Esas No: 2013/15761
Karar No: 2014/11747
Karar Tarihi: 25.06.2014
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2013/15761 Esas 2014/11747 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı şirket ile davalı arasındaki iki ayrı cari hesap üzerinden süregelen ticari ilişkide, davalı şirketin ticari ilişki dışına çıkarak müvekkil firmaya fatura düzenlediği, ancak davacının bu faturaları iade ettiği ve kabul etmediği öne sürülmüştür. Davalı şirket ise faturalara itiraz edilmediğini ve takas mahsup yapabileceğini savunmuştur. Mahkeme, tarafların defterlerini karşılaştırdıktan sonra, iade edilen faturaların satın alma anlaşmasına uygun olduğu ve kabul edilmiş faturalar olduğu sonucuna varmıştır. Davacının sözleşmeyi usulüne uygun feshetmediği kabul edilmiştir. Ancak bu karar üzerine yapılan itirazlar sonucunda, faturaların düzenlenme sebebini destekleyen deliller birlikte değerlendirilerek yeni bir karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda TTK'nın 20/3. maddesi de değinilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2010/169-2013/356
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. M. Ç.. ile davalı vek. Av. Ü. T.." ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında iki ayrı cari hesap üzerinden süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu, ancak davalının bu ticari ilişki dışına çıkarak müvekkili şirkete fatura düzenlediğini, davalıya 30.10.2007-16.05.2008 tarihleri arasında keşide edilen 8 adet ihtarname ile davalı tarafça tek taraflı olarak düzenlenen bu faturaların kabul edilmediği bildirilerek iade edildiğini ileri sürmüş, müvekkilinin davalıdan olan 103.961,92 TL. alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davacı ile imzalanan 10.09.2003 tarihli satın alma sözleşmesinin 5/8.maddesi gereği bu sözleşmenin eki ticari şartlar anlaşması çerçevesinde düzenlenen fatura bedellerini davacının kendisine gönderdiği fatura bedellerinden aynı sözleşmenin 11/5. maddesi hükmü uyarınca mahsup ettiğini, halen davacıdan 104.325,84 TL. alacaklı olduğunu ileri sürerek, takas mahsup def"ini ileri sürdüklerini, bu def"inin kabul edilmesi halinde müvekkilinin 363,92 TL. alacaklı olduğunu, davacının düzenlenen bu faturalara itiraz etmemiş olması sebebiyle faturaların TTK"nın 23. maddesi anlamında kesinleştiğini, satın alma sözleşmesinin delil sözleşmesi niteliğindeki 15. maddesi hükmü gereği müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının esas alınması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi kök ve ek raporlarına göre; taraf ticari defterlerinin karşılaştırılması sonucu iadeye konu faturaların satın alma anlaşması içeriğine uygun olduğu, kaldı ki önceden de bu tip faturaların davacı tarafça kabul gördüğü, bahsedildiği gibi fesih mailinin usule uygun bir fesih bildirimi niteliğini taşımadığı, kaldı ki bu tarihin dahi fatura tarihlerinden sonraya ilişkin olduğu, davacının gönderdiği mutabakat mektubunun davacı iddiası gibi karşı tarafça kabul görmediği, takas ve mahsubun sözleşme kapsamına uygun olduğu gözetilerek davanın sabit olmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davacı ile davalı arasında deterjan ve kozmetik alanlarındaki iki adet ticari ilişkiden doğan cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.
Davacı dava dilekçesinde davalının ticari ilişki dışında satın alma sözleşmesi ve eki ticari şartlar anlaşmasına aykırı olarak veya ticari ilişki sona erdiği halde fatura tanzim ederek müvekkiline gönderdiğini, bu faturaların keşide edilen ihtarnamelerle davalıya iade edildiğini ileri sürmüştür. Davalı ise faturalara 8 gün içinde itiraz edilmediğinden fatura içeriklerinin kesinleştiğini, sözleşmenin 5/8. mad. gereği düzenlenen faturaların sözleşmeye uygun olduğunu ve bu fatura bedellerini davacı alacağından takas mahsup yapma hakkına sahip olduğunu, davacıdan 393,92 TL. alacaklı olduğunu iddia etmiştir.
Dosya kapsamında hükme esas alınan kök raporda taraf defterlerinin usulüne uygun olduğu, davacının kendi defterlerine göre alacaklı davalının da kendi defterine göre alacaklı olduğu, davacının iade ettiği 15 adet faturanın davacı defterinde kayıtlı olmadığı ve bu faturaların davacı tarafından vergi dairesine bildirilmediği dolayısıyla vergi indirimine de konu olmadığı tespit edilmiş ancak raporda 6. sayfada “teknik tespit” başlığı altında yapılan inceleme sonucu; satın alma anlaşması ve ticari şartlar doğrultusunda yılda 8 adet ve her bir mağaza için 1800 Euro “insert” başlığı adı altında düzenlenen 38.272,68 TL. meblağlı faturaların sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği, 64.470,67 TL. meblağlı faturaların karşılığının sözleşmede bulunmadığı, davacı firma alacağına işlenmesi gerektiği, diğer faturaların ise açılış bedeli olarak düzenlendiği, davacı firmanın Mayıs 2007 ayında sözleşmenin feshi ile bildirim yaptığı ifade edilmiş ise de, hukukçu bilirkişi görüşünün yer aldığı 7. sayfada davalı şirkete usulünce bir fesih bildirimi yapıldığı tespit edilememiş dolayısıyla usulüne uygun fesih bildirimi niteliğinde kabul edilmeyen mağaza satış şeflerinin davalı firma çalışanlarına 24/03/2008 tarihinde gönderdikleri elektronik posta çıktısının bu anlamda fesih bildirimi kabul edilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki kabul edilmeyen faturaların büyük bir kısmının bu tarihten önceye ilişkin olduğu değerlendirilerek davacının kabul etmediği faturaların perakendeci bilirkişi tarafından yapılan teknik tespitte taraflar arasındaki anlaşma ve eki şartlar kapsamına uygun düzenlendiği değerlendirilmiştir. Davacı vekili 26.09.2012 tarihli kök rapora itiraz dilekçesinde kök raporda teknik bilirkişi raporu le hukukçu bilirkişi görüşü arasında çelişki olduğunu ve diğer itirazlarını ileri sürmüştür. İtiraz üzerine aynı bilirkişi heyetinden alınan 25.03.2013 tarihli ek raporda; teknik irdelemede bir kısım faturaların (64.470,67 TL. bedelli) sözleşme kapsamına uymadığı belirlemesinin açıklaması istenmiş ve 27/03/2013 günlü bilirkişi raporunda mağaza açılış bedeli ve kuruluş yıl dönümü bedelleri ile service cost bedellerine dair faturaların bu kapsamdaki faturalar olarak yazıldığı belirtilerek nihayetinde bu faturaların akdedilen sözleşmenin 5/8 maddesi kapsamında olduğu, tespit edilmiştir.
Bu durumda mahkemece davacının kök ve ek rapora yönelik itirazlarını değerlendiren yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak davalı tarafça düzenlenen ve davacı tarafça iade olunan 15 adet faturanın bu faturaların düzenlenme sebebine ilişkin davalının ticari defter ve belgelerindeki dayanak kayıtları birlikte ve 10.09.2003 tarihli satın alma sözleşmesi ve eki ticari şartlar anlaşması çerçevesinde değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken kendi içinde çelişkili rapora itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kaldı ki, davacının 28.03.2008 tarihli elektronik posta çıktısı ve 20.04.2008 tarihli ihtarnamesi ile (davalıya 14.04.2008 tarihinde tebliğ edildi) davacının kozmetik ve deterjan departmanlarındaki ticari ilişkiyi sona erdirdiği ve bu ilişkiden doğan cari hesap alacağının tahsilini talep ettiği anlaşıldığına göre mahkemenin ve hükme esas alınan kök rapordaki sözleşmenin TTK"nın 20/3. md. gereği usulüne uygun bir fesih ihtarnamesi ile feshedilmediği yönündeki kabulü de isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1100 TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.