Esas No: 2013/9338
Karar No: 2014/4436
Karar Tarihi: 02.04.2014
Nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve konut dokunulmazlığının ihlali - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/9338 Esas 2014/4436 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Sanık ..."un atılı suçlardan mahkûmiyetine sanık ... hakkında müsnet suçlardan ceza verilmesine yer olmadığına
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık ... müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık ... hakkında kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Kayden 25.03.1995 doğumlu olup suç tarihinde 15 yaşı içerisinde bulunan sanık ..."le ilgili olarak soruşturma evresinde sevk edildiği ..... Hastanesinde görevli Nöroloji Uzmanı tarafından düzenlenen 07.12.2009 günlü, 805 sayılı doktor raporunda adı geçen sanığın işlediği suçun anlam ve sonuçlarını yeterince algılayabilecek durumda olup, bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmiş olduğunun bildirilmesine karşılık ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim edilen 05.01.2012 günlü, 59 sayılı raporda sanığın somut zekasının yeterince gelişmiş olmasına karşılık soyut zekasının gelişmediği, olayı suç olarak algılamadığı bu nedenle suçların hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğunun belirtildiği ve kovuşturma evresinde Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesi uyarınca aldırılan 15.12.2011 tarihli sosyal inceleme raporunda ise sanığın içinde bulunduğu yaş dönemi itibarıyla algılama ve muhakeme yetilerinin
normal olmasına karşılık suç ve göstermiş olduğu davranışın uzun süreli sonuçlarının yeterli düzeyde olmadığı, gerçekleşmiş olan fiilde kişinin bilişsel düzeyde yeterli olgunluğa ulaşamamış olması ve davranışlarının sonuçlarını yeteri düzeyde öngörememesinin suçlu davranışına etkisi olduğunun ifade edildiği, TCK.nın 31/2. maddesine göre, 12-15 yaş grubunda bulunan çocuk sanığın cezai sorumluluğunun olabilmesi için işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunması gerektiği, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesine göre algılama ve yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığını takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğu, mahkemenin çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren sosyal inceleme raporu tanzim ettirebileceği, maddeye göre böyle bir sosyal inceleme yaptırılmaması halinde gerekçesinin kararda gösterileceğinin belirtildiği, Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/4. maddesine göre de hakimin gerekirse bu konuda tam kanaat sahibi olabilmesi için sosyal inceleme raporu ile birlikte adli tıp uzmanı, psikiyatrist yada zorunlu hallerde uzman hekimden görüş de alınabileceğinin hüküm altına alındığı, mevcut düzenlemelere göre, ihtiyaç halinde sosyal inceleme raporunun alınmasının esas olduğu, görüş olarak diğer hekim raporlarının da alınabileceği, ancak bu raporların bağlayıcı olmadığı, mahkemenin takdirinde göz önünde bulundurulacağı, algılama yeteneği ve fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını belirleme görevinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınıp aşamalarda alınan raporlar arasında değerlendirme yapılarak adli tıp şube müdürlüğünce düzenlenen rapora neden itibar edildiğinin karar yerinde tartışılıp gerekçelendirilerek hüküm kurulması gerekirken, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin anılan rapora istinaden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.