19. Hukuk Dairesi 2012/10421 E. , 2013/648 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekili ile süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de miktar itibariyle bu istemin reddi ile incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibini devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ... İcra Müdürlüğü ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, esas yönden de davanın reddi gerektiğini savunarak, %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde HUMK 10 ve BK 73.maddeleri uyarınca davalı yanın icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine yönelik itirazı yerinde görülmemiş, benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne, takibin 4.742,92 TL üzerinden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren talebi aşmamak üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, davadan sonra 06.12.2010 tarihinde yapılan 3.500,00 TL.lik ödemenin icra müdürlüğünce infazda dikkate alınmasına, hükmolunan miktarın %40’ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin asıl alacak isteminin reddine, 413,44 TL.lik işlemiş faiz için harç yatırılmadığından bu talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Davacı vekiline hüküm 26.04.2012 tarihinde, davalı vekilinin süresinde verdiği temyiz dilekçesi ise 09.03.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili hükmü 28.05.2012 tarihinde temyiz etmiştir. Bu durumda hükmün tebliğinden itibaren işleyecek yasal 15 günlük temyiz süresi geçirilmiştir. Her ne kadar davalı vekili tarafından süresinde verilen temyiz dilekçesinden sonra yeni bir gerekçeli temyiz dilekçesi verilmiş ve davacı vekilince 18.05.2012 tarihinde tebliğ edilmiş ise de bu ikinci dilekçe temyiz süresi dolduktan sonra verildiğinden davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz talebinin süresinde olup olmadığının ilk temyiz dilekçesinin tebliğ tarihi olan 09.03.2012 tarihine göre saptanması gerekmektedir. Hal böyle olunca davacı vekilinin temyiz talebinin süresinde olmadığının kabulü gerekir.
Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden davacı vekilinin süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden davalıdan alınmasına, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 16.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.