Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/17015 Esas 2014/15949 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/17015
Karar No: 2014/15949
Karar Tarihi: 11.11.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/17015 Esas 2014/15949 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde Kamulaştırma Yasasına göre, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili davası görülmüştür. Mahkeme, davayı kabul etmiş, karar davalı ve davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay ise, temyiz istemlerinin süresi içinde olduğunu gözlemledikten sonra dosyadaki bütün kağıtları okumuş ve gereği düşünülmüştür. Ancak, kararda 1) bilirkişi kurulu tarafından yapılan hesaplamanın yanlış olması, 2) kamulaştırma bedelinin kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz malın davalıya ödenmemesi, 3) irtifak hakkı tesisinde meydana gelebilecek değer düşüklüğünün hesaplanmaması ve 4) Anayasa Mahkemesi kararlarına göre kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde faiz uygulanması gerektiği gibi kanun maddeleri ihlalleri olduğu belirtilmiştir. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri şunlardır: Kamulaştırma Yasası 11. madde son fıkrası, 12. madde; Anayasa 35. madde; 6459 sayılı Kanunun 6. ve 29. maddeleri; 2942 sayılı Kanunun 10. maddesi fıkrası.
18. Hukuk Dairesi         2014/17015 E.  ,  2014/15949 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 23/11/2012
    NUMARASI : 2010/160-2012/333

    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı E.. C.. vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Ancak;
    1-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
    Bu itibarla geri çevirme kararı ile dosyaya getirtilen 2010 yılı verilerinde bilirkişi kurulunca münavebeye alınan domatesin dekara verimi 1.800-3.000 kg, satış fiyatı 0,65 -.TL ve üretim gideri 481,00 -.TL , buğdayın üretim giderinin ise 160,00 -.TL olarak bildirilmesine rağmen buna aykırı olarak hesaplama yapılması,
    2-Dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak taraflar arasında noter aracılığıyla fiili taksim sözleşmesi yapıldığı ve pilon yeri ile irtifak hakkı tesis edilen taşınmaz bölümünün davalılardan E.. C..’ün kullanımına bırakılan alanda kaldığı anlaşıldığından Kamulaştırma Kanununun 12. maddesinde getirilen “kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz mal, evvelce paydaşlar arasında fiilen bölünerek bir veya birkaç paydaşın tasarruf ve yararlanmasına bırakılmış ve yapılan kısmi kamulaştırma bu yerin tamamını veya bir kısmını kapsıyor ise, bu durumda kamulaştırmaya ilişkin işlemler sadece bu paydaş veya paydaşlar hakkında yürütülerek kamulaştırma bedeli payları oranında kendilerine ödenir. Pay veya paydaşların sadece bu kısım için dava hakları vardır. Taşınmaz malın kamulaştırılmayan kısmı üzerinde hakları kalmaz ve adları paydaşlar arasından çıkarılır. Kamulaştırılan bu yerler tapu sicilinde idare adına tescil olunur.” düzenleme dikkate alınarak kamulaştırma bedelinin davalı E.. C..’e ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    3-Kamulaştırma Yasasının 11. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisinde, kamulaştırma nedeniyle taşınmazda oluşacak değer düşüklüğü kamulaştırma bedelidir. Davalı vekilince enerji nakil hattının taşınmaz üzerinde bulunan konut ve ağaçlarına zarar verdiği iddia edildiğinden bilirkişi kurulunca yapının ve ağaçların taşınmazdaki konumu, zarar görüp görmediği, iletişim hatlarının izdüşümünde bulunup bulunmadığı ya da izdüşüme mesafesi araştırılıp değer kaybı olup olmadığı, varsa hangi oranda olduğu tespit edilmek suretiyle irtifak bedelinin hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,
    Doğru görülmemiştir.
    Ayrıca;
    4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
    Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.
    Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara