Esas No: 2015/8797
Karar No: 2016/5420
Karar Tarihi: 21.06.2016
Resmi Belgede Sahtecilik - dolandırıcılık - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/8797 Esas 2016/5420 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi Belgede Sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
I- Sanığın, “resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine;
Ancak;
T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hüküm fıkrasından TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların çıkartılması ile yerine "TCK"nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II- “Dolandırıcılık” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
1- Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Buna göre sanığın, mağdur ... adına katılandan borç para istediği, katılanın senet karşılığında parayı verebiliceğini beyan ettiği, bu sebeple sanığın, borçlusu mağdur ... olan suça konu senedi katılana verip karşılığında parayı aldığı, vade tarihinde katılanın senet bedelini mağdurdan istemesi üzerine senedin sanık tarafından tamamen sahte olarak düzenlendiğinin alaşıldığı olayda; katılanın, sanığa parayı vermeden önce mağduru arayıp böyle bir borç para isteyip istemediğini, suça konu senedin kendisi tarafından tanzim edilip edilmediğini sorarak yani basit bir araştırma yaparak tespit etmesinin imkan dahilinde olduğu ve sanığın bu durumun denetlenmesi imkanını ortadan kaldırıcı bir davranışının da bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın eylemi basit bir yalan olup hile boyutuna ulaşmadığı ve dolandırıcılık suçunun aldatıcılık unsurunun gerçekleşmediği gözetilmeden, yüklenen suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, yasaya aykırı,
2- Kabule göre de; T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.