Esas No: 2012/12259
Karar No: 2013/626
Karar Tarihi: 16.01.2013
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/12259 Esas 2013/626 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı ile davacı arasında imzalanan sözleşme ile müvekkiline ... Bölgesinde satış ve servis yapma hakkının verildiği belirtiliyor. Davalı tarafından 2005 yılında müvekkilinin bayiliği iptal edilmiş ve müvekkil tarafından feshin haksız olduğu gerekçesiyle 25.000 TL tazminat talep edilmiştir. Davalı ise sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini iddia etmiş ve davacının zarar taleplerinin gerçek dışı olduğunu savunmuştur. Mahkeme davacının zararları konusunda bilirkişi raporu almış ve tazminat talebinin bir kısmını kabul etmiştir. Ancak, davalının diğer zarar taleplerine ilişkin bilirkişi raporuna itirazı üzerine davalı lehine hüküm verilmiştir.
Kanun Maddeleri: 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un muafiyeti düzenleyen 5. maddesi, 1998/3 sayılı tebliğ.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davalı ile imzalanan sözleşme ile müvekkiline 03.03.2000 tarihinde ... Bölgesinde satış ve servis yapma hakkının verildiğini, davalı tarafın bayilik sözleşmesi ile ilgili kurumsal talepleri doğrultusunda büyük yatırımlarla araçların satışını ve servisini yapmak için plaza inşa edildiğini ve plazanın büyük maliyetlerle tefriş edildiğini, ancak davalı tarafça keşide edilen 20.12.2005 tarihli ihtarname ile müvekkilinin bayiliğinin 20.12.2005 tarihi itibariyle iptal edildiğinin bildirildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalıya feshin haksız olduğunu bildirir 28.12.2006 tarihinde ihbarname gönderildiğini ve 2006 yılında davalıya müvekkili şirketin ... markalı araçları satmaya ve bakımını yapmaya yetkili olduğu yönünde bir sözleşme imzalattığını, ancak davalının 1 Ocak 2007 tarihi itibariyle bayiliğin feshedildiğini bildirerek müvekkiline araç vermeyi kestiğini, müvekkilinin feshi gerektirecek sözleşmeye aykırı hiçbir edimi bulunmadığı halde 20.12.2005 tarihli fesih bildiriminin haksız olduğunu, zira fesih sürelerine riayet edilmediğini ileri sürerek bu sebeplerle müvekkilinin uğramış olduğu 4054 sy. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun"un muafiyeti düzenleyen 5. maddesi kapsamında sektörü düzenleyen 1998/3 sayılı tebliğ doğrultusunda davalının iki senelik ihbar süresine uymaması sebebiyle 1 sene mahrum olduğu kazanç, haksız fesih nedeniyle çalışanların kıdem tazminatları, davalının ... bölgesinde tanınırlığının artırılması için harcanan giderler, davalının bayilik ilişkisini sürdürmek amacıyla zorunlu olarak yaptırdığı markaya özgü münhasırlık içeren yatırımların ve diğer maddi zararlarıyla birlikte uğranılan manevi zararın tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 25.000,00 TL. tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında süresiz akdedilen 03.03.2000 tarihli sözleşmenin 31.12.2006 tarihinde geçerli olmak üzere 20.12.2005 tarihinde müvekkili ... tarafından taraflar arasındaki sözleşmeleri yeniden yapılandırma amacı ile sözleşmenin 37.3 maddesine uygun olarak 1 yıllık feshi ihbar süresinde feshedildiğini, 1 yıllık feshi ihbar süresinin Rekabet Kurulu"nun 1998/3 sayılı tebliğine de uygun olduğunu, sözleşme ile davacının fesihten dolayı dava açma hakkı bulunmadığını, sözleşmeye göre ..."nun davacıya bir açıklama yapma mecburiyeti bulunmadığı gibi davacı şirketin fesihten dolayı ..."dan hiçbir talepte bulunmayacağını da açıkça beyan ve kabul ettiğini, davacının dava dilekçesinde genel ve soyut ifadelerle bahsettiği zarar iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının zararlarını kalem kalem ve ayrıntılı olarak göstermek ve hangi zararın hangi gerekçeyle istendiğini belirtmek zorunda olduğunu, davacının ..."ya karşı doğabilecek tüm talep haklarından feragat ederek dava yöneltemeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğinden mahrum kalınan kazanç kaybı, çalışanlara ödenen kıdem tazminatı, yatırım giderleri ve manevi tazminat istemlerinin haksız olduğunu, davacı ile müvekkili arasında satış bayiliği sözleşmesinin devamı imkansız hale geldiğinden sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini, davacının iddia ettiği gibi ... ile davacı arasında yeni bir satış bayiliği sözleşmesi imzalanmadığını sadece davacının talebi üzerine yetkili servis sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin davacı tarafından tamamen ibra edildiğini, davacı ile imzalanan satış bayiliği ve yetkili servis sözleşmeleri feshedildiği ve davacı ile sadece yetkili servis sözleşmesi imzalandığı halde davacının bu sözleşme imzalanırken herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, önceki sözleşmeden doğabilecek haklarını saklı tutmadığını, böylece müvekkilinin ibra edilmiş olduğunu ve bu nedenle de davacının dava ve talep hakkını kaybettiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Sözleşmenin 37.maddesinde öngörülen 1 yıl ihbarlı feshin ancak bayinin sisteme yeni giren konumunda olması veya ..."nun yeniden yapılanma sürecine girmemiş olması hallerine münhasır olduğu, somut olayda bayi sayısı hizmet ağı, satış kapasitesi değerlendirildiğinde ..." nun bu çerçevede yeniden yapılandırma süreci içinde bulunmadığı gibi sözleşme süresi gözetildiğinde bayi ..." nin sisteme yeni giren bayi konumunda da olmadığı, bu durumda davalı ..." nin bu halde sözleşmenin 36.maddesinde gösterilen 2 yıllık ihbar öneline uyması gerektiği halde sözleşmeyi 1 yıl erken feshettiği, davacının sözleşme süresince ve hatta sözleşmenin feshedildiği ihtarından sonra da davalı şirketin talep ve talimatları konusunda markaya özgü yatırımlar yaptığının tespit edildiği, 20/12/2005 tarihindeki fesih bildiriminden sonra da yine davalı şirketin talep ve talimatları doğrultusunda hem servis hizmetlerine hem de satış hizmetlerine yönelik münhasır yatırımlar yaptığı, davacının münhasır satıcı olarak sözleşmenin kurulduğu yıldan bu yana ... markasının bayilik çevresinde tanınması müşteri portföyün genişlemesi yolunda ciddi çalışmalar yaptığı, bu bağlamda davacı bayiinin yıllar içindeki faaliyeti müşteri kapasitesi markanın tanıtımı için yaptığı faaliyetler değerlendirilerek portföy tazminatı talep edilebileceği, davacı her ne kadar sözleşmenin feshi nedeniyle işçi çıkarma yani bir takım işçilerin iş akdini feshetme yoluna gitmiş ve bu işçilere ödenen ihbar ve kıdem tazminatlarının davalıdan talep etmiş ise de bu ilişkinin tamamen davacı şirket ile kendi bünyesinde çalıştırdığı işçiler arasındaki hizmet akdinden doğduğu ve bu hizmet ilişkisi sebebiyle fesih halinde davacının ihbar ve kıdem tazminatlarında doğrudan sorumlu olacağı, bu sorumluluğun bayilik sözleşmesinin feshine bağlanamayacağı kanaatiyle bu talebinin yerinde görülmediği, yine bayilik sözleşmesinin feshinin davacı şirketin ticari itibarına doğrudan bir saldırı olarak değerlendirilmesi mümkün görülmediğinden manevi tazminat talep hakkı da doğurmayacağı gerekçesiyle davacının iş akdi feshedilen işçilere ödenen ihbar ve kıdem tazminatları, kar mahrumiyeti ve manevi tazminata ilişkin taleplerin reddine, davacının yatırım giderleri talebi yönünden 1.005.847,00 TL ile portföy tazminatı yönünden 205.000 TL nin 25.000 TL sine dava tarihinden diğer kısmına ıslah tarihi olan 13/10/2010 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafın fesihte haklı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin portföy tazminatı ile yatırım harcamalarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalı vekili hükme esas alınan bilirkişi asıl ve ek raporuna gerekçelerini de göstererek itiraz etmiştir. Anılan raporları düzenleyen bilirkişilerin görüşlerinde dahi farklılıklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca Mahkemece yapılması gereken iş davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları da gözetilerek yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle feshin haklı olduğuna ilişkin temyiz itirazının reddine, (2) no"lu bentte gösterilen nedenlerle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 990,00 TL. Duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.