kurtulmasının mümkün olmadığını, iş bu çekin aynı zamanda asıl davanın da konusu olduğunu, bu durumda bu çek yönünden davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen 21.01.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı taraf aynı zamanda menfi tespit istemi yanında, taraflar arasındaki 2 adet sözleşmenin fesholunduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de, söz konusu sözleşme niteliği gözetilerek her zaman tek taraflı irade açıklamasıyla feshedilebileceği gözetilerek, bu konuda fesih hususunda ayrıca karar verilmesine yer olmadığı, yine davacılardan F.. K.. davacı şirketin yetkilisi konumunda olup, sözleşmenin tarafı konumunda bulunmadığı kanaatine varılmış olmakla bu davacı yönünden davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının değerlendirildiği ve bu yönde karar verildiği, asıl dava bakımından; gerek varlığı çekişmesiz olan 23/05/2009 tarihli, gerekse 03/10/2009 tarihli satım akdi uyarınca davalı satıcı tarafından sözleşmeyle teslimi kararlaştırılan plastik kasalardan, davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defter kayıtlarına göre 172.979,58.-TL tutarında davacı şirkete kasa teslim ediliği, bunun karşılığında davacı şirket tarafından davalıya iade fatura tutarı, nakit ödeme ve çekle yapılan ödeme olmak üzere toplam 188.204,01.-TL tutarında davalıya ödeme yapıldığının tespit edildiği, buna göre davacı şirketin davalıya fazladan 15.224,43.-TL tutarında ödeme yaptığı sonucuna varıldığı, davalı tarafça teslim edilen mal karşılığı 172.979,58.-TL olup, davacı şirketçe davalıya verilen çeklerden en önce tarihli olandan itibaren mahsup yapıldığında 30/05/2010 tarihli 36.000,00.-TL"lik çek dışındaki 5 adet toplam 165.000,00.-TL bedelli çeke karşılık geldiği, davacı şirketin toplam ödemesi 188.204,01.-TL olduğuna ve davalının teslim etmiş olduğu malın da 172.979,58.-TL olduğu göz önüne alındığında aradaki davacının fazla ödemesine karşılık gelen 15.224,43.-TL, 30/05/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli çekten mahsubu yapılması gerektiği, birleşen davadaki dava konusu edilen çek aynı zamanda ana davada da
dava konusu edildiğinden, HMK 114/1 maddesi uyarınca dava şartı niteliğindeki derdestlik kuralı nedeniyle birleşen davanın usulden reddi gerektiğinin değerlendirildiği gerekçesiyle asıl davadaki menfi tespit ve istirdat istemi yönünden de davacı şirketin 6 adet davalıya verilen toplam 201.000,00.-TL bedelli çeklerden dolayı davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve söz konusu çeklerden dolayı davacı şirketin fazladan yapmış olduğu 15.224,43.-TL ödemenin de ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, aralarındaki sözleşme ilişkisi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ve fazladan ödenen bedelin istirdadına ilişkindir. Bu temel ilişki nedeniyle davalıya çeklerin verildiği dosya içeriğinden ve özellikle 23.05.2009 tarihli tarafların imzasını içerir sipariş fişinden anlaşılmaktadır. Davacının bu çeklerden dolayı menfi tespit talebi bulunmamaktadır. Bu çeklerin temel ilişki nedeniyle ifa amacıyla verildiği ve çeklere karşılık ödemeler yapıldığı bilirkişi raporu ile saptanmış olup bu husus mahkemenin de kabulündedir. Buna rağmen mahkemece davaya konu edilen temel ilişki sebebiyle verilmiş olan 6 adet çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi hükmün kendi içinde çeliştiğini gösterir. Mahkemece taraflar arasındaki temel ilişki çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak bu çeklerin ödeme amacıyla da verildiği gözetilip davalının KDV ile ilgili savunmaları ve ödemeler de dikkate alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle davacının borçluluk durumu ve fazla ödemesi olup olmadığı hususunda 3 kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacı F.. K.."in davası aktif husumet nedeniyle reddedildiği halde bu ret sebebiyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.