Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/5974 Esas 2013/547 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/5974
Karar No: 2013/547
Karar Tarihi: 15.01.2013

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/5974 Esas 2013/547 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı şirketin Türkiye'deki işlerini takip eden yardımcısı olan davalının, alıcılarca düzenlenerek bankalara verilen senetleri hile yoluyla aldığı iddia edilmiştir. Mahkeme, davalının komisyon ilişkisini kanıtlayamaması ve hapis hakının bulunmaması nedeniyle davanın kısmen kabul edilmesine karar vermiştir. Poliçelerin davacıya teslimine, senetlerin elde edilememesi durumunda iptallerine, senet bedellerinin davacıya ödenmesine ve davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmiştir. Ancak dosya incelendiğinde davacı ve davalı arasında bir komisyonculuk ilişkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin katılma yoluyla temyizi kabul edilmiş ve adli emanete alınan senetlerin davacıya iadesine karar verilmiştir. Karar gereği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 125, 151 ve 154. maddeleri uyarınca hüküm tesis edilmiştir.
19. Hukuk Dairesi         2012/5974 E.  ,  2013/547 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit, iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmasız, davalı vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av.... ile davalı vek.Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -K A R A R-

    Davacı vekili; davalının, müvekkili şirketin Türkiye’deki işlerini takip eden yardımcısı olduğunu, ticari bağlantılar yaparak sözleşmeleri ilgili bankalara götürerek keşide edilen senetlerin alıcılarca düzenlenerek bankalarına verilmesi ve bankaca da senedin müvekkili şirketin ...’da bulunan hesabına gönderilmesi ile görevli bulunduğunu, ancak davalının sahte belgelerle bankalardan senetleri hile yolu ile aldığını, aralarında komisyon ve aracılık sözleşmesi bulunmadığını, mal karşılığı bankanın garantisi altında yapılacak ödeme için düzenlenen 265.000 USD ve 119.200 USD tutarlı poliçelerin davalının düzenlediği sahte belge ile eline geçirdiğini, bu kişinin müvekkili şirketi temsil veya onun adına evrak almaya yetkisi olmadığını, davalının bu senetleri müvekkilinin yurt dışındaki bankada bulunan şirket hesabına göndermesi gerektiğini, bunun için ciro yapılması şart diye şirket yetkilisine ciro ettirdiğini, ancak senetlerin şirket hesabına intikal ettirilmediğini, savcılığa şikayet ettiklerini ileri sürerek poliçelerin davacıya teslimine, senetlerin elde edilememesi durumunda iptallerine, senet bedellerinin davacıya ödenmesine ve davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin Türkiye’deki tek temsilcisi olan davacı şirkete, Türkiye’den müşteri bularak, davacının malları pazarladığını, sözleşmeler yapıp mallar gümrüğe gelince fatura bedelini aracı banka garantisinde alıcı firmadan poliçe olarak aldığını, satılan malların fatura bedeli üzerinden %2 komisyon hakkı doğduğunu, davacının 17 firma ile sözleşme yaptığını, ancak 5 adedini yerine getirdiğini, senetlerin yalnızca müvekkilinin emeği ve komisyon alacağına karşılık olarak hapis hakkını kullanması amacıyla elde tutulduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, dosya kapsamı, ceza davası, ceza davasında alınan bilirkişi raporu karşısında taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, ancak dosya kapsamına göre bir ilişkinin mevcut olduğu, davacının poliçelerdeki ciroları, poliçe bedelinin davacı şirketin yurdundaki hesabına aktarılması amacına yönelik bulunduğu, davalının komisyon ilişkisini kanıtlayamadığı ve dolayısıyla hapis hakkının da bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu ...’a ait 30.03.2011 ödeme tarihli ...’ne ait 119.200 USD.lik ...’a ait 30.03.2011 ödeme tarihli ...’ye ait 265.000 USD.lik belgelerden dolayı davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu belgelerde yazılı miktarların adı geçen bankalarda getirisi en yüksek olan mevduat hesabına yatırılmasına, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince ve katılma yolu ile davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Davacı şirket yetkilisi, ..., ...Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/185 Esas sayılı, davalı hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan açılan ceza davasının 30.06.2011 tarihli oturumunda “... Ben 2003 yılından beri Türkiye’ye mal gönderirim. Sanıkla da 2006 yılından beri değişik şekilde çalışıyoruz. Bu şekilde yani komisyonculuk suretiyle çalışmaya bir sene önce başladık. Ben sanığın aracılığıyla 600.000 USD.lik mal gönderdim. Sanık, bana anlaşmaları ve borçlu tarafından imzalanmış senetleri gönderdi. Mal teslim edilmesine rağmen para bana gelmedi...”demiştir. Açıklanan bu beyandan da anlaşılacağı üzere davacı taraf davalı ile aralarında bir komisyonculuk ilişkisi olduğunu, belirtmektedir. Öte yandan dosya içinde mevcut davacının da kabulünde olan davacı şirketin davalı tarafa 3.000 USD.lik 18.09.2010 tarih ve 11.000 USD.lik 19.10.2010 tarihli 85 ve 106 nolu Transfer Order"lerinde “payment for commission” (komisyon ödemesi) açıklaması bulunmaktadır.
    Mahkemece, açıklanan bu yönler üzerinde durulup, karar yerinde tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    3-Davacı vekilinin katılma yolu ile temyizi, emanette bulunan senetlerin müvekkiline iadesi talebine ilişkindir. Mahkemece, davacı yanın davaya konu senetlerle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olmasına rağmen davacı yanın talebi de gözetilerek adli emanete alınmış senetlerin davacıya iadesine de karar verilmesi gerekirken bu istemin reddinde de isabet görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle kararın davalı yararına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir edilen 990.00" ar TL. duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak yek diğerine ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara