Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/5815 Esas 2014/12032 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5815
Karar No: 2014/12032
Karar Tarihi: 30.06.2014

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/5815 Esas 2014/12032 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı banka ile dava açan davacı arasında akdedilen ticari taşıt kredisi ve rehin sözleşmesi sonucu araç rehinle yüklü olarak müvekkil adına tescil edilmişti. Davacı, kredi ve rehin sözleşmesinden kaynaklanan borcu ödedikten sonra rehnin kaldırılması için davalı bankaya başvurdu ancak banka kefilin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcu bahane ederek rehnin kaldırılmasını reddetti. Banka, rehine konu aracın kredi borçlusu şirketin doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını teşkil etmek üzere rehnedildiğini belirterek rehnin kaldırılamayacağını savundu. Mahkeme, davalı bankanın davacıya karşı haksız işlem yaptığı sonucuna vararak davacının rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının ihale bedelinin istirdatı ile ödenmesine, davacının tazminat isteminin reddine karar vermiştir. Kararda geçen kanun maddeleri: Borçlar Kanunu (BK) Madde 471, Medeni Kanun (MK) Madde 2, Ticari İşletme Kanunu (TİK) Madde 104 ve 121, İcra ve İflas Kanunu (İİK) Madde
19. Hukuk Dairesi         2014/5815 E.  ,  2014/12032 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit-rehnin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, davalı banka ile dava dışı bir şirket arasında akdedilen 20/04/2009 tarihli ticari taşıt kredisi ve rehin sözleşmesine istinaden şirkete 95.000,00 TL taşıt kredisi kullandırıldığını, kredi ile satın alınan aracın kaydına davalı lehine sözleşmeden kaynaklanan borcun teminatı olmak üzere rehin şerhi işlendiğini, müvekkilinin bu aracı satın almak için davalı bankaya müracaat ettiğini, müvekkilinin bu talebinin davalı ile rehin sözleşmesinin tarafı olan şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine müvekkilinin kefil olması şartıyla kabul edildiğini, müvekkilinin araç bedeli olan 95.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere sözleşmeye kefil olduğunu ve aracın rehinle yüklü olarak müvekkili adına tescil edildiğini, müvekkilinin ticari taşıt kredisi ve rehin sözleşmesinden kaynaklanan bakiye borcu ödediğini ve bankadan rehnin kaldırılmasını talep ettiğini, ancak davalının sözleşmenin tarafı olan şirketin ekonomik sıkıntı içinde olmasını ve müvekkilin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kefaletini bahane ederek rehnin kaldırılmasından kaçındığını, bu tutumun haklı bir gerekçesi olmamasına rağmen müvekkilinin borçtan kurtulmak amacıyla genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kefalet tutarı olan 95.000,00 TL"yi de ödediğini ve tekrar talepte bulunduğunu, ancak davalının rehine konu aracın sözleşmenin tarafı olan şirketin doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını teşkil etmek üzere rehnedildiği, ticari taşıt kredisi sona ermiş olsa da şirketin banka nezdinde borç ve riskleri bulunduğu gerekçesiyle talebini yine reddettiğini, diğer taraftan davalının rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başladığını, müvekkilinin davalı banka ile dava dışı şirket arasındaki ilişkiden doğan borçtan sorumlu tutulamayacağını, ayrıca bankanın haksız işlemleri sonucu müvekkilinin maddi manevi zarara uğradığını belirterek müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, araç üzerindeki rehin şerhinin kaldırılmasına ve davalı aleyhine %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili 22/11/2013 havale tarihli dilekçesinde, dava konusu aracın icra takibi nedeniyle yapılan ihale sonucu satıldığını ve ihale bedelinin davalı banka uhdesine geçtiğini belirterek davanın ihale bedeli kadar olan kısmının istirdat davasına dönüşmesi gerektiğini belirtmiştir.
    Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan taşıt rehni sözleşmesi gereğince müvekkil lehine kurulan rehnin sözleşmenin tarafı olan şirketin müvekkili bankaya karşı doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmakta olduğunu, şirketin müvekkiline olan tüm borcu kapanmadığı sürece rehnin kaldırılmasının mümkün olmadığını, davacının kefalet miktarını ödemesi nedeniyle hakkında ilamsız icra takibi başlatılmadığını, sadece şirketin tüm borçlarına ilişkin rehin tesis edilmiş olan araç için rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece toplanan delillere göre; davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu şirket arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmelerinin ve Ticari Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesinin düzenlendiği, şirketin kullandığı kredi ile alınan aracın trafik kaydına rehin şerhinin işlendiği, davacının 13/07/2011 tarihinde düzenlenen 2.000.000,00 TL limitli sözleşmeye 95.000,00 TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı,Ticari Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesine ise sonradan müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu yazılmak suretiyle bankaya rehinli aracın davacıya devrine muvafakat edildiği, aracın 27/02/2012 tarihinde davacıya rehinle yükümlü olarak satışının yapıldığı, davacının davalı bankanın da kabulünde olduğu üzere 15/06/2012 tarihine kadar 95.194,38 TL ödeme yaptığı, dolayısıyla Ticari Taşıt Kredisine ilişkin sözleşme nedeniyle müşterek borçlu ve müteselsil kefaletinden doğan miktarı ödediği, bankanın aracın rehin bedelini tahsil ettiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamasına ve ihtarnameye rağmen rehnin kaldırılması talebinin kredi sözleşmesinin tarafı olan şirketin diğer borçları nedeniyle kaldırılamayacağı gerekçesiyle reddedildiği, oysa bankanın kredi ödenen firmanın diğer borçları ve riskleri nedeniyle davacının kefalet limitinin de üstünde borçlu olması sonucunu doğuracak şekilde rehni kaldırmayıp bedeli ödenen rehnin paraya çevrilmesi yolu ile de takip başlatmak suretiyle tekrar aracın satış bedeli kadar tahsilat yapmasının doğru olmadığı, davacının sorumluluğunun yalnız satın aldığı aracın rehin bedeli ve kefalet limiti ile sınırlı olduğu, bu miktarı da ödemekle davalı bankaya karşı yükümlülüğünden kurtulduğu, bunun yanında davalı bankanın dava dışı firmadan kredi alacağını tahsil amacıyla hareket ettiği göz önüne alınarak kötü niyetli olmadığı sonucuna varıldığı, davacı tarafından menfi tespit isteminin yanı sıra araç üzerindeki rehnin kaldırılması da talep edilmiş olup, bu talebin de kabulü gerekli ise de mahkemece kısa kararda bu hususda sehven karar verilmediği, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratmamak amacıyla bu konuda bir hüküm kurulmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 06/03/2013 tarihli ihale bedelinin istirdadı ile davacıya ödenmesine, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden davalıdan alınmasına, 30.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara