Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/4976 Esas 2022/7884 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/4976
Karar No: 2022/7884
Karar Tarihi: 10.05.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/4976 Esas 2022/7884 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2020/4976 E.  ,  2022/7884 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Sahte fatura düzenleme, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜMLER : Mahkumiyet, ret

    A) Sanık ...’in temyizlerinin incelenmesinde;
    Sanığın, temyiz dilekçesi içeriğine göre hakkında kurulan mahkumiyet hükmünü temyiz ettiği anlaşılmış ise de; sanık hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan kurulan bir hüküm bulunmadığından temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
    B) Sanıklar hakkında 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından kurulan ret hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyizlerinin incelenmesinde;
    1- Kamu davası hakkında mükerrerlik nedeniyle ret kararı verilebilmesinin 5271 sayılı CMK'nin 223/7. maddesi uyarınca mümkün olduğu ve anılan maddeye göre sadece "aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine" karar verilebileceği; dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler ışığında, Mahkemenin mükerrer dava nedeniyle ret kararına dayanak olan sanık ... hakkında Gaziantep 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/398 Esas sayılı, sanık ... hakkında Gaziantep 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/534 Esas sayılı, Gaziantep 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/150 Esas sayılı, Gaziantep 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/380 Esas sayılı gerekçeli kararları incelendiğinde, yargılamaların sanıkların başka bir mükellefiyetleri ile ilgili yapıldığı anlaşılmakla; aynı takvim yıllarında farklı mükellefiyet kayıtları bulunan şirketlere ait faturaları sahte olarak düzenlenmek şeklinde gerçekleşen eylemlerin, birbirinden bağımsız ve şirket/mükellefiyet sayısınca suç oluşturacağı gözetilmeden mükerrerlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi,
    2- Sanık ... hakkında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığının 13.07.2015 tarihli, 2015/14580 Esas sayılı iddianamesi ile 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından kamu davaları açılmış ise de; sanık ... hakkında verilmiş bir mütalaa bulunmadığı anlaşıldığından, mahkeme tarafından öncelikle 213 sayılı VUK'nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın sanık ... yönünden verilip verilmeyeceğinin Vergi Dairesi Başkanlığından sorulması, sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, yargılamaya devamla hüküm kurulması,

    3- Hükümden sonra 15.04.2022 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7394 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddeleriyle, 213 sayılı Kanun'un 359 ve 367. maddelerinde değişiklik yapılmış olup aynı Kanun'un 6. maddesiyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na eklenen geçici 34. maddenin 3. fıkrasındaki "Bu maddeyi ihdas eden Kanun'un yayımı tarihinde 359. madde kapsamına giren suçlardan dolayı temyiz veya istinaf kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 359. maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir" hükmü uyarınca, 5237 sayılı TCK'nin 7/2. maddesi de gözetilerek öncelikle lehe Kanun’un tespit edilip uygulama yapılması ve her iki Kanunla ilgili uygulamanın gerekçeleriyle birlikte denetime olanak verecek şekilde ayrıntılı olarak kararda gösterilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    C) Sanık ... hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyizlerinin incelenmesinde;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli, 2013/9-542 Esas ve 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere; 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun oluşabilmesi için, yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse, kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından anılan maddedeki suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte, suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp, sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda sanığın üzerine atılı resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 10.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara